Nasıl ve hangi düşünce ile duâ edilmesi gerektiğini de şöyle bir duâ ile örneklendiriyor; “Bütün kâinata hükmeden birisi var ki, en küçük işlerime ıttılaı var ve bilir. En uzak maksudları mı yapabilir. Benim her halimi görür, sesimi işitir. Öyleyse, bütün mevcudatın bütün seslerini işitiyor ki, benim sesimi de işitiyor. Bütün o şeyleri O yapıyor ki, en küçük işlerimi de O’ndan bekliyorum, O’ndan istiyorum.” 1
Yine başka bir yerde talebelerine ve muhataplarına da duâ yapmanın metodunu çok açık bir şekilde şöyle tarif ediyor; “Ey insan! Senin elinde gayet zayıf, fakat seyyiâtta ve tahribâtta eli gayet uzun ve hasenâtta eli gayet kısa cüz-î ihtiyârî nâmında bir irâden var. O irâdenin bir eline duâyı ver ki, silsile-i hasenâtın bir meyvesi olan Cennete eli yetişsin ve bir çiçeği olan saadet-i ebediyeye eli uzansın. Diğer eline istiğfarı ver ki, onun eli seyyiattan kısalsın ve o şecere-i mel’unenin bir meyvesi olan zakkum-u Cehenneme yetişmesin.” 2
“Beni mü’min kılan, dünya ve ahireti nimetlerle dolu iki sofra halinde önüme süren iman nimetini ihsan eden Zat bana kâfidir.” 3
Duâsını ederek, bu anlayışı kavrayan, hayatını bu anlayışa göre programlayan ve bunları duâlarla süsleyen insan, saadet içinde yaşayacak ve ahirette de saadet-i bakiyeye ulaşacaktır.
Üstad Bediüzzaman, Duânın kime, niçin ve hangi düşünceyle yapılması gerektiğini, Duâlar, tevhid ve ibadetin esrarına numunedir. Tevhid ve ibadette lâzım olduğu gibi, duâ eden kimse de, “Kalbinde dolaşan arzu ve isteklerini Cenab-ı Hak işitir” deyip Kadir olduğuna itikad etmelidir. Bu itikad, Allah’ın her şeyi bilir ve her şeye kadir olduğunu istilzam eder.” 4 cümlesiyle belirtiyor.
Dipnotlar:
1- Mektubat. 292.
2- Sözler. 432.
3- Şuâlar. 85.
4- Mesnevî-i Nuriye. 74.