Son günlerde pek çoğumuz şöyle bir manzara ile karşılaşıyoruz: İnsanlar birbiriyle oturup konuşamıyor, tartışamıyor. Siyaset, aile içi çatışmalara sebep oluyor.
Siyaset ortaokullara kadar girmiş durumda. Hele liselerde “menfi siyaset” yüzünden birbiriyle kavga edenler artıyor. Üniversitelerin durumu ortada. Üç çocuğu da öğrenci olan bir baba olarak öğrenciler arasındaki tartışmalar konusunu duyunca endişelenmemek mümkün değil…
Diğer yandan bizim yaşadığımız da şu: Gazeteciler arasında kutuplaşma o boyutlara gelmiş ki aynı ortamlarda bulunmamayı tercih ediyorlar. Haliyle yapılan haber ve yazılar da kutuplaştırıcı oluyor.
Bu sarmaldan acilen çıkmak gerekiyor. Siyaset ayrıştırıcı değil, birleştirici olmalı. Buna en çok itinayı da ülkeyi yönetenler dikkat etmeli…
***
SAKIN “SIFIR SORUN” ANLAYIŞINDAN OLMASIN!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, büyükelçi eşleriyle bir araya geldiği toplantıda “Eskiden Türkiye, yeri dahi bilinmeyen bir ülkeyken bugün sağlam şahsiyetiyle, kararlı dış politika hedefleriyle tanınan ve bilinen bir ülke haline geldi” demiş.
Gerçekten öyle mi peki? Yoksa komşularıyla “sıfır sorun” diye yola çıkılan dış politikada “sorunsuz komşu” bırakıldığımız için mi tanınır hale geldik?
***
GENEL BAŞKANI PARTİSİNDEN ATTIRMAK İÇİN…
Haftasonu kurultayını yapan CHP’de öyle bir gelişme oldu ki şaşırmadık dersek yalan olur.
Biliyorsunuz hükümetin tebrik ettiğimiz bir icraatı oldu. O da memurlar için yapılan Cuma namazı düzenlemesi… İlk olarak da MEB, ders saatlerini Cuma namazına göre düzenleyen bir genel yayınladı…
İşte söz konusu bu genelgenin iptali için Danıştay’a dâvâ açan YARSAV eski Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, bununla da kalmayıp, Cuma namazı iznine ilişkin genelgeye destek verdiği gerekçesiyle CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, partiden ihracı istemiyle CHP’ye başvuracağını söylemiş.
Başvurur mu, vurmaz mı bilemeyiz, ama bu yüzden genel başkan ihraç edelirse de, partinin epey alay konusu olacağına da şüphe yok…
***
UZAYLILAR KAZMADI DA…
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, ‘akademisyen bildirisi’ne en ağır tepkiyi veren kişilerden birisi… Tepki verirken söylediği cümle ise biraz düşündürücü:
“Sanki bölgede terör örgütü yok, sanki hendekleri uzaylılar kazdı, barikatları uzaylılar kurdu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Hükümeti olmayan şeyle mücadele ediyormuş gibi. Bunların görecek gözleri demek ki yok, duyacak kulakları hakikati yok ve bunları değerlendirecek bir idrak anlayışına sahip değiller.”
O zaman şu soruyu sormak gerekmez mi: Uzaylıların kazmadığı doğru. Ancak bu hendekler kazılırken devletimiz ne yapıyordu?
Başbakan eski Yardımcısı Bülent Arınç’ın verdiği bilgiye göre çözüm süreci devam ederken teröristlerin karakolların, askeri birliklerin önünden geçenken el salladıkları öğrenmiştik. Sokaklar kazılırken istihbarat ve güvenlik görevlilerimiz nelerle meşguldüler? Böyle bir soru soruluyorsa bunların da cevabı verilmeli…
***
SORUYU GEÇİŞTİRMEK İÇİN ÇAY MUHABBETİ!
Meclis Başkanı İsmail Kahraman, benim de üyesi olduğum Parlamento Muhabirleri Derneğini ziyaret itmiş. Muhabirlerin gazeteciler gününü kutlayan Kahraman’a tutuklu gazetecileri sorulunca, sorudan kaçmanın yolunu elinde tuttuğu çayda bulmuş.
Kahraman’a, tutuklu bulunan gazeteci Erdem Gül hatırlatılınca “Doğru, mevzu hafif hafif getiriyor. Çay çok güzel” cevabı gülüşmelere yol açmış…
Kahraman’ın bu konuda şüphesiz söyleyecek sözleri vardır, ama anlaşılan birileriyle (!) polemiğe girmek istememiş.