"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Fatih’in ölüm(lü) seferi

M. Latif SALİHOĞLU
03 Mayıs 2021, Pazartesi
GÜNÜN TARİHİ: 3 MAYIS 1481

Yeni bir sefer için yola çıkan Fatih Sultan Mehmed, Gebze yakınlarında hastalanarak, 3 Mayıs 1481’de rahmet-i Rahman’a kavuştu.

Her ne kadar zehirlenerek katledildiği şeklinde rivâyetler varsa da, bu tür bir iddiayı doğrulatacak delillere rastlanılmış değil.

Padişahın hangi maksatla ve ne tarafa doğru sefere çıktığı tam olarak bilinemiyor. Zira, Fatih'in bizzat kendisi çıkmış olduğu bu son seferin hedef ve maksadını özellikle gizli tutmuş, bilinmesini istememiş.

Vefat ettiğinde, 50. yaşına henüz yeni girmişti. Dünyadan gidişi bir cihette erken sayılıyordu. Fakat, ömrünün son otuz yılını öylesine çetin savaşlarda geçirmişti ki, bedeni bir hayli yıpranmış, yorgun düşmüştü.

Buna rağmen, son nefesini yine bir sefer yolculuğu esnasında verdi.

Sultan Fatih'in vefatı, bir müddet gizli tutuldu. Sebep, devletin dirlik ve düzeninin zarar görmemesi, şehzadeler arasında bir saltanat kavgasının yaşanmaması.

Fakat, ne yazık ki bu kavga kaçınılmaz oldu. Bayezid ile Cem arasında uzun süren kanlı bir saltanat mücadelesi vuku buldu.

*

Fatih Sultan Mehmed'in üç erkek evlâdı vardı: Mustafa, Bayezid ve Cem. Mustafa, erken yaşta vefat ettiği için, geriye büyük kardeş Bayezid ile Cem kalmıştı. İkisinin de anneleri ayrı idi.

Sultan Fatih vefat ettiği esnada büyük oğlu Şehzade Bayezid Amasya'da, küçük oğlu Cem ise Konya'da vali olarak bulunuyordu.

Babalarının vefat haberi, her iki şehzadeye de ayrı kollardan ulaştırıldı. İşin garibi,  hem Bayezid'e, hem de Cem'e padişah ilân edildikleri şeklinde gizli/açık bilgiler gönderildi.

Böyle olunca da, hâkimiyet mücadelesi kaçınılmaz hale geldi.

Şehzade Bayezid'e "devlet erkânı" imzasıyla ve alenî şekilde bilgi gönderilerek saltanat merkezine âcilen gelmesi istendi.

Şehzade Cem'e ise, sadece Fatih'in son Sadrıâzamı Karamanî Mehmet Paşa tarafından, o da gizli tutulmak kaydıyla yazılı bilgi gönderilerek, gelip tahta geçmesi istendi.

Bu iki zıt yönlü talep, koca Osmanlı Devletini bir büyük badirenin eşiğine getirdi.

Devlet erkânı ile askerî cenahın (Yeniçeri) söz birliği ettiği kararın aksine hareket eden Sadrazam Mehmet Paşa’nın gizli oyunu fark edilir edilmez, hemen aynı gece içinde konağına baskın yapılarak öldürüldü.

Ardından, İstanbul'a doğru harekete geçecek olan şehzadelerin gelmesi için birtakım hazırlık çalışmalarına başlandı: Bu çalışmalardan biri Sultan Bayezid'i merasimle karşılamak; diğeri ise, Sultan Cem'i kuvvet yoluyla durdurmak şeklinde oldu.

Gariptir ki, Osmanlı devlet erkânı, bir yandan kardeşler arasındaki saltanat kavgasına hazırlanırken, bir yandan da Fatih Sultan Mehmed için yapılacak olan cenaze merasimi hazırlıklarıyla meşguldü.

*

Fatih'in naaşı, günler süren gizlilik hali ve ardından yapılan cenaze merasimi ardından, Fatih Camii haziresine defnedildi.

Kardeşler arasındaki mücadele ise, aralıklı şekilde yıllar yılı devam etti. Her defasında mağlûp düşen Cem Sultan, sonunda yurdu terk etmek ve Haçlı kuvvetlerine sığınmak durumunda kaldı.

Acaba hür ve serbest miyiz?

Bugün günlerden “Dünya Basın Özgürlüğü Günü” imiş...

20 Aralık 1993 tarihli Birleşmiş Mİlletler Genel Kurulu toplantısında, her yıl 3 Mayıs gününün dünya çapında bu maksatla anılmasına karar verilmiş.

Karar, elbette iyi, hoş, güzel... Ama, bunun daha çok kâğıt üstünde kalıyor olması, aynı şekilde hüzün verici.

BM’de 26 yıl önce alınan “Basın Hürriyeti”ne dair şu mübarek karar, sanki Türkiye’ye hiç uğramamış, yahut teğet geçmiş gibi...

Elli yıllık bir basın kuruluşunun çalışanı ve fiilen kırk yıllık bir basın mensubu olarak, kendimi(zi) kesinlikle “hür ve serbest” görmüyor ve hissetmiyoruz. Bilhassa son yirmi senede “kazanılmış haklar”da daha bir geriye gittiğimizi yaşayarak görüyoruz. 

Durum-vaziyet, ne yazık ki öyle...

Okunma Sayısı: 2227
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Umut

    3.5.2021 13:41:06

    Ne basın özgürlüğü kardeşim. Bi zahmet tabloya bi baksana Onca gazeteci aydın akademisyen bilmem kim kim kafeste içen özgürlükten mi bahsedilir.

  • müjdat bayar

    3.5.2021 09:36:39

    Biz basını maalesef '' basınnnn'' olarak emir kipiyle anlamışız.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı