"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yığınla sorun varken

Mehmet KARA
10 Ocak 2021, Pazar
Türkiye yeni yıla birçok sorunla girdi. Zaten bozulan ekonomik dengeler koronavirüs salgını ile birlikte daha da bozuldu. Enflasyon çift hanelere çıkarken, özellikle genç işsizlik resmî rakamlara göre yüzde 30’lara tırmandı. Hayat pahalılığı sebebiyle yoksulluk çok arttı. Askıda ekmek uygulaması kampanyaları başlarken insanlar kuru ekmeğe muhtaç hale geldi. Hiçbir geliri olmayanlar komşu ve ailelerinin yardımı ile ayakta durmaya çalışıyor.

Doğal gaz, elektrik ve su faturaları kabarık gelirken, faturalar ödenememesinden dolayı kapanıyor. Asgarî ücrete getirilen zamdan sonra emeklilere gelen zam asgarî ücretin çok gerisinde kaldı. Memurlar yüzde 7.5 zamma itiraz ediyor. Çalışanlar ve emekliler, gelen ve gelecek zamların güncellenmesini istiyorsa da bunun olması zor görünüyor. Hem asgarî ücret, hem emekli, hem de memurların maaşları “yoksulluk sınırı”nın çok altında…

***

2021’E BAŞÖRTÜSÜ, DARBE, ATAMA TARTIŞMALARI İLE GİRDİK!

Milletin gündeminde bunlar varken, Türkiye 2021 yılına “gerilimlerle”girdi.

Kültür eski Bakanı Fikri Sağlar’ın başörtülü hâkimler üzerinden yaptığı ve büyük tepki çeken açıklamasından sonra, Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ’un Merhum Başbakan Adnan Menderes’in darbeden üç gün önce “erken seçim kararı alması durumunda 1960 darbesinin olmayacağı” yönündeki açıklamaları ile “darbe” tartışmaları, ardından da Boğaziçi Üniversitesi’ne Prof. Dr. Melih Bulu’nun “atanması” ile gerilip iyice tırmandırıldı. 

Başörtüsü, darbe gibi konular gündeme gelince iktidar açısından yakıcı ekonomik gündemin unutulduğu sanılıyor. Bu geçici gündeme adeta can simidi gibi sarınılıyor. Türkiye’nin yıllar önce aştığı “başörtüsü” meselesi eski bir bakanın sözleri ile alevlendirilirken, darbe tartışması ise büyütülmeye çalışılıyor. Oysa, başörtüsü tartışması Türkiye’nin yoksulluğunu, işsizliğini, sıkıntılarını çözecek bir tartışma olarak görülmüyor.  

Geçen yılın Şubat ayında da yine Pentagon için raporlamalar yapan RAND Corparation’ın 277 sayfalık Türkiye dosyasında “TSK’nın orta kademesinde duyulduğu varsayılan rahatsızlıklardan” söz edilmesi “darbe” söylentisine sebep olmuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Adını bile anmak bize haramdır” diyerek tepki göstermişti. 

Bu söylentilerin üzerinden 10 ay gibi bir zaman geçmişken yine darbenin konuşulması Türkiye ve demokrasi adına utanç verici. Son tartışmada AKP Başkanı Yardımcısı Mahir Ünal, “Türkiye’de bir darbe girişimi olasılığı görüyor musunuz?” sorusuna “Türkiye’de darbe mekaniği bitmiştir” sözü işi özetliyor aslında.

Demokrasiye inanan herkesin de “Darbelere hayır, demokrasiye, hukukun üstünlüğüne evet” demesi gerekir ve diyor da... Darbelere karşı çıkmak siyasetçilerin başlıca görevi olmalıdır. Darbeler ile en etkili mücadele demokrasiyi güçlendirerek, adaleti hâkim kılarak, hürriyetleri tam manasıyla sağlayarak olur. Öncelikle de 1960 ve 1980 darbelerinin izleri anayasa başta olmak üzere, hukuk sisteminde duruyor ve bunların bir an önce temizlenmesi gerekiyor.

Bu tartışmalar ve “gerilim politikası” sonucunda Fikri Sağlar, İlker Başbuğ ve gazeteci Can Ataklı hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Bundan sonra söz yargıda… Bitmiş başörtüsü konusu ile demokrasiye zarar veren darbe tartışmalarını bitirmek gerekiyor.

***

GERÇEK GÜNDEME DÖNÜLMELİ

Bu tartışmalar milletin gündeminin üzerine örtülmeye çalışılsa da bunun mümkün olmadığı görülüyor. Bu tartışmalar milletin derdine derman olmuyor.

Geçtiğimiz dönemde ülkenin büyük sıkıntıları ve problemleri var. Ekonomik sorunlarının yanında adalet ve eğitimde yaşanan sorunlar, esnaf, çiftçi, çalışan gibi kesimlerin devasa sorunları çözüm bekliyor. Bu meseleleri yok saymak ve görmemek mümkün değil. Sun’î tartışmaları bırakıp bu sorunların çözüm yollarına odaklanmak gerekiyor. 

Çünkü artık millet bütün ihtiyaçlarından kesip sadece tenceresini nasıl kaynatacağını düşünüyor. Adalet ile ekonominin birbiriyle doğru orantılı olduğunu da unutmamak gerekiyor. Ekonominin düzelmesi için adalet, demokrasi ve hukukun düzelmesi gerekir.  

***

YENİ ŞEYLER SÖYLEMEK LÂZIM

Anadolu Ajansı eski Genel Müdürü, eski Başbakanlık Basın Müşaviri yazar Kemal Öztürk son tartışmalarla ilgili sosyal medya hesabında, “Fikri Sağlar, Can Ataklı, İlker Başbuğ açıklamaları... Eski Türkiye tartışmaları sadece. Buradan siyasî enerji çıkmaz. Sadece geçici sabun köpüğü tartışmalar çıkar. Ülkeye de, kimseye de faydası yok... Siyasette yeni şeyler söyleyen kazanır” paylaşımında bulundu. 

Sözün özü de aslında bu…

***

MESELE NEDİR?

Kültür eski Bakanı Ertuğrul Günay, başörtüsü tartışmasıyla ilgili, “Mesele bir yargıcın yahut bir kamu görevlisinin başının örtülü ya da açık olması değildir; mesele kamu erki kullananların tümünün zihninin açık, fikrinin, irfanının vicdanının hür, kişi hakkına saygılı, insaf, adalet ve merhamet duygusuna sahip olmasıdır” demiş…

Demek ki mesele zihniyetteymiş…

Okunma Sayısı: 2180
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı