Dünya büyük bir değişim ve dönüşüm yaşıyor.
İyilerin ve kötülerin mücadelesi sürüyor ve kıyamete kadar da sürecek. Bize dayatılan deli gömleğinden, bir gaye-i hayal ile kurtulmak mümkün mü? Çünkü insanlar idealleri olduğu sürece yaşarlar.
Buyurun; bu değişime karşı neler yapılabileceğini birlikte düşünelim ve not edelim:
* Gaye-i hayal olmazsa, zihinler enelere, egolara dönüyorsa; yeni bir gaye-i hayal inşa etmek ve bencillikten kurtulmak mümkün mü?
* Ahirzamanda insanlık ulum ve fünuna (bilime) dökülecek. Kim dâvâsını beliğ/ mevcut duruma ve bilime uygun bir şekilde ifade ederse o kazanacaksa... Bilimi elde etmek ve İslâmın izzeti, Müslümanların ve bütün insanlığın refahı için sarf etmek bir gaye-i hayal olabilir mi? Cevap ‘evet’ ise, nasıl olacak, neler yapabiliriz?
* İnanıyoruz ki, çabuk bir kıyamet kopmazsa ve şartlarını yerine getirebilirsek, kıyamete yakın İslâmiyetin büyük bir zaferi olacak inşallah. ‘Mehdi de gelse bizi iş başında görsün’ düsturundan hareketle, İslâmın aziz olması için bize düşen görev nedir?
* Değişim Allah’ın bu kâinata koyduğu bir kanundur. Bu değişim ve dönüşüme karşı bir insanın, bir Müslümanın, özelde Nur Talebesinin tutum ve davranışı nasıl olmalı? Bir taraftan doğruları muhafaza ederken, bir taraftan değişim için dünyaya açık olmak mümkün mü?
* ‘Eski hal muhal’ ise, yeni hal digital gözüküyor. Digital çağda nasıl bir hizmet metodu geliştirilebilir? Hürriyetler asrı bir hayal mi? Sulh u umumî nasıl temin edilecek?
UHUVVET VE MUHABBETİ TESİS ETMEK
* Diğer yandan ‘Siz hizmeti değil, aranızdaki uhuvvet ve muhabbeti düşünün. Cenab-ı Hak dilerse bir fasık-ı recul ile de bu dine hizmet ettirir’ hakikati karşısında; uhuvvet ve muhabbeti tesis bir gaye-i hayal olabilir mi?
* Birbiri ile çekişenler müsbet bir iş ortaya çıkarabilir mi? Kardeşi ile kavgalı olan İttihad-ı İslamı nasıl tesis edebilir? Doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu yaşayarak, hareketlerimizle nasıl göstereceğiz? Kardeşlerin bile arasını açan ve bize dayatılan deli gömleğinden, siyasetin kısır çekişmelerinden nasıl kurtulacağız?
* Yanlış anlaşılmasın; elbette görevli olanlar görevleri gereği siyaseti takip edecek, bir idare sanatı olan ‘ilm-i siyaseti’ ehil insanlar yapacak, yapmalı. Adalet ve hürriyete dayalı bir yönetim tesisi için gayret edecek, etmeli.
* Hz. Bediüzzaman’ı ‘mukadderat-ı İslâmı’ ilgilendirmesine rağmen 2. Dünya Savaşı’na lâkayd kalıp, yıllarca radyo dinlemekten ve gazeteleri takip etmekten alıkoyan hangi gerekçelerdi?
* ‘Evet, şimdi küre-i arzda herkes ya kalben, ya ruhen, ya aklen, ya bedenen gelen musîbetten hissedardır, azap çekiyor, perişandır.’ Bundan kurtulmak mümkün mü, nasıl?
* Hizmeti zayıf düşüren, tesirini azaltan aramızdaki çekişme ve ihtilâfları çözmek için neler yapılabilir?
* Her grup kendi kulvarında hizmet ederken, ortak faaliyetler yapılabilir mi? Muhabbet ve uhuvvet birliğinin yanı sıra, siyasî meselelerde de -Üstadın fikirleri doğrultusunda- fikri birlik temin edilebilir mi? Soru ve dertleri çoğaltmak mümkün, ama yeterli.
***
Büyük iddialarla değil, ‘taze Bismillah’ diyerek silkelenip, küçük bir adım ile yola çıkalım. Zalimlerin karanlık satranç oyunlarına rağmen, cihanın en büyük meselesi olan iman hizmetine yoğunlaşmak ve neticeyi Allah’a bırakmak taze bir başlangıç olabilir belki.
Yeter ki, bunları dert edinelim. İnsanlığımızın, imanımızın, gençliğimizin ve dâvâmızın geleceği derdimiz olsun.
Tevfik ve yardım Allah’tandır.