12 Eylül’de, dönemin önde gelen siyaset kadrolarına darbe anayasasının geçici maddelerinden biriyle getirilen 10 yıllık siyaset yasağı, 5. yılı bitmeden yapılan anayasa değişikliği ve referandumla kalktıktan ve o zamana kadar yasakla engellenen siyasî aktörler tekrar sahneye çıktıktan sonra siyaset yeniden hareketlendi.
Ki, referandum sürecinin sonucunu Demirel’in başını çektiği “yasaksız Türkiye” kampanyası belirlemiş ve 6 Eylül 1987 günü yapılan halk oylamasında “Yasaklar kalksın” diyenler 50 bin gibi bir farkla ipi göğüslemişti.
Bu sonucun alınmasında, o zamanki adı Yeni Nesil olan Yeni Asya’nın ve Köprü’nün yaptığı yayınlar da son derece etkili olmuştu.
“Yasaksız Türkiye” parolası, öncelikle siyasî yasakların kalkmasını hedefliyor; ama hukuk ve demokrasiye aykırı bütün yasakların kalkmasını öngören bir kapsamı ifade ediyordu.
Sonraki süreçte bu açıdan bazı gelişmeler oldu belki; ama yeterli olduğu söylenemez.
Dahası en temel hak ve özgürlüklerin görülmemiş baskı ve kısıtlamalara maruz kaldığı 15-20 Temmuz süreci ve tek adam rejimi ülkeyi bu yönden de çok gerilere götürdü.
Öyle ki, sözünü ettiğimiz “Yasaksız Türkiye” kampanyasının bir önceki aşaması olan “Konuşan Türkiye” hedefinden bile uzaklaştık.
İktidarın eleştiriler karşısındaki tahammülsüzlüğü her gün yeni örneklerle yükselen bir tırmanış gösterirken, Boğaziçi eylemlerinin üzerine gidilme şeklini de birlikte görüyoruz.
“Milletin birliğini temsil konumundaki” bir makamdan sâdır olan ve her konuda sürekli suçlayıcı ve aşağılayıcı bir dille “partili” kimliğini açığa vuran söylemler, işin ciddiyet ve vahametini çok daha ileri boyutlara taşıyor.
1987’de siyasî yasaklar kalkıp demokrat ve hür muhalefete darbe rejiminin kısıtlamaları içinde de olsa yol açılınca, dönemin Başbakanı Özal’a yönelik tepkilerin “Çek git Özal” mitingleriyle dile getirilebildiği ve bunlara karşı herhangi bir engelleme ve yaptırımın telaffuz dahi edilmediği bir ortam oluşmuştu.
30 küsur sene sonra geldiğimiz noktada ise “Yüreğiniz yetiyorsa Cumhurbaşkanını da istifaya davet edin” gibi “rest”ler seslendiriliyor.
Muhalefette eşzamanlı olarak gerçekleşen istifalardan duyulan memnuniyet gayet aleni şekilde dile getirilirken, kendisine yönelik muhtemel istifa taleplerine bakış tarzı bu...