Tek adam rejimiyle birlikte hukuk ve adaletten iyice uzaklaşılmasında, danışman sıfatıyla Sarayı kuşatanların çarpık anlayış ve yaklaşımlarının da büyük rolü ve etkisi var.
Bunlardan biri Yavuz Sultan Selim’le ilgili bir kitap yazıp, kendi indî yorumlarına onu da alet etmeye kalkmış. İşte söyledikleri:
“Yavuz’un zihin dünyasında iktidar sahibi olmayanın adalet sahibi olma imkânı yoktur. Zayıfın adaleti olamaz, zira adaleti uygulamak için otorite ve güç gerekir. Onun adalet anlayışı evvelâ kuvvetli olmaya dayanır.”
Edebali’nin Osman Gazi’ye “Anlaşmazlıklar bize, adalet sana. Haksızlık bize, bağışlamak sana. İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın” öğütlerine uyarak büyüyen Osmanlı cihan devleti haline geldikten sonra mı hükmettiği yerlerde adaleti hâkim kıldı, yoksa âdil olduğu için mi üç kıtaya yayılan bir cihan devleti oldu?
Kuvveti hakta değil, hakkı kuvvette gören bir zihniyete sahipseniz, iktidar olunca âdil olabilir misiniz? Cevabı, bugünün muktedirlerinin içler acısı “adalet” uygulamalarında...
Onlara Yavuz’dan bir adalet kıssası:
Yavuz Sultan Selim Mısır seferine çıkmadan önce hazinede fazla para yoktu. Bu sebeple tüccardan borç istendi. Sefer, Osmanlı için çok kazançlı oldu, hazine ağzına kadar altınla doldu. Mısır’ın meşhur hazineleri Yavuz’un eline geçti. Ordu büyük bir zaferle İstanbul’a döndü.
Yavuz, kendisini karşılamaya hazırlanan İstanbul halkının tezahüratından hoşlanmadığı için, şehre bir gece vakti girdi. Ertesi gün defterdara, borç para alınan tüccarlara, derhal borçlarının ödenmesi emrini verdi. Hemen bütün alacaklılara borçları ödenmeye başlandı. Bunlardan biri vefat etmişti. Çok zengin olan bu tüccardan alınan borç servetinin çok az bir kısmına tekabül ediyordu.
Defterdar, hemen padişaha bir takrir yazarak, vefat eden tüccarın çocuklarının bu kadar bir paraya ihtiyacı olmadığını belirterek, bu miktarın hazineye kalmasını teklif etti.
Tamamen kul hakkını ilgilendiren bu teklif padişahı çok rahatsız etti ve defterdarın ilettiği kâğıdın baş tarafına kendi eliyle “Mevtaya rahmet, malına bereket, çocuklarına afiyet, bu kâğıdı gönderene lânet” cümlesini yazarak, defterdarı derhal görevden aldı.
Bu kul hakkı duyarlılığının zerresini taşımayanlar bir de Yavuz’u alet ediyorlar. Geçiniz...