En çok makbul olacak anlarda birincisi, belki en önemlisi, hastalık anlarımızdır. Çünkü “hastalık sırrıyla hulûsiyet kazanan, hususan zaaf ve aczden ve tezellül ve ihtiyaçtan gelen bir duâ, kabule çok yakındır. Hastalık böyle hâlis bir duânın medarıdır. Hem dindar olan hasta, hem hastaya bakan mü’minler de bu duâdan istifade etmelidirler.” 1
“Namazların sonunda, bilhassa sabah namazından sonra, Hem mevâki-i mübarekede, hususan mescidlerde, Hem Cumada, hususan saat-i icabede, Hem şuhur-u selâsede, hususan leyâli-i meşhurede, Hem Ramazan’da, hususan Leyle-i Kadirde” 2
Bununla ilgili bir mektupta Üstad şunu kaydediyor; “Evvelâ. Bu mübarek Ramazan-ı şerifteki duâlar, ihlâsı bulmak şartıyla inşallah makbuldur.” 3
“Beliyyelerin (belâların) istilâsı ve muzır şeylerin tasallutu, bazı duâların evkàt-ı mahsusalarıdır (özel vakitleri) ki, insan o vakitlerde aczini anlar; duâ ile, niyaz ile Kadîr-i Mutlakın dergâhına iltica eder.” 4
Duânın makbuliyetine en mühim vesile hastalık olduğu gibi 5 aynı zamanda “hastalık duânın da vaktidir. 6
Ne zaman, hangi anlarda duâ etmelidir? Meselâ;
“Aziz, sıddık kardeşlerim,
Evvelâ: Bu mübarek Ramazan-ı Şerifteki duâlar, ihlâsı bulmak şartıyla, inşaallah makbuldür.” 7
Meselâ, yağmursuzluk/kuraklık zamanlarında yapılmalıdır. Çünkü “Yağmursuzluk bir musîbettir ve ceza-yı amel bir azaptır. Buna karşı, ağlamakla ve hüzün ve kederle, niyaz ve hazinane yalvarmakla ve pek ciddî nedamet ve tevbe ve istiğfar ile karşılamak ve Sünnet-i Seniyye dairesinde, bid’alar karışmadan, şeriatin tayin ettiği tarzda dergâh-ı İlâhiyeye iltica etmek ve duâ ve o hale mahsus ubudiyetle mukabele etmektir.
Hem böyle umumî musîbetler, ekser nasın hatasından geldiği cihetle, o insanların ekseri (kısm-ı azamı) tevbe ve nedamet ve istiğfar etmekle def olur.” 8
Dipnotlar:
1- Lem’alar. 25. Lem’a. 17. Deva. s. 216.
2- Mektubat. 23. Mektup. Birinci sualin cevabı. 270.
3- Kastamonu Lâhikası,165. Mektup. S. 386.
4- Sözler. 287.
5- Lem’alar. 488 yeni tanzim.
6- Lem’alar. 489 yeni tanzim.
7- Kastamonu Lâhikası, s. 386.
8- Emirdağ Lâhikası. 32.