"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yirmi yedi Sahabe ve 27. Söz

Mehmet Emin Bozkuş
29 Eylül 2025, Pazartesi
19 Eylül 2025 Cuma günü Diyarbakır Ulu Camisi’ne Cuma namazını eda ettikten sonra Diyarbakır Sur ilçesinin kuzey doğusunda bulunan Hazret-i Süleyman Camii’ne gitmek üzere yürüdüm.

O tarih kokan mekânları temaşa ederek Süleyman Hazretlerinin mekânına vardık. Hazret-i Süleyman Camii’nin etrafındaki o geniş alanda sonradan yapılmış düzensiz ve tarihî hiçbir değeri olmayan yapıların tümü ortadan kaldırılmış, yerine çimler ağaçlar dikilmiş. Uzun uzadıya seyrangâh yolları yapılmış. Yemyeşil bir alan meydana gelmiş. İnsanlar o çimenlerin üzerinde oturmuş etrafındaki tarihî yapıları seyrediyorlardı. Tabiî ki gözünün alabildiğince siyah taşlardan müteşekkil Diyarbakır’ın surlarını da.

Süleyman Camii’nin batıya bakan avlusunun sol tarafındaki haziresinde 27 Sahabe-i Kiramın kabirleri yan yanadır. Başta Süleyman Hazretleri olmak üzere hazirede medfun yirmi yedi Sahabenin ruhlarına bir Fatiha okuduk. Sahabeler Diyarbakır’ın fethine gelmiş, küffar ile çarpışmış ve Diyarbakır surlarının dibinde şehit olmuşlardır. Şehit olan Sahabelerin naaşları aynı yere, yani surların bitişiğine defin edilmiş.

Şehit Sahabelerin kabirlerini temaşa ederken Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin Sözler adındaki kitabının "27. Sözün Zeyli" aklıma geldi. Bediüzzaman Hazretlerinin Sahabe bahsi ile ilgili olan yorumu o kadar isabetli ki, o kadar fevkalâde ki insan okudukça manen tatmin oluyor. Düşünün o Sahabe-i Güzîn tâ Hicaz çöllerinden o kadar uzun ve meşakkatlı bir yolu kat ederek Diyarbakır’ı İslâm topraklarına katmak için gelmişler ve Diyarbakır Surlarının dibinde şehit olmuşlar. Sahabe-i Kiramın Allah indindeki derece ve mertebelerini Bediüzzaman Hazretleri yirmi yedinci sözün bir bölümünde (zeylinde) anlatmış. Önce Mevlâna Câmî’den Farsça bir dörtlük aktarmış. Bediüzzaman diyor ki: “Mevlana Câmî’nin dediği gibi derim: “Ya Resulullah! Ne olaydı, Ashab-ı Kehf’in köpeği gibi, senin Ashabının arasında Cennete girseydim. Onun Cennete, benim Cehenneme gitmem nasıl reva olur? O, Asahab-ı Kehf’in köpeği, ben ise senin Ashabının köpeği.” 

Bediüzzaman Hazretlerinden Sahabelerin mertebelerini sorduklarında cevaben diyor ki: “Enbiyadan sonra, nev-i beşerin en efdali Sahabe olduğu Ehl-i Sünnet ve Cemaatin icmaı [fikir birliği], bir hüccet-i katıadır ki [kesin delil]; o rivayetlerin sahih kısmı fazilet-i cüz’iye [üstünlükler] hakkındadır.”

Diğer bir bölümde Bediüzzaman Hazretleri diyor ki: “İşte şu sırdandır ki, en büyük veliler Sahabe derecesine çıkamıyorlar. Hatta, Celâleddin-i Süyûtî gibi uyanık iken, çok defa sobet-i Nebeviyeye mazhar olan veliler, Resul-i Ekrem (asm) ile yakazeten [uyanık olarak] görüşseler ve şu âlemde sohbetine müşerref olsalar, yine Sahabeye yetişemiyorlar. Çünkü, Sahabelerin sohbeti, nübüvvet-i Ahmediye (asm) nuruyla, yani nebi olarak onunla sohbet ediyorlar. “

Diyarbakır surlarından, Hz. Süleyman Camii ve şehit 27 Sahabe-i Güzinin mekânından doyamadan ayrıldık. 

Kaynak: Sözler (792-794)

Okunma Sayısı: 211
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı