Gündeme gelme sebebi, inşa edilirken yapılan israf üzerinden olurken şimdilerde ise yapılan günlük masraflar üzerinden tartışma konusu oluyor. 

1150 odalı olduğu ifade edilen cumhurbaşkanlığının içinde kütüphane ve cami bulunuyor. Cumhurbaşkanlığı buraya taşındıktan sonra neredeyse özel/resmî bütün toplantılar burada yapılır oldu. Bu yüzden de “Bir tek partilerin kongresi burada yapılmıyor” esprisi hep yapıldı. Cumhurbaşkanı aynı zamanda bir partinin genel başkanı olduğu için bazı toplantıların burada yapılması sık sık tartışma konusu yapılıyor.

Cumhurbaşkanlığı Çankaya’da iken ismi “Çankaya Köşkü” idi… Şimdi de buraya başta söylendiği gibi Beştepe denilmesi aslında yerinde, ama kim ne derse desin burası aslında cumhurbaşkanlığı makamı… Sayıştay rakamlarına da yansıyan bu mekânın günlük masrafının 10 milyon lira olmasının ülkenin ekonomik krizde olduğu bir vasatta tartışılıyor olmasını da tabiî karşılamak lâzım.

Buranın masrafı tartışılırken bir de Ahlat ve Okluk koyuna yeni saraylar yapılması tartışmayı daha da ileriye götürüyor.

Şimdi bir de buna Kuzey Kıbrıs’ta yapılacağı söylenen Cumhurbaşkanlığı sarayı eklendi ki, tartışma büyüdükçe büyüdü.

CHP Geçtiğimiz hafta, “Ciddî bir ekonomik buhranın yaşandığı ve ‘acı reçete’nin gündeme getirildiği dönemde, ülke kaynaklarını yutan kamudaki israfın boyutlarının araştırılması ve israfın önlenerek kamu kaynaklarının verimli ve halk için kullanılmasını sağlayacak önlemlerin belirlenmesi” amacıyla verdiği Meclis araştırması önergesi görüşmelerinde bu “sarayları” sık sık gündeme getirirken, “israf” üzerinden ibretlik tartışmalar yaşandı.

Önerge beklendiği üzere reddedildi, ama pek çok şeye de ayna oldu. Önerge üzerine konuşanlar, “Beştepe, Saray ile Meclisin arası 5 kilometre. Türkiye’nin en çok korunan 2 tane kurumu. Cumhurbaşkanının buraya geliş gidişinin halka maliyeti 5 milyon lira; helikopterler yukarıda, 300 tane koruma, 500 tane araç” diye eleştirirken bunun maliyetini milletin ödediğini söylediler.

İsrafı anlatırken de kamu tarafından kiralanan, kullanılan 125 bin tane araç olduğu söylenirken dünyadan örnekler verdiler. Verilen bilgilere göre kamuya ait Almanya’da 8 bin, Fransa’da 9 bin, Japonya’da 10 bin araç varmış. 

İktidar adına konuşanlar ise hep söyleyegeldikleri “itibardan tasarruf edilmez” tezini savunmaya devam ettiler.

Milyonlarca işsizin olduğu, her 4 gençten birinin işsiz yaşadığı, esnafın kepenk kapattığı, evine ekmek götüremeyenler için askıda ekmek uygulamasının yaşandığı böyle bir ortamda bunların tartışılmasından kimse gocunmasın, alınmasın hatta kızmasın…

***

7 değil, 77 uçak hak eder!

Bütün bunlar tartışılırken Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Genel Başkanı Bahçeli, bakanlar ve bürokratların; KKTC’nin kuruluş yıl dönümü faaliyetlerine katılmak için; KKTC’ye gitmeleri de tasarruf ve israf üzerinden tartışıldı. Muhalefet KKTC’ye 7 uçakla gidilmesinin büyük israf olduğunu söylerken iktidar “Kıbrıs’a 7 değil 77 uçakla da gitsek hak eder” diye savunma yaptı ve itibardan tasarruf edilemeyeceğini burada da vurguladı. Cumhurbaşkanı ayrı, Bahçeli ayrı, korumalar ayrı, bakanlar ayrı hatta makam araçlarının da ayrı uçaklarda KKTC’ye gitmeleri daha uzun süre boyunca tartışılacak gibi görünüyor.

Bu faaliyetin tartışılan bir konusu da piknik oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan KKTC’ye gideceğini 7 Kasım’da duyururken, MHP; “Bu ayın 15’inde biz Cumhur İttifakı olarak sayın Devlet Bahçeli ile birlikte heyetlerimizle Kuzey Kıbrıs’ta olacağız, orada törenlere katılacağız. Sonra da inşallah Kapalı Maraş’ta şöyle topluca bir piknik yapacağız” demişti. Hatta, piknik mönüsünün, et döner, şeftali kebabı, sigara böreği, bulgur köftesi, zeytinli hellimli pilav, sini katmeri, fıstık sarma, baklava olduğu bile söylenmişti. 

Ancak ziyaretin ardından pikniğin gündeme getirilmesi de iktidar kanadını bir hayli üzdü ve sinirlendirdi. 

KKTC’nin 37. Kuruluş yıl dönümünü israf, çok sayıda uçak ve piknik faaliyeti ile kutlamış olduk! Bakalım önümüzdeki yıl nasıl kutlanacak. Bu vesileyle KKTC’nin kuruluş yıl dönümünü kutluyor ve Kıbrıs halkı için barışa, huzura vesile olmasını diliyoruz.

***

Örnek olsun

Tasarruf demişken örnek bir tasarrufu da söylemeden geçmeyelim: Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Büyükşehir Belediyesi bünyesinde yer alan lüks araçları teker teker satışa çıkardı. Bütün birimlere tasarruf uygulamalarının arttırılması ve israfla mücadele edilmesine yönelik genelge de gönderen Başkan Yavaş, geçmiş dönemde alınan ve masrafı yüksek olan lüks araçların satılmasını istedi. 1 adet lüks arazi ve 3 adet binek aracın satışı için kapalı zarf pazarlık yöntemiyle ihaleye çıktı. Lüks araçların satışından 2 milyon 15 bin TL gelir elde edilmesi bekleniyor. Büyükşehir Belediyesi 13 Şubat 2020 tarihinde eski yönetim döneminde satın alınan 3 adet lüks aracın satışından da 2 milyon 101 bin TL gelir elde etmişti. Başka kurumlara da örnek olması açısından önemli bir tasarruf… 

***

Faiz yatırımı eritirken

İsraf tartışmaları bu şekilde sürüp giderken Merkez Bankası’nın faizi 475 puan yükseltmesi de ayrı bir tartışma konusu oldu. Faizin yatırımları engelleyip kaynakları erittiği bilinen en temel ekonomik kaidelerden biri. 

Erdoğan, “Demokrasimizi güçlendirerek yatırımları hızlandıracağız” demesine karşılık “böyle güvensiz bir ortamda, bu yüksek faizle kim yatırım yapar” denilebilir. Demokrasiye gelince bırakın güçlendirmeyi 18 yıldır çok yıpratıldı ve zayıflatıldı!