Bugün, rahmetle andığımız iki mühim şairin vefat yıl dönümleri: Şair Süleyman Nazif, 5 Ocak 1927’de vefâtı. Meşhur şair ve edebiyatçı Arif Nihat Asya ise, 1975 senesi 5 Ocak gününde vefat etti.
Şimdi, sırasıyla bu iki şahsiyeti biraz daha yakından tanımaya çalışalım.
Süleyman Nazif
1870 Diyarbekir doğumlu olan Süleyman Nazif, şair, tarihçi Diyarbekirli Said Paşa’nın oğlu, şair Ali Faik Ozansoy’un da büyük kardeşidir.
Süleyman Nazif, İstanbul’daki İngiliz işgali sebebiyle 9 Şubat 1919 tarihli Hadisat isimli gazetede yazdığı “Kara bir gün” başlıklı yazısı, onun hem şöhretini parlattı, hem de bilâhare Malta’ya sürgün edilmesine sebep teşkil etmiş oldu.
İşte Süleyman Nazif’in Hadisât gazetesinde çıkan “Kara bir gün” başlıklı yazısından bazı bölümler:
“Fransız generalinin dün şehrimize vürûdu (gelişi) münasebetiyle bir kısım vatandaşlarımız (azınlıklar) tarafından icra olunan nümâyiş (gösteri) Türk’ün ve İslâm’ın kalbinde müebbeden kanayacak bir cerihâ (yara) açtı. Aradan asırlar geçse ve bugünkü hüzün ve idbârımız (talihsizliğimiz) şevk ve ikbâle münkalib olsa (yerini neşeye bıraksa) yine bu acıyı hissedecek ve bu hüzün ve teessürü evlâd ve ahfâdımıza nesilden nesile ağlayacak bir miras terk edeceğiz.
“...Mevcûdiyet-i millîye ve lisâniyyelerini bizim ulûvv-i cenâbımıza (gönlümüzün yüceliğine) medyûn (borçlu) olan bir kısım halkın (azınlıkların) hây û hûy-ı şemâteti (şamata çığlıkları) ile matem-i muazzezimize en acı hakaretlerin birer tokat şeklinde atıldığını gördük. Buna müstehâk değil idik diyemeyiz. Müstehak olmasaydık, bu felâkete dûçâr olmazdık.
“Her kavmin sehâif-i hayatında (hayat safhalarında) birçok ikbâl ve idbâr sahifeleri vardır. Fransa Kralı I. Fransuva’yı Şarl Ken’in mahbesinden kurtarmış ve koca Viyana şehrini kerrât ile sarmış bir ümmetin defter-i mukadderâtında böyle bir satr-ı elîm (çok acı bir satır) de mestûr imiş. Her hâl, mütehavvildir (değişkendir). Arapların güzel bir sözü var: ‘Isbir, feinne’d-dehre lá yesbir.’ Yani: ‘Sen sabret. Çünkü, nasıl olsa zaman sabretmez; değişir’ derler.”
Arif Nihat Asya
1904 İstanbul Çatalca doğumlu olan Arif Nihat, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesini bitirdikten sonra 1928, Anadolu’nun muhtelif beldelerinde uzun yıllar muallimlik yaptı: Adana, Malatya, Edirne, Tarsus, Ankara ve nihayet Kıbrıs.
1950’de Demokrat Parti saflarında siyasete atıldı. 1957’de siyaseti bırakarak tekrar edebiyat öğretmenliğine döndü. 1962’de emekliye ayrıldıktan sonra ise, Yeni İstanbul ve Babıali’de Sabah isimli gazetelerde edebî yazılar yazmaya başladı.
Meslek hayatı boyunca aruzla şiirler ve rubailer yazdı. Bunları beş cilt halinde neşretti.
“Rubaiyyat-ı Arif, Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor, Duâlar ve Âminler” önemli eserleri arasında yer alır.
Arif Nihat Asya’nın ayrıca çok meşhur olan Fetih Marşı isimli bir şiiri var.
O şiiri iktibas ile bitirelim:
Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek
Dağlardan çektirilen kalyonlar çekilecek
Elde sensin dilde sen, gönüldesin baştasın
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın
Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan
Sana selâm getirdim Ulubatlı Hasan’dan.