ABD ve Rusya ile varılan 120 ve 150’şer saatlik mutabakatların dolmasından günler sonra Cumhurbaşkanı, Şanlıurfa’daki harekât merkezini ziyaret edip brifing almış.
Neyse ki, bu defa, geçen sene Afrin sonrası bir sınır karakolunda yapıldığı gibi İbrahim Tatlıses’li, Seda Sayan’lı, Sibel Can’lı, klarnetli, “Yaylalar”lı bir merasim düzenlenmemiş!
Erdoğan da ”Afrin şenliği”ndeki askerî kamuflaj elbisesiyle değil, sivil kıyafetle gitmiş!
Bu âni ziyaretle hedeflenen şey, muhtemelen “Operasyonun takipçisiyiz” mesajı vermek.
Eğer öyle ise, bu yolla verilecek mesaj, gittikçe açılan söylem-eylem mesafesini kapatmak için yeterli olur mu; doğrusu şüpheli.
Cumhurbaşkanının son beyanları şöyle:
“(YPG’lilerin çekilmesi için) Verilen sözlerin yerine getirilmesini bekliyoruz. Oyalama da olabilir, ama onlara bu imkänı vereceğiz.”
Bir önceki sözü de şu: “Hâlâ teröristlerin askerlerimize saldırıları devam ediyor. Sahadaki tesbitlerimizin ardından cevap vereceğiz.”
Oysa işin başındaki hava çok farklıydı.
“Yedi düvele karşı ikinci bir Kurtuluş Savaşı veriyoruz. Bir kez daha ‘Ya istiklal ya ölüm’ dedik. Hangi çılgın bize zincir vuracakmış? Bizi kimse durduramaz. Verdiğimiz süre dolduğunda bakarız; iş bitti bitti, bitmediği takdirde harekâta kaldığımız yerden devam eder, temizliği biz yaparız” söylemleriyle başlayan süreç öyle sürdü.
Sonrasında, evvelâ ABD ile mutabık kalınan 120 saat doldu, 121. saat için “Eller tetikte” manşetlerinin desteğinde gözdağları verildi.
Ama Millî Savunma Bakanlığı “ABD çekilmenin tamamlandığını bildirdiği için yeni bir harekâta gerek kalmadı” açıklaması yaptı.
Ardından Bakan, “Teröristler hâlâ gitmemiş, kalanları etkisiz hale getireceğiz” ve son olarak “İş bitmiş değil, her an herşey olabilir” gibi sözler söyledi, ama görünen o ki artık harekâtın devamı söz konusu olmayacak.
Belki lokal, mevziî ve küçük çaplı operasyonlar olabilir, ama ötesi muhtemel görünmüyor.
Aynı durum Rusya ile mutabık kalınan ve o da çoktan dolan 150 saat için de geçerli.
Gelinen nokta bu iken, yine Cumhurbaşkanının “ABD ve Rusya’nın derdi petrol” beyanı ve bir yetkilinin üç sene önceki “ABD ve Rusya arasında bizden gizli ayrı bir anlaşma var, Suriye’yi paylaşmışlar” sözü (Abdulkadir Selvi, Hürriyet, 4.11.19), tabloyu tamamlıyor...