"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şeyh Sünûsî Millet Meclisi’nde

M. Latif SALİHOĞLU
15 Kasım 2019, Cuma
TARİHİN YORUMU: 15 KASIM 1920

Bir süredir Konya'da ikamet etmekte olan Senûsiye tarikatı lideri Libya'lı Şeyh Ahmed Sünûsî (1873-1933), Ankara'ya gelerek 15 Kasım 1920’de Millet Meclisi'ni ziyaret etti ve Meclis kürsüsünden duâlar okudu. Hükûmet erkânı tarafından büyük bir ihtiramla karşılanan Şeyh Ahmed’in şerefine, Ankara'da özel toplantılar düzenlendi.

Şeyh Sünûsi Hazretleri’nin o dönemde Anadolu'da bulunmasının asıl sebebi, işgale karşı vatan savunması yapan Müslüman Türk kardeşlerine maddî-mânevî yardımlarda bulunmak içindi.

Yanında bulunan talebeleri millî kuvvetlerimizle birlikte Anadolu'yu bilfiil müdafaaya çalışırken, Sünûsî'nin kendisi de hiç boş durmuyordu. Etrafta konuşmalar yapıyor, Müslüman halka moral veriyor ve onları cihada teşvik ediyordu. Aynen, İstiklâl Şairi Mehmet Âkif gibi...

* * *

Bugün ismi Libya olan Trablusgarp, 1911 yılına kadar da Osmanlı'ya bağlıydı. İtalya ise, karşı kıyıda gördüğü bu topraklara uzun yıllardan beri gözünü dikmiş bekliyordu. Nihayet, beklediği gün geldi ve askerini buradan tahliye etmesi için Osmanlı Devleti’ne ültimatom verdi.

Karşılıklı nota ve ültimatomlardan sonra, bu topraklar kısa sürede savaş alanına döndü. İtalya, karaya asker çıkardı. Burada çok kan döktü, sivil halktan da pekçok insanı esir aldı. Ancak, kara savaşlarında yine de önemli bir varlık elde edemedi. Çünkü, yerli halk, bilhassa Senûsîye Tarikatı mensupları, Osmanlı’nın yanında yer aldı. Şeyh Sünûsî’nin bizzat kendisi de, Osmanlı askerlerini vargücüyle himayeye çalıştı.

Üstün ateş gücüne rağmen, kara muharebelerinde hedefine ulaşamayan İtalya, bu kez Ege Denizindeki "12 ada"yı ablukaya aldı. Osmanlı donanmasının zayıf düşmesi sonucu, 12 ada İtalyanların kontrolüne geçti. (Bilâhare, buraları kademeli şekilde Yunanistan'a devretti.)

* * *

Müslüman Türkleri yakından tanıdıkça onlara karşı muhabbeti artan Şeyh Ahmed Senûsî, İstiklâl Harbi’nin başladığı yıllarda Anadolu'nun yolunu tuttu.

Yanında getirdiği talebe ve müritleriyle birlikte harbe iştirak etti. "Umumî vaiz" sıfatıyla pekçok belde dolaşarak halkı uyandırmaya ve şuurlandırmaya çalıştı.

İstilâcı ecnebi kuvvetleri Anadolu'yu terk edinceye kadar da Türkiye'de kaldı. 1922 yılında ülkesine döndü. 1933'te Hakk'ın rahmetine kavuştu.

Şeyh Sünûsî'nin Türkiye'den ayrılması üzerine, onun deruhte ettiği mânevî hizmet, bizzat M. Kemal tarafından Üstad Bediüzzaman'a teklif edildi. Ancak, işgale karşı Kuva-yı Milliye saflarında canla başla çalışan Bediüzzaman, fikren uyuşmadığı M. Kemal ile çalışmayı tercih etmeyerek, 1923 baharında Van'a gitti.

Mustafa Kemal’den Şeyh Ahmed Senûsî’ye Övgüler

20 Kasım 1920 tarihli Hâkimiyet-i Milliye gatesinde yer alan habere göre, alabalık bir heyetle Ankara’ya gelen Şeyh Ahmed’e, M. Kemal’in heyet huzurunda şu övgüde bulundu: Şeyh Hazretleri’nin âlem-i İslâmda ifâ buyuracakları hizmetler, şimdiye kadar sebkat etmiş hizmetlerinden üstün olacak ve bu sâyede İslâmın yegâne ümidi olan TBMM hükûmeti, bütün dünya nazarında büyük bir mevki ihraz edecektir. Kendilerini ve necib milletlerini şahsım ve TBMM nâmına şükranla selâmlar ve teşekkürlerimi arz ederim.

Okunma Sayısı: 3688
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdulkadir Turan

    15.11.2019 16:24:17

    Latif ağabeyim.Geçen hafta paylaştığınız 'Şekersiz Çay'ın Lezzeti' adlı seri yazınızla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum izninizle.Bu konu hepimizi yakından ilgilendiren çok önemli bir konudur.Beyaz şeker adlı tatlı zehir maalesef birçok insanı zehirlemeye devam ediyor.İnsanlar ufacık bardağın içine nerdeyse bardağı dolduracak nisbette şeker katıyor.Ve tabiki sonrasında oluşacak ciddi hastalıklar da kaçınılmaz hale geliyor.Bu konuda özellikle aileler,ciddi manada bilinçlendirilmeli.Gerekirse,sağlık bakanlığı bu konuda bir genelge yayınlamalı.Çünkü şeker deyip geçmemek ve üstünde durmamız gereken bir konudur bu konu.Ben de uzun zamandan beridir şekersiz çay hatta limonlu çay içmekteyim.Ve bu durumdan da gayet memnunum.Sizin tavsiye niteliğindeki seri yazınız herkese örnek olması bakımından manidar.İnşaallah bütün insanlar,yani herkes;beyaz şeker denen zehri terk edip,şekersiz çayın hatta limonlu çayın tadına,faydasına erişir.Ve İnşaallah böylece sağlıklı bir toplum meydana gelir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı