Üzerinde hassasiyetle durduğumuz bu konuda siyasetçilerin dikkatini bir kez daha çekmek için okuyucumuz Necati Bey’in mesajını aktaralım: 

“Kutuplaşmanın temelinde istibdat ve karşı fikre tahammülsüzlük zihniyeti vardır. Kafalarda hürriyet fikri, demokrasi anlayışı hakim olmayınca kimse kimseye tahammül edemiyor. Yirmi yıldır iktidar olan ve bütün gücü elinde bulunduran bu anlayış yüzünden bu haldeyiz. Demokrasinin dili muhabbettir, insanlara ve farklı fikirlere saygıdır. AKP maalesef bu anlayışından çok uzaktır. Muhalefet çok daha olumlu ve müsbet bir dil kullanmakta ve fiilen de bunu uygulamaktadır. Hükümete ve AKP’lilere gösterilen tepkilere karşı tavırları çok daha sert oluyor. Bu yüzden kaç yazar ve siyasetçi darp edildi milletin gözü önünde dövüldü biliyoruz. Üstelik bunlara gerekli cezalarda verilmiyor.” 

Siyasetçiler özellikle de yöneticiler lütfen artık bu seslere kulak verin, bu dilin ülkeyi kötüye götürdüğünü görmüyor musunuz? 

*** 

YARALAR NE ZAMAN KAPANACAK? 

28 Şubat postmodern darbesi inananlar üzerinde birçok yaralar açtı. Başörtüsü yasağı sert şekilde uygulandı, yasak sebebiyle birçok memurun işine son verildi, imam hatiplerin orta kısımları kapatıldı. Kur’ân kurslarına yaş sınırlaması getirildi. Hasılı bu karanlık dönem özellikle inananlar üzerinde büyük bir yaralar açtı.  

Bunu dile getiren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “28 Şubat zihniyetinin sırf imam hatiplerin önünü kesmek amacıyla eğitim sistemimizde açtığı bu derin yarayı, bir an önce tamamen kapatmamız gerekiyor” demesi o dönemin bir kez daha hatırlanmasına sebep oldu. 

24 yıl önce yaşanan bu dönemde yasak olan başörtüsü konusunda neler yapıldı? 

2007’de dönemin YÖK başkanının rektörlüklere gönderdiği “talimatla” yasak uygulama da kalkmış oldu. 

Kamu personeli için başörtüsü yasağının kalkması ise 1 Ekim 2013’te açıklanan demokratikleşme paketi ile oldu. Kılık kıyafet yönetmeliğinin 5. maddesinde yapılan değişiklikle “kısıtlayıcı” hükümler kaldırıldı. 

Başörtüsü yasağı üniversitelerde 28 Şubat’ın üzerinden 10 yıl geçtikten sonra, kamuda ise 16 yıl sonra ancak serbest oldu. AKP iktidara 3 Kasım 2002 seçimleri ile geldi. 

28 Şubat postmodern darbesi üzerinden 24 yıl geçti ve bu 24 yılın 19 yılında AKP tek başına iktidardaydı. Ve şimdi bu dönemin yaralarından birisinin hâlâ kapanmadığı söyleniyor. 

O zaman şu soruyu sormak gerekmez mi: 

İHL’ler üzerindeki bu derin yara daha ne zamana kadar sürecek?  

*** 

BAŞKA İŞİNİZ YOK MU? 

İstanbul metro duraklarıyla ilgili garip bir tartışma devam ediyor. 

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, İstanbul’daki metrolara konulan “U” harfli logoyu twitter hesabından paylaşınca İBB Sözcüsü Murat Ongun, 1992 yılından beri logonun “M” olduğunu bundan böyle de “M” olarak kalacağını söylemesiyle konu o kadar büyüdü ki, neredeyse açıklama yapmayan, yazı yazmayan kalmadı. 

Bakan Karaismailoğlu, “U mevzusuyla uğraşmayın” dese de, tartışma sürüp gidiyor.  “U” yerine “A” koyun diyen de oldu “T” koyun diyen de… Ama en ilginci ise “resminizi koyun” demek oldu.  

Harf değişimine en enteresan yorumlardan birisini de DP Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt, “Gideceğiniz nasılsa. Her türlü U dönüşü serbest demek istemişler. Biraz anlayış gösterin” diyerek esprili bir yaklaşım gösterdi. 

AKP’li yetkililer, “Ulaştırma Bakanlığı’nın yaptığı hizmetlere sizin tarafınızdan çökülmesini engellemek için, AK Parti hizmetlerine sahip çıkıyor” derken, SP’liler “Ayrıştırma öyle bir noktaya geldi ki, metro durakları bile bundan nasibi aldı. İstanbul, ayrıştırılmaktan ve kutuplaştırılmaktan yeterince yoruldu. 

Yapılan hizmetlerde ‘o senin, bu benim’ anlayışı İstanbul’a yakışmıyor. Bu anlayışa alfabe yetmez” denilirken, “Belediye ile yarışan bakanlıktan ricamız hemen bu yanlıştan ‘U’ dönüşü yapmasıdır” teklifi getirildi. 

Ülkenin bunda sorunu varken neyle uğraşıyorlar, anlamak mümkün değil. Anlaşılır olması için “M” yazsa kime ne zarar var? Kimin aklına geliyor bunlar. İBB yapmış, Ulaştırma Bakanlığı yapmış. Önemli olan millete hizmet değil mi? 

Bizim fikrimize gelince… Metro için “M” logosu kullanılsa daha anlaşılır olmaz mı? 

*** 

“TROLLERE YARDIMCI OLAYIM” 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için ”yalancı” ifadesini o kadar sık kullanıyor ki, bazıları da sosyal paylaşım sitesi twitter’dan “yalancıkemal” etiketi açıyorlar.  

Kılıçdaroğlu geçtiğimiz günlerde twitter hesabından bu etikete destek(!) amacıyla tweet atarak, “cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ülkeyi yönetmeyi beceremeyince, iş trollere düşüyor. Günde 3 kez benimle ilgili başlık açıyorlar. Ben, bana atadıkları trollerimi seviyorum. Uzun zamandır birlikteyiz. Yardımcı olayım da sıralamada yukarı çıksınlar, primlerini alsınlar” yazdı. 

Bu etikete ne kadar destek geldi bilemiyoruz, ama Kılıçdaroğlu’nun kendisini eleştiren tweete destek vermesi de ilginç oldu, siyasete yeni bir “yenilik” getirdi.  

Bakalım bundan sonra da hakkında etiket açılanlar destek verecekler mi?