"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ahirette kaybetmemek için

Mehtap Yıldırım Yükselten
22 Ekim 2020, Perşembe
İnsanın bütün mutluluk ve hüsranları kazanmak ve kaybetmek üzerinedir.

Menfaatine olan şeyleri elde etmek, kazanmak için uğraşır. Kazandığında sevinir. Elinde olanları ise kaybetmek insana büyük bir acı, üzüntü yaşatır. Bunun örneklerini kendi hayatımızda üzüldüğümüz ve sevindiğimiz olayları düşünerek verebiliriz. Bu hâl kısacık dünya hayatında böyleyse; ecel gelip ölüm vâki olduğunda, imtihan sayfası kapandığında, kazanmanın sevinci ya da kaybetmenin hüznü kimbilir ne derece şiddetli olacaktır. Asıl ve ebedî kazançlar, ahirete yönelik kazançlardır. Kayıpların en acısı da ahirette hissedilecektir.

Kendi vücudumuz da dahil, fani olan ne varsa, dünya itibariyle baktığımızda kaybetmeye mecbur ve mahkûmuz. Ölüm, herkesin bildiği bir gerçek olmasına rağmen, ebedî kalacakmış gibi dünyada kazanmaya çalışıyoruz. Hadis-i kudsîde bildirilen “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, her an ölecekmiş gibi ahiret için çalışma” dengesi bazen kayboluyor. Terazinin dünya kefesi ağır basıyor, bilerek ya da bilmeyerek kaybediyoruz. Elmasları kırılacak camlara değişiyor, sığ sularda boğuluyoruz. Küçük bir çocuğun önüne bir miktar para ve çikolata koysanız, çocuk henüz paranın değerini bilmediği için çikolatalara uzanır. İnsan da henüz ahireti tam mânasıyla bilmediği için, oradaki ücretleri (sevapları) göremediği için, sadece dünya gözüyle görebildiklerini kazanç sanıyor, onlara uzanıyor.

Dünya ve ahiret dengesini sağlayabilmekte önemli bir husus da, dünya için çalışırken tamahkâr olmamaktır. Bediüzzaman Hazretleri, bu tama zaafiyetinden bahsederken, ehl-i dalâlet tarafından dindarların çoğunun avlandığı tuzaklardan olduğunu söyler. Çünkü dünyaya tamahkâr olan kişi o hırs sebebiyle, ahirete tam mânasıyla hazırlık yapamaz. İman ve Kur’ân hizmetinde zayıf düşer. Yine Bediüzzaman Hazretleri, ehl-i dünyanın verecekleri şeyleri ucuza vermeyeceklerini, çok az bir dünya menfaati karşılığında vicdanları veya mukaddes şeyleri rüşvet olarak almak isteyeceklerini söyleyerek talebelerini ve dostlarını bu hususta dikkatli olmaları için uyarır. 

“Evet, ehl-i dünya, hususan ehl-i dalâlet parasını ucuz vermez, pek pahalı satar. Bir senelik hayat-ı dünyevîyeye bir derece yardım edecek bir mala mukabil, hadsiz bir hayat-ı ebediyeyi tahrip etmeye bazen vesile olur.” (Mektubat s. 406)

Rabbim bu tür tuzaklardan muhafaza etsin. Ahirette kazanmanın mutluluğunu yaşayanlardan eylesin.

Okunma Sayısı: 5733
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Said Yüksekdağ

    22.10.2020 21:25:37

    Mehtap Hanım, evvela yazınız için tebrik ediyorum. Sâniyen; yazınızda "Hadis-i kudsîde bildirilen “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, her an ölecekmiş gibi ahiret için çalışma” dengesi bazen kayboluyor." diye bir ifadeniz var. Burda belirtmiş olduğunuz hadis için hadis-i kudsî demişsiniz. Bu sözün hadis olup olmadığı dahi tartışılırken siz hangi kaynağı baz alarak hadis-i kudsî dediniz?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı