Türk tipi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin “güncellenmesi” cumhur ittifakının büyük ortağı tarafından seslendirilirken, sistem küçük ortak tarafından adeta ölümüne savunuluyor. Hatta parlamenter sistemi isteyenler terör örgütleriyle birlikte anılıyor.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, CHS’ni savunurken, “Hükümet krizleri yok, koalisyon çatlakları yok, yürütmenin yasama üzerine ördüğü vesayet ağları görülemeyecek, bulunamayacak” diyor.
Ancak ortada şöyle bir gerçek var: MHP Meclis’te desteğini çekse hükümet azınlığa düşüyor. Çünkü Meclis’te AKP’nin çoğunluğu yok. Şu anda (!) AKP’nin 291 milletvekili var.
MHP muhalefet yapsa kanunlar Meclis’ten çıkmayacak. Bütçe onaylanamayacak. Yani, AKP’nin bütün yasama faaliyetleri için Cumhur İttifakı’ndaki ortağı MHP’ye ihtiyacı olacak.
Gerçi, yeni kurulacak partilere bazı milletvekillerinin geçeceği konuşuluyor. Bu durumda MHP’nin milletvekili sayısıyla birlikte vekil sayıları kanun çıkarmaya yetmeyebilir.
O zaman şunu sormak lâzım: AKP ile MHP’nin oluşturduğu bu birliktelik koalisyon değil de nedir? Adı “ittifak” olsa da bu koalisyon değil midir?
***
DOKUNULMAZ İNEK Mİ?
Karar vericilere yapılan yapıcı eleştiriler onların hayrınadır. Çünkü yanlış yapılmasını engeller. Ancak şu anda ülkede yaşananlar bunun böyle olmadığını ortaya koyuyor. En ufak bir eleştiride ya kendinizi mahkeme kapısında bulursunuz ya da ağır hakaretler ile linç edilirsiniz. Buna bir de gazetecilerin ve siyasetçilerin yol ortasında dövülmesi eklendi ki, bu en vahimi…
Yeni Şafak gazetesi yazarı Yusuf Kaplan sosyal paylaşım sitesi Twitter’dan, “UYARI/YORUM Tanzimat’tan bu yana en büyük tehdit ailenin çözülmesidir. Ailenin korunması millî güvenlik meselesi hâline gelmiştir! Ailenin çözülmesine yol açan Millî Eğitim, Aile Bakanlığı ve KADEM projeleri derhal durdurulmalıdır!” ikazını yapmıştı. Kaplan bu paylaşımından sonra adeta linç edildi, ediliyor.
Bu eleştirisine cevap verenlerden birisi de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın küçük damadı Selçuk Bayraktar olmuş…
Bayraktar, eşi Sümeyye Bayraktar’ın KADEM Başkan Yardımcılığı görevini yürütüyor olmasından mıdır bilemiyoruz, şimdiye kadar “işi” dışında gündeme gelmemişti. Bayraktar, twitter hesabından, “KADEM, Ailenin birliğini ve korunmasını savunur, Soros projeleri iftirası vebaldir, Müslümanın hakkaniyetine yakışmaz. Çok etkileşim alınması doğru söylendiği anlamına gelmez” ifadelerini paylaşması bir tartışmanın başlamasına sebep oldu.
“İkaz” olarak değerlendirilebilecek ifadeleri kullanan Kaplan, sosyal medyada tartışmalar büyüyünce, “KADEM dokunulmaz ‘inek’ midir?” diye yazdı.
Bakalım bu tartışma nelere kadar uzanacak?
***
DEMOKRATİK PARLAMENTER SİSTEMLİ YILLAR..
15 Temmuz kanlı darbe teşebbüsünün üçüncü yıl dönümünde “Yenikapı ruhu”ndan eser kalmadığı ortaya çıktı. Partiler, birlik beraberlik görüntüsünden çok uzaktı. Birbirlerini suçlayıcı ifadelerle yıl dönümünü geçirdiler.
Oysa, darbe teşebbüsünün ardından olağanüstü olarak toplanan TBMM’de AKP, CHP, MHP ve HDP tarafından imzalanan ortak bildiride, Meclis’in Türkiye’nin demokrasiye geçişini gerçekleştiren, demokratik parlamenter sistemi yıllar içinde gerçekleştirmiş bir milleti yokluk ve yoksulluktan alıp muasır medeniyet seviyesine çıkarmanın mücadelesini verdiği hatırlatılırken, “Herkes bilmelidir ki bugün olduğu gibi gelecekte de milletimize, millî iradeye, Gazi Meclise uzanacak her el, karşısında TBMM’nin çelikten iradesini bulacaktır” dememişler miydi?
Ortak bildiride: “Bu ortak tavır ve ortak dil, milletimizi ve millî iradeyi daha da güçlendirecektir” denilirken ortak dil ve ortak tavır nerede kalmıştı?
Milleti ve memleketi ilgilendiren meselelerde bütün partiler ortak bir tavır geliştiremezse son üç yılda olduğu gibi önümüzdeki yıllarda da bir yere varmak mümkün değil…