Fildişi Sahili’nin en büyük şehri olan Abidjan, aynı zamanda Orta-Batı Afrika’nın da özeti gibidir.
Dil, din, mezhep ve etnisite noktasında herkes birbirine toleranslı davranıyor. İsteyen istediği mâbede gidiyor veya hiç birine gitmiyor.
Kimse kimseye üstünlük taslamadığı gibi, sosyal ve kültürel hayatta da durum hemen hemen aynı.
*
Uzak-yakın coğrafyanın hemen her tarafından bu şehre nüfus akını oluyor. Resmî kayıtlı nüfusu 4 milyonun üzerinde; ancak, kayıt dışı olanları da hesaba kattığınızda, mevcut nüfus bunun belki iki misline kadar çıkıyor.
Adeta nüfus patlamasının yaşandığı Abidjan’ın kendine göre bazı câzip yönleri var. Önceliklle şunu ifade edelim ki, burası turistik bir şehir değil. Orada beş ay kaldığım halde, hiçbir yerde turist kafilesi görmedim. Gelenlerin hemen tamamı ya çalışmak, ya ticarette bulunmak, da yatırım yapmak geliyor. Çünkü, nüfus çok kalabalık ve aynı zamanda dinamik.
Abidjan’da nüfusun düzensiz bir şekilde şişmesinin bazı sebeplerini şu şekilde tesbit ettik.
Bölgenin en büyük deniz limanı ile hava limanı burada yer alıyor.
Dolayısıyla, dünyanın en büyük kakao çekirdeği ihracatı da buradan yapılıyor.
Yabancı yatırımcılar, birinci derecede bu şehre akın ediyor. İnşaat sektörü son derece canlı. Orada kalifiye eleman az olduğu için de, ustalaşmış olan elemanlar dışarıdan götürülüyor.
Modern bina inşaatı gibi, yol, köprü ve lagünler üzerinde inşa edilen viyadükler noktasında da çok büyük yatırımlara imza atılıyor.
Şu anda, Afrika’nın en yüksek binası (100 kattan fazla ve 400 m. yükseklikte) burada inşa ediliyor.
İş adamları ve zengin kesim için adalarda ve ada gibi yerlerde dinlenme tesisleri yapılmış durumda. Dolayısıyla, bu da usta ve kalifiye hizmet personelini bölgeye çekmiş oluyor.
Ticaret ve inşaat sektöründe ileri durumdaki başka Lübnanlılar olmak üzere, başka uyruklu tüccar ve işadamları da, dünyanın hemen her yerinden buraya teknoloji transfer ediyor.
*
Giderken, Abidjan Havalimanında çok iyi karşılandık. Bizi VIP girişinden aldılar. Diplomat muamelesinde bulundular. Dönüş ise, maalesef aynı rahatlık-kolaylık içinde olmadı. Dönüş biletimiz, bilgisayar ağının bir kısmında görünüyor, bir kısmında (kontuar) görünmüyordu. Sistem hatasını aşmak biraz sıkıntılı oldu.
Ülke genelinde dikkatimi çeken pek nâhoş bir diğer alışkanlık ise, rüşvetin yaygınlık ve hatta bir derece aleniyet kazanmış olmasıdır.
Bu ve benzeri insaniyet ve medeniyet dışı haller, sömügeciliğin bir tortusu olarak ne yazık ki devam edip gidiyor.
*
Bu sıcak ve nemli ekvatoral coğrafyada, kadınlar haddinden fazla ticarî hayatın içinde. Daha çok çarşı-pazar yerinde. Tabii, bu keyfilikten değil, tamamen fakirlikten ve sefillikten dolayı.
Bir evde sadece erkeğin çalışması, geçim çarklarının dönmesine yetmiyor. Kadın ve genç kızlar dahil, neredeyse ailenin tüm fertleri maişet için çalışmak durumunda.
Bilhassa çocuklu-bebekli kadınların çalışma hayatı içler acısı bir mahiyet arz ediyor. Bu durumdaki kadınların çoğu, beline doladığı bir bohça ile bebeğini sırtında taşıyor. Başında da kocaman tepsinin içinde satışını yaptığı mamüller duruyor. Sabahtan akşama kadar bu hâlde.
Hakikaten öyle zor ve meşakkatli bir hayat ki, hemen Allah yâr ve yardımcıları olsun.