"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Fidanlara su vermek

MUHAMMED ŞEVİKER
12 Aralık 2023, Salı 13:03
Dört Bu temel soru: Niçin öğreteceğiz? Ne öğreteceğiz? Nasıl öğreteceğiz? Öğretip öğretmediğimizi, muhatap açısından söylersek öğrencinin öğrenip öğrenmediğini nasıl ölçeceğiz?

Müfredat ya da öğret(n)im programları dediğimiz izlek ya da süreç dört temel sorunun cevabının verilmesi ve uygulanmasından ibarettir.

Bu temel dört soru şunlardır: Niçin öğreteceğiz? Ne öğreteceğiz? Nasıl öğreteceğiz? Öğretip öğretmediğimizi, muhatap açısından söylersek öğrencinin öğrenip öğrenmediğini nasıl ölçeceğiz?

Niçin öğreteceğimiz bellidir. Dünyayı misafirhane bilen ebedî ömrü Allah rızası ile kazanmaya çalışan kâmil, mükemmel yani olgun insan.

Olgun insanın vasıfları kutsî kaynaklarımızda ve özelde Risale-i Nur’da dört başı mamur bir şekilde tanımlanmıştır. Evvela kul insan. Detaya inersek kul insanın nitelikleri bellidir. Haklarının farkında, mütevazı, kimseyi tahakküm altına almaz, ya da aldırmaz. Kimsenin minneti altına girmez. Doğru sözlüdür, sözünde durur.

Negatiften bakarsak yalan söylemez, söz taşımaz, dedikodu etmez vs.

Yani Amerika’yı yeniden keşfedecek değiliz. Bu nitelikler az çok bellidir.

Niçin öğreteceğiz? İşte bu güzel nitelikleri kazanmak için öğreteceğiz?

Bu nitelikler gözlemlenebilir davranışlar hainde de ifade edilmelidir. Örneklerini daha sonra vereceğim.

Ne öğreteceğiz? Elimizde insan-ı kâmile ulaştıran en kısa yol olan Risale-Nur gibi bir kaynak var. Onu öğreteceğiz. Ondan metinler arayıp bulacağız. Neye göre? Muhatabımızın seviye, meşrep, yaş, öğrenim seviyesi, ruh haline göre?

Bu tek başına bir metnin baştan sona anlatılıp izah edilmesiyle (diyelim Birinci Sözü okuyup izah etme) de olabilir, ders süresinin belli başlı bir tema çevresinde kurgulandığı bir ders de olabilir (Allah’a ibadetin ruhta verdiği ferahlık gibi, mesela).

Ben bu yazımda ikinci yolu tercih edeceğim.

Gelelim nasıl öğreteceğimiz hususuna?

Muhatabımızın altı yaş civarı miniklerden oluştuğunu düşünürsem:

Ana temamız yukarıda bahsini ettiğim ibadet. Alt başlığımız ibadetin ruhen rahatlığı.

Öğrencilerden dersin sonunda şunları yapmalarını bekliyor ve bunları şöyle formüle ediyoruz:

•İbadetin rahatlığını kendi ifadeleri ile söyler / yazar. 

•Teçhizatsız ve silahsız neferin çektiği sıkıntıları kendi ifadeleri ile söyler / yazar. 

•Her şeyi Allah’tan bilmekten gelen güvenin ibadetin görünen ağırlığını hiçe indirdiğini söyler / yazar. 

Okuyacağımız / okutacağımız metin de Üçüncü Söz’deki şu pasajlar olsun. Seviyeye göre farklı yerler de bulunabilir.

“O iki asker, o muarrif adamın sözünü dinledikten sonra, şu bahtiyar nefer sağa gider. Bir batman ağırlığı omzuna ve beline yükler. Fakat kalbi ve ruhu, binler batman minnetlerden ve korkulardan kurtulur. Öteki bedbaht nefer ise askerliği bırakır, nizama tâbi olmak istemez, sola gider. Cismi bir batman ağırlıktan kurtulur; fakat kalbi binler batman minnetler altında ve ruhu hadsiz korkular altında ezilir. Hem herkese dilenci, hem her şeyden, her hadiseden titrer bir surette gider. Ta mahall-i maksuda yetişir; orada âsi ve kaçak cezasını görür.

Askerlik nizamını seven, çanta ve silâhını muhafaza eden ve sağa giden nefer ise, kimseden minnet almayarak, kimseden havf etmeyerek, rahat-ı kalb ve vicdan ile gider. Ta o matlup şehre yetişir; orada, vazifesini güzelce yapan bir namuslu askere münasip bir mükâfat görür.”

Miniklere hitap ettiğimize göre şöyle bir yol izleyebiliriz: Biri sadece bir gömlek ve pantolon giymiş, yanında yol azığı, su ve silah bulunmayan bir kimse ile mevsimine göre güzel giyinmiş, sırt çantası, tüfeği ve teçhizatı bulunan iki kişinin ya gösterimi yapılabilir ya da animasyon film halinde izletilebilir. Öğretici bunu kendi de bir şekilde gösterebilir.

Metnin çok canlı bir şekilde okunması ve gerektiği yerlerde öğrenciye sorular yöneltilmesi de olabilir.

Nasıl öğretelim kısmı koca bir derya. Burada her türlü ustalığımızı kullanabiliriz. Çoklu zekâ teorisinden faydalanmak gibi mesela.

Bu öğreticinin kendini işe vermesiyle ilgili. (Yıllarca anlattığım bir derste, “gençler bu daha ilk kez sizin şubede anlattım, ilk defa aklıma burada geldi,” dediğim olmuştur.) yanımızda mutlaka bir fikir defteri bulunmalı. Bu bir ajanda da olabilir, akıllı telefonların not defterleri var, oraya da yazabilirsiniz.

Öğrettiğimizi nasıl ölçelim hususuna gelince, bu da başta öğrenciden beklediğimiz hedef davranışların soru formatına çevrilmesinden ibarettir.

Ne diyelim mesela? (Bu örnek yukarıdaki konuyla ilgili değil, aklıma bu geldiği için yazdım.)

Mütevazı bir kimseyi kendi ifadelerinizle anlatınız?

Ya da aşağıdakilerden hangisi küfranı nimet grubuna giren bir davranıştır?

Ya da hangi davranış tevazudur?

a) Nerede bende güzellik?

b) Ben çok güzelim.

c) Güzellik terziden kaynaklıdır? 

Gönül dostları, işin metodu kısaca bu. Fidanlara su verme gibi büyük bir dert gaye-i hayalimiz olursa, Rabbim en iyi fikirleri en umulmadık bir zamanda ilham eder, kalbimize duyurur, güzel yol ve yöntemler gösterir?

Rabbim utandırmasın.

Okunma Sayısı: 1044
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı