İlk kıldığı namazını düşündü.
16 yaşındaydı ve güzelce abdestini alarak ilk namazı için niyet etmişti. Duâları az bilse de, en değerli anılarından birisiydi. Yıllar geçtikçe, hayat telâşı ile farzından kıldığı olur, hatta bazen tesbih bile çekmeden işine devam ederdi.
Evden çalışmaya başladığı pandemi günlerinde, sünnetinden kıldığı namazları ve uzun uzun duâ etmek için vakti olmuştu. O zaman duâ etmenin değerini tekrar hatırlamış ve Allah’ın her an kendisini duyduğunu hissetmişti. Namazlarını düzenli kıldığında işlerinin düzenli bir hal aldığını, duâ ederek Allah’a yöneldiğinde ise kalbinin ferahladığını hissetmişti.
Namaz kılmak için neredeyse upuzun bir gün içerisinde sadece bir saati ayırmak yetiyordu.
Bazen kılmak için kıldığında, sanki bütün gün namazın arkasında olduğunu hissediyordu. Demek ki önemli olan severek kılmaktı. Şimdi namazları arkasında değil, kalbindeydi.
Akşam ezanı okunuyordu. Bilgisayarını kapattı ve ilk önce ezanı dinledi. Sonra abdestini alarak namazını kıldı ve Allah’ı bütün kalbinde hissederek duâsını etti.