Bilâhare bir dönem genel başkanı da olduğu Mazlumder’in Kocaeli Şubesi başkanlığı günlerinden beri tanıdığımız ve her dönemde hiçbir ayrım gözetmeden haksızlıklara karşı çıkan ve bedelini de ödeyerek hak savunuculuğunu kararlılıkla devam ettiren bir isim:
Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu.
Başörtüsü yasağı başta olmak üzere 28 Şubat döneminde dayatılan hukuksuzluklarla mücadele için Kocaeli Mazlumder Şubesi olarak kar kış demeden her hafta yaptıkları basın açıklamalarını senelerce sürdürmüşlerdi.
Ve bunlardan birine, rahmetli Hakkı Yavuztürk’le beraber biz de iştirak etmiş; ardından dernekte verimli bir söyleşi gerçekleştirmiştik.
Hem göğüs hastalıklarında uzman bir hekim olarak hastalarının sağlıklı nefes alabilmeleri için çalışan, hem de toplumsal iklimi zehirleyen zulüm ve haksızlıklara karşı verdiği mücadele ile mazlumların sesi ve nefesi olmaya gayret eden bir insan olarak Gergerlioğlu, 15-20 Temmuz sürecinde de bu çabalarını sürdürdü ve ilk bedelini KHK ile ihraç edilenler listesine konulmak suretiyle ödedi.
Ama yılmadı, pes etmedi; tam tersine daha da güçlenen bir kararlılıkla devam etti.
Öncüleri arasında yer aldığı hak ve adalet platformlarında yine mazlumların hukukunu savundu. Ve Kocaeli gibi bir vilayette HDP adayı olarak girdiği seçimde milletvekili seçilmeyi başararak mücadelesini Mecliste de sürdürdü. Yine ayrım gözetmeden bütün masum ve mağdurların hukukuna sahip çıktı ve her birinin dosyasını özenle takip etti.
Meclis kürsüsünde, basın toplantılarıyla, kendi adına kurduğu ÖFG kanalıyla, medya söyleşileriyle, hak ve özgürlük eylemlerine aktif katılımıyla hukukun, adaletin, vicdanların sesi olmaya devam etti. Ve bu kararlı duruşu ve mücadelesiyle, “hukuksuz”ları çok rahatsız etti.
Hakkındaki son karar bunun bir neticesi ve dışavurumu.
Ve ona verilen çok tartışmalı cezanın Yargıtay’ca onanması, iktidarın aylardan beri lafını ettiği halde hâlâ gündeme getir(e)mediği, zaten kimsenin de inanmadığı “reform paketi”nin sahtelik ve samimiyetsizliğini bir kez daha gözler önüne seren yeni bir örnek...
Ama görünen o ki, vicdanlarda mâkes bulmayan, bulması da mümkün olmayan bu talihsiz karar, hukuksuzluk sürecinin sonunu hızlandıracak.
Artan tepkiler bunun işareti.