Ümidi yeşertmek gerek; olumsuz gözüken bütün şartlara rağmen. Çünkü Allah’ın rahmetinden ümit kesilmez.
Güneş ışınları olduğu müddetçe umut da vardır. Çünkü bulutlar gelir gider, mevsimler değişir. Ama gökyüzü.. her zaman yerindedir.
Olaylar daima bizim istediğimiz gibi olmaz, çevremizdekiler her zaman bizim arzumuza uygun davranmaz. Hayat tek-düze akmaz, her zaman bahar olmaz.
Bazen fırtınalar kopar, öfkeler ve zulümler denizler gibi kabarır.
Dostlar, bir bir bizi terk eder. Sıkıntılar, belâlar, zulüm ve ihanetler, savaşlar, hapisler, yangınlar, seller, depremler ve ölümler dünyanın imtihan yeri olduğunu bir kez daha hatırlatır.
Yeni doğanlar, yeni evlenenler, cezaevine girenler, tahliye olanlar ve daha dün ölenler…
Ve hayat akmaya devam eder.
***
Her şey daha karamsar göründüğünde, yarınlara güvenin kalmadığında, sebepler sükût ettiğinde, çaresizlik bütün çareleri tükettiğinde, ‘belâ vereni’ bulmak ve O’na iltica etmek, zahmeti rahmete çevirir.
“Bırak biçare feryadı, belâdan gel, tevekkül kıl.
Zira feryat belâ-ender, hata-ender belâdır, bil.
Belâ vereni buldunsa, atâ-ender, safâ-ender belâdır, bil.
Bırak feryadı, şükür kıl manend-i belâbil, demâ keyfinden güler hep gül mül.”
Belâyı verenin kim olduğunu bilen kişiye, o bela bir lütuf ve safadır.
Onun için feryadı bırakıp; keyfinden gülen güllere karşı bülbüller gibi tevekkül ve şükür yoluna girmek gerek.
Kuru kuruya, tembelâne bir teselli ve tevekkül değil elbet kastettiğimiz.
İlim ve vahyin ışığında olayları gerçekçi bir şekilde değerlendireceğiz.
Elimizden geleni -lisanen, fiilen, hukuken- ne gerekiyorsa yapacağız.
Sadece bakış açımızı değiştirip ‘her hadisede rahmet-i İlâhinin izini, özünü, yüzünü’ göreceğiz. Bu direncimizi arttırır.
***
Asırlar öncesinden, hicretin en can alıcı noktasında, Sevr Mağarası’ndan bütün insanlığa yükselen teselli mesajını unutmayalım:
“La Tahzen! İnnellahe meana! Üzülme, Allah bizimle beraberdir.”
Eğer Allah (c.c.) bizimle beraberse; o zaman telaşa gerek yok...
Bütün şartların aleyhte ve karanlık gözüktüğü bir zamanda; Bediüzzaman’ın:
“Kur’ân’ın sönmez ve söndürülmez manevî bir güneş hükmünde olduğunu, ben dünyaya ispat edeceğim ve göstereceğim!” diye haykırması, kuvvetli bir ümidin çağlamasıdır.
Fırtınalar, karanlıklar bizi korkutmasın.
Unutmayalım ki; kışın bütün faaliyeti bahara hazırlık içindir.
Evet Cennet-âsâ bir bahar için ümitvarız.