"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

AB-Belarus sınırındaki göçmen krizi

Muhammet ÖRTLEK
16 Kasım 2021, Salı
AB topraklarına yönelik mülteci hareketliliği, son yıllardaki uluslar arası gündemin en önemli maddelerinden biri.

Göçmenler, bazı devletler tarafından birbirlerine karşı araçsallaştırabiliyor. Bu anlamda Polonya ve Belarus sınırındaki göçmenlerin benzer bir duruma örnek teşkil ettiği belirtiliyor. Hal-i hazırda AB ve Belarus arasında “Minsk tarafından alıkonan gazeteci Roman Protasevich’in serbest bırakılmaması, AB’nin Belarus Cumhurbaşkanlığı seçim sonucunu tanımaması, Belarus’un Rusya’ya yakınlaşması, Belarus’un çok taraflı dış politikasından vazgeçmesi, göçmenler” vd. sorunlar bulunuyor.

Belarus’tan Polonya’ya gitmek isteyen 3-4 bin kadar mültecinin Polonya için büyük bir nüfus olduğu söyleniyor. Ancak AB’nin daha önce bu sayıdan çok daha fazla mülteci ile karşılaştığını da unutmamak gerekiyor. Bununla birlikte Belarus’un Rusya’nın yakın müttefiki ve Polonya’nın da NATO’nun üyesi olduğu biliniyor. Dolayısıyla sınırdaki mültecilerden kaynaklı sorunun derinleşmesi ihtimali karşısında, müttefiklik ilişkilerinin harekete geçirilmesi ile gerginliğin daha da artacağına işaret ediliyor.

Aslında sınırdaki mülteci krizi üzerinden her iki ülke yöneticilerinin kendi lehlerine siyaset ürettikleri bir hâl almış vaziyette. Polonya’da iktidardaki muhafazakâr Hukuk ve Adalet Partisi “göçe karşı bir mücadele başlatarak muhafazakâr tabanını harekete geçirme ve yine göçe karşı Avrupa’nın cephedeki savunucusu görünme” ihtimali mevcuttur. Böylece Polonya’daki medya hürriyetlerine ilişkin hem ABD baskısına hem de AB’nin Polonya’nın yasal reformları ve kömür kullanımını azaltma konusundaki isteksizliği sebebiyle vereceği muhtemel cezalara kolaylık sağlanacağı tahmin ediliyor.

Rusya’ya yakınlaşmasından dolayı AB’nin yaptırımlarıyla yüzleşen Belarus’un “mültecileri kontrol altında tuttuğu” söyleminin asılsız çıktığı kaydediliyor. Belarus’un “kontrolsüz göçmen, uyuşturucu ve kaçak mal akışı” tehditlerinde bulunduğu iddialar arasında. Hatta Belarus makamlarının “göçmenlerin Polonya ve Litvanya sınırlarına gitmeleri için aktif olarak yardım ve teşvik ettiği”ne dair haberler de yayınlandı. 

Belarus’a uygulanan yaptırımların uygulanmasına öncülük ettiği için Polonya ve Litvanya’nın Lukaşenko’nun takibinde olduğu vurgulanıyor. Bir başka ifadeyle “Polonya ve Litvanya’da göçmenler hakkında karşıt söylemler arttıkça, Lukaşenko’nun göçmenleri cesaretlendirdiğine” dikkat çekiliyor.

Lukaşenko’nun kazandığı 9 Ağustos 2020’deki tartışmalı Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında başlayan siyasî kriz ile Belarus çok taraflı dış politikasından uzaklaşmıştır. Belarus’un, AB ile ilişkilerini tekrar başlatmak için yaptırımların kaldırılmasını ve Lukaşenko’nun seçim zaferinin tanınmasını vb. isteyebilir.

Polonya ise, Belarus ile yaşanan göçmen krizini Rusya’nın körüklediğini ileri sürüyor. Göçmen krizi derinleştikçe, Belarus’un da Avrupa’dan izolasyonu artıyor. Ayrıca AB’nin bu konuda üye ülkelerine daha fazla destek vermesi de bekleniyor.

Bazı çevrelere göre “Belarus ve Rusya arasındaki yakınlaşmanın iç boş bir retorikten ibaret olduğu belirtiliyor. İki ülkenin yakınlaşma retoriği ile Lukaşenko, ülkesinde devlet kurumlarının kontrolünü elinde tutuyor ve karar almada özerk şekilde hareket ediyor.

Her ne kadar Belarus, Rusya tarafından destekleniyorsa da, AB liderlerinin Lukaşenko karşısında geri adım atmak gibi bir niyetlerinin olmadığı görülüyor. Polonya ve Litvanya’da sınırdaki göçmenlere sempatik bakılmasa da, göçmenlerin hedeflerindeki ülkenin Almanya olduğu aktarılıyor. 

AB-Belarus krizinin şu an için silâhlı bir çatışmaya dönüşmesine ihtimal verilmiyor. 

AB’nin Polonya sınırındaki güvenliği arttırması, göçmenlerin menşe ülkelerinin de sorunun çözümünde çaba göstermeleri hususunda teşvik edilmeleri vb. tedbirlere yöneleceği değerlendiriliyor. Bu gibi girişimlerin sınır boyunda mülteci sayısının artmasını önleyeceği düşünülüyor. AB’nin tedbirlerine rağmen Lukaşenko’nun politikasında herhangi bir yumuşama da beklenmiyor.

Bununla birlikte AB’nin 10 Kasım 2021’de Belarus hakkında aldığı yeni yaptırım kararlarının ilk meyvelerini verdiği haberlere yansıdı. AB Komisyonu Ulaştırma’dan Sorumlu Sözcüsü Stefan De Keersmaecker’in 12 Kasım’daki beyanatında “Irak Hava Yolları, Minsk uçuşlarına devam etmeyeceğini ve Türk Hava Yolları’nin Minsk’e tek yön bilet satışını askıya alacağını” açıkladı. Birde De Keersmaecker “Fly Dubai, Türk Hava Yolları, Royal Air Maroc, Air Arabia, Emirates, Qatar Airways, Etihad, Middle Eastern Airlines, Oman Air, Irak Airways ve Egypt Air” dahil olmak üzere bir takım hava yolu şirketinin “her türlü insan kaçakçılığını şiddetle kınadığını ve somut eyleme geçtiklerini” ifade etti.

AB’nin Belarus’a karşı ilk yaptırım kararını 1997’de aldığı biliniyor. Yaptırım ile “Bakanlar seviyesinde temaslar yasaklanmış, AB ortaklık ve işbirliği süreci de askıya alınmıştı.” 

Sonuçta sınırdaki göçmen krizi devam etse de, “Belarus’un, AB ile Rusya arasında bir güç mücadelesinin sahnesi olup olmadığı” değerlendiriliyor.

Okunma Sayısı: 1164
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı