7 Ağustos’un Tarihçesi
1580: Lala Mustafa Paşanın vefâtı.
Vefatından önce kısa süreli olarak sadrâzamlık da yapan Mustafa Paşanın asıl şöhreti 1571’de tamamlanan Kıbrıs’ın fethine dayanıyor.
Kànunî Sultan Süleymanın oğlu Sultan II. Selim’in emr û fermânıyla Kıbrıs üzerine sefer düzenleyen ve neticede “Kıbrıs Fatihi” ünvanını kazanan Mustafa Paşanın “Lala” sıfatı ise, sonradan emrinde çalıştığı Sarı Selim’e (Sultan II. Selim) şehzâdeliği sırasında Lalalık yapmış olmasından kaynaklanıyor.
Slav (Sırp, Boşnak?) kökenli Sokollu Mehmet Paşa ile de hemşehri olan Lala Mustafa Paşa, seferlerden ve zaferlerden elde etmiş olduğu servetle Osmanlı coğrafyasının birçok yerinde mâbed ve hayır eserleri inşa ettirmiş büyük bir devlet adamı olup, mezarı Eyüpsultan Camii haziresindedir.
* * *
1919: 23 Temmuz’da başlayan Erzurum Umumî Kongresi, alınan tam bağımsızlık kararlarından sonra 7 Ağustos’ta sona erdi.
“Şarkî Anadolu Vilayetlerinin Erzurum Kongresi Beyannamesi” başlığı altında alınan 10 maddelik karar metnini baş kısmında zikredilen şu ifadeler son derece mânidar: “Bismillâh. ...Kendini en yakın ve kanlı tehlikeler karşısında gören Şarkî Anadolu Vilayetlerinin, mukaddesatını bizzat muhafaza gayesiyle, her taraftan vicdan–ı millîden doğmuş cemiyetlerin iştirâkıyle yapılan Erzurum Kongresi, 7 Ağustos 1335 (1919) tarîhinde mesaisine son vererek, Allah'ın lütfuyla aşağıdaki kararları almış oldu.”
* * *
1920: Bir hafta evvel Mersin’e gelmiş bulunan Fransız takviye işgal kuvveti, silâh ve mühimmat ikmâlini yaptıktan sonra Tarsus’a doğru harekete geçti.
Bu ecnebi askerlerinin geliş gerekçesi—Ekim 1918 Mondros Ateşkes Antlaşmasına göre—nihaî barış sağlanıncaya kadar güvenliği sağlamaktı.
Ne var ki, asıl niyetlerinin güvenliği değil, işgali sağlamak olduğu kısa süre sonra âyân-beyân ortaya çıktı.
İşgal kuvvetleri, 1919 yılı başlarından itibaren girdikleri güney bölgemizde pekçok mâsum sivil insanın canına, malına zarar vererek tâ Maraş’a kadar ilerlemeye devam ettiler.
Maraş’ta 1919 yılı sonlarında karşılaştıkları çetin direniş, işgalcilerin hevesini kısmen de olsa kırmış, ancak onları bütünüyle henüz caydırmamıştı. Takviye kuvvetlerle işgale girişmelerinden de bunu anlamaktayız.
* * *
1920: Bolu ve Düzce bölgesinde İkinci Düzce İsyanı başladı.
İşgal kuvvetleriyle paralel durumda çalışan İstanbul hükümeti, Bölgedeki Çerkeslerle Abhazları Ankara hükümetine karşı kışkırtıp duruyordu.
Bu sebeple, Kuvvâ-ı Milliye’ye karşı burada—sonradan adına “isyan” denilen—iki büyük direniş hareketi yaşandı.
Birincisi, 13 Nisan’dan başlayıp 25 Mayıs’a kadar devam etti. Taraflar arasında yaşanan çatışmalarda, âsiler yer yer başarı kazandı. İkinci devre çatışması (ikinci isyan) ise, 7 Ağustos-23 Eylül tarihleri arasında yaşandı.
Bu bölgede yaşanan direniş hareketlerini Çerkes Ethem’in başında olduğu Kuvvâ-ı Seyyâre birlikleri kırdı ve pek büyük bir tehlikeyi bertaraf etti.
* * *
1930: Resmî kuruluş çalışması henüz devam etmekte olan Serbest Cumhuriyet Fırkasının (SCF) İzmir’de tertiplediği mitingte parti başkanı Fethi Okyar bir konuşma yaptı.
Halk Partisinden bunalan halkın, alternatif olarak gördüğü SCF’na büyük ilgi gösterdiği tesbit edildi.
Oysa, bu partinin muvazaalı, yani danışıklı şekilde kurulduğu kısa bir süre sonra anlaşılmış oldu. Parti, seçimlere bile sokulamadan derhal kapatıldı.
* * *
1960: Fildişi Sahili Cumhuriyeti olarak bilinen Orta Batı Afrika ülkesi, Fransız sömürgesinden çıkarak bağımsızlığını ilân etti.
Ancak, Fransa, burayı ekonomik olarak sömürmeye bugün de devam ediyor. Altın ve sair maden rezervlerinin hemen tamamını Fransızlar işletip hava yoluyla (helikopter+uçak) ülkelerine götürüyor.
Ticarette ise, uzun zamandır Lübnanlılar başı çekiyor. Son yıllarda Türkiye’den de bu ülkeye gidip yatırım yapanların sayısında tedricî bir artış gözlemleniyor.
THY, 1912 yılı ortalarından itibaren bu ülkeye direkt seferler koydu.
22 milyonluk nüfusun yarıdan fazlası Müslüman olan Fildişi Sahili’nde siyasî ve iktisadî istikrarsızlık yıllar yılı sürüp gitti. Yeni rejim henüz oturmuş değil. İnsanlar, hürriyet ve demokrasinin mahiyetini bilmiyor, bilmekte zorlanıyor.
Resmî dili halen de Fransızca olan bu ülkenin başkenti Atlas Okyanusu sahilindeki Abidjan’dır.
* * *
1982: Ankara Esenboğa Havalimanı'na iki ASALA militanının düzenlediği bombalı saldırı ve ardından yaşanan silâhlı çatışma sonucu Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı dahil olmak 9 kişi öldü, 72 kişi de yaralandı.
Ölen ve yaralananlar arasında yabancı uyruklu kimseler de vardı.
Bu hadiseden duyduğu üzüntü sebebiyle, Artin Penik isimli Ermeni asıllı bir vatandaş, ASALA terörünü protesto etmek maksadıyla 10 Ağustos günü Taksim Meydanı'nda üzerine benzin dökerek intihar etti.
Ağır yanık vaziyette hastahaneye kaldırlan Penik, ancak beş gün dayanarak 15 Ağustos’ta vefat etti.
* * *
Ermeni terör örgütü ASALA’nın Türkiye ve Türklere yönelik saldırıları, bu tarihe kadar daha çok hariç ülkelerde yapılıyordu. Saldırılar neticesinde birçok Türk diplomat ve elçilik görevlisi katledildi.
Bu tarihten sonra ise, ASALA’nın artık kendi adına ve kendi başına değil de, yeniden canlandırılan PKK ile birlikte hareket etmeye başladığı tahmin ediliyor.