"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Çok partili sistemde tek parti rejimi...

Kâzım GÜLEÇYÜZ
03 Ekim 2024, Perşembe
Tek parti rejimindeki tek parti iktidarı ile çok partili sistemdeki tek parti iktidarını ayıran en önemli farklar hukuka bağlılık, demokratlık ve çoğulculuk olsa gerek.

Tek parti rejiminde bunlar aranmaz.

Ancak çok partiye dayanan demokratik sistemde millet ekseriyetinin oyları ile kurulan tek parti iktidarı, demokrat, çoğulcu ve kucaklayıcı bir anlayışa sahip olmalı ve bunu uygulamalarına da samimiyetle aksettirmeli.

“Sadece kendisine demokrat” olmaktan; dışlayıcı, ötekileştirici, kutuplaştırıcı tavırlardan kaçınmalı ve “Herkes için demokrasi” demeli.

“Bana oy vermeyenlerin de hükümetiyim” söylemini yalnızca seçim kazandığı gecelerdeki “balkon nutukları”nda bırakmamalı.

Toplumu ilgilendiren temel politikalarda muhalefetin ve özellikle ilgili kesimlerin görüşlerini dikkate alarak ona göre adım atmalı.

Kadrolaşmada partizanca değil, liyakat ve ehliyeti esas alan bir yaklaşım içinde olmalı.

Demokrasinin en önemli prensiplerinden birinin hürriyet olduğu ve gerek bireylerin, gerek kurumların alabildiğine hür ve serbest olması gerektiği esasına her zaman bağlı kalmalı.

Parlamento, milletvekilleri, yargı, üniversite, medya, sivil toplum kuruluşları, dernek ve sendikalar, iş dünyası, girişimciler... alabildiğine hür olmalı. İktidar bunları kendisine bağımlı hale getirmeyi aklından bile geçirmemeli.

Meclis çoğunluğunun iktidar partisi yönetimine ve lidere kayıtsız şartsız tabi olduğu; muhalefetin ya “şer cephesi” olarak nitelendiği veya biata zorlandığı; yargıdaki yapı ve işleyişin iktidar tercihlerine göre şekillendirildiği; medya iktidar propagandisti olarak dizayn edilirken muhalif basının tasfiyesine çalışıldığı; STK’ların iktidara eklemlendiği; üniversitenin iktidar eksenli hesap ve mülâhazalarla yapılandırıldığı bir sisteme demokrasi denilebilir mi?

Türkiye seçilmiş yönetimlerin ya darbeyle devrildiği veya asker-yargı-bürokrasi vesayetiyle sıkboğaz edildiği çok sıkıntılı devirleri yaşadığı için, bunların sebep olduğu travmaların etkisinden bir türlü tam olarak kurtulamadı.

Seçimle gelen sivillerin de bir vesayet rejimi oluşturabilecekleri ise altı yılı aşkındır yürürlükte olan tek adam rejiminin antidemokratik, hukuksuz ve denetimsiz uygulamalarıyla görüldü.

Ve gelinen noktada Türkiye bu rejimi aşarak demokrasiye dönmenin sancılarını yaşıyor. 

Okunma Sayısı: 2321
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ömer

    3.10.2024 17:30:24

    Seçimle gelen sivillerin de bir vesayet rejimi oluşturabilecekleri ise altı yılı aşkındır yürürlükte olan tek adam rejiminin antidemokratik, hukuksuz ve denetimsiz uygulamalarıyla görüldü.Hürriyetperverler nerede lerde olursa olsun bunu başaracaklar, zaman bunu gösteriyor. Yeterki objektif olalım. Kaleminize sağlık 👏👏👏🌅

  • Doğukan Pamir

    3.10.2024 13:39:14

    Mustafa Said Kara kardeşim! Oyların sayımı bitmeden, bitmesine saatler varken, hatta bazı sandıklarda seçmen kuyrukta beklerken "atı alan Üsküdarı geçti" müstebid zihniyete nasıl demokrasi diyebiliyorsun?

  • Erhan

    3.10.2024 04:12:23

    Ellerinize sağlık, doğru, haklı, harika tespitler Allah razı olsun.

  • Necati

    3.10.2024 00:43:52

    Bütün kötülüklerin anası olan istibdat rejiminden kurtulmak için, demokrasiye, adalet hürriyete inanan herkesin elinden ne geliyorsa yapması zaruret haline gelmiştir.

  • Mustafa Said Kara

    3.10.2024 00:24:13

    Kazım bey, şunu ayırmak lazım: Seçimle iş başına gelen bir demokrasimiz var. Buna "demokrasi değil" diyemeyiz. Bizim sahip olduğumuz görüşün iktidarda olmaması demokrasinin olmaması değildir. Demokrasi sisteminde yönetime komünistlerde gelebilir ve ideolojilerine göre ülkeyi yönetebilir. Burda önemli olan yönetime sahip olacak halk desteğini konsolide etmektir. Bugün bunu iktidardaki kadro yapıyor. Demokrasi onlara bu alanı açıyor diyecek bir şey yok. Halk sandıkta cevabını verecek. Demokrasi sistemini savunuyorsak zorunlu olarak bu sonuca razı olacağız. Demokrasi, çoğunluğun azınlığa hükmetmesidir. Bu açıdan bakınca daha adil bir sistem, daha islami bir sistem ne olabilir diye kafa yormak daha mantıklı aslında.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı