Uganda’nın başşehri Kampala’da 16 Kasım 2021’de Parlamento binasının yakınında 2 bombalı saldırı gerçekleşti. Saldırıları 3 intihar bombacısının yaptığı, bombacılar dahil 6 kişinin öldüğü ve toplam 33 kişinin yaralandığı bildiriliyor.
Saldırıları Orta Afrika Cumhuriyeti’nde bulunan İslâm Devleti’ne (İD – IŞİD / DAEŞ / DAİŞ) bağlı Müttefik Demokratik Güçler’in (MDG) üstlendiği açıklandı. MDG’nin uzun süredir, ABD ile güvenlik işbirliği içindeki Uganda Cumhurbaşkanı Yoweri Museven’in yönetime karşı olduğu bildiriliyor. Bununla birlikte MDG’nin halen 23 Ekim 2021’de Kampala’daki bir restoranı bombalama olayında 7 kişinin vefat ettiği hatırlardadır. Birde MDG, geçtiğimiz Haziran 2021’de Çalışma Bakanı Gen Katumba Wamala’ya yönelik başarısız bir suikast girişiminden sorumlu tutuluyor.
Dolayısıyla MDG, son zamanlarda ölümle sonuçlanan eylemlerde bulunduğu görülmektedir.
MDG’nin, Orta Afrika Cumhuriyeti ile birlikte Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin mineral açısında zengin Kuzey Kivu ve iktidarın kontrolünün görece daha az olduğu Kinşasa eyaletlerinde de etkili olduğu belirtiliyor. Aslında Uganda’da kurulan ve gelişen MDG’nin 1990’lardan beri saldırılara giriştiği vurgulanıyor. İD’nin 2019’da MDG’nin yan kuruluşu olduğunu ve İslâm Devleti Orta Afrika Eyaleti şeklinde ilân ettiği aktarılıyor.
Uganda güvenlik güçleri arka arkaya gerçekleşen 2 bombalı saldırı hakkında MDG’yi suçluyorlar. Uganda yetkilileri, saldırılar hakkında “MDG’nin Şeriat yasasına dayalı bir Halifelik kurma niyetinde olduğu, yabancı bir aktörün ülke ekonomisini sabote etmek amacıyla karışıklık çıkarmak için MDG’yi destekleyebileceği ve üçüncü bir ihtimal” üzerinde de durduklarını kaydediyorlar.
Uganda Savunma ve Ordu Sözcüsü Brig Flavia Byekwaso’ya göre “soruşturmalarında MDG’nin ana amacının Doğu Afrika’da İslâmî bir Hilâfet kurmak olduğu” görülüyor. Ayrıca Byekwaso “son patlamaların, iktidardaki Ulusal Direniş Hareketi hükümetini deviremeyince, MDG’nin yeni eylemlere kalkışabileceği” ihtimaline dikkat çekiyor.
Uganda Polis Şefi Fred Enanga da 18 Kasım’daki açıklamasında “MDG üyelerinin, Polis teşkilâtına girmesini sağladığı tesbit edilen örgütün önde gelenlerinden Şeyh Muhammed Kirevu’nun tutuklanacağı sırada çıkan çatışmada ölü ele geçirildiğini” ifade ediyor. Enanga “benzer suçlamadan dolayı Şeyh Süleyman Nsubuga’nın da arandığını” sözlerine ekliyor.
Diğer taraftan MDG’nin 2000’li yılların başından itibaren Kampala’da bazı saldırıları yönettikleri, batı Uganda’daki okullara ve kasabalara baskınlar düzenleyerek, bar ve eğlence yerlerine el bombası attığı vurgulanıyor. Resmî makamların Uganda’da 2012’den bu yana bir düzineden fazla Müslüman din âliminin öldürülmesinden de MDG’yi sorumlu tutuyor. Ayrıca MDG’nin kendisine alt yapı oluşturmak üzere, “Kyazanga ve doğu Uganda’dan çocukları toplayarak yine doğu Demokratik Kongo’daki kamplarında onlara eğitim verdikleri” de beyan ediliyor.
Uganda Cumhurbaşkanı Museveni “MDG tehdidine karşı kalıcı çözümün, örgütün Demokratik Kongo’nun doğusundaki konuşlu üslerine operasyon yapılması gerektiğini” düşünüyor. Birde Museveni “Kinşasa’daki MDG ve Demokratik Kongo’daki diğer milis gruplarını etkisizleştirmek için ortak saldırı veya Uganda’nın tek taraflı hareket etmesi” hususunda bölgesel görüşmelerde bulunuyor. MDG kamplarında eğitilen çocukların topluma kazandırılması hakkında da politika benimsenmesi gerektiği değerlendiriliyor.
Uganda güvenlik birimlerince, MDG’yi, Demokratik Kongo’nın doğusunda faaliyet gösteren 120’den fazla silâhlı grubun en kanlısı şeklinde tabir ediliyor. Kampala’da 2010’de Dünya Kupası Final Maçı’nı izleyen taraftarları hedef alan 2 bombalı saldırıda 76 kişi vefat etmiş ve saldırının sorumluluğunu Somali’de konuşlu El-Şebab örgütü üstlenmişti. Kampala’daki 16 Kasım’da meydana gelen patlamalar, Uganda’nın El-Şebab’a karşı Afrika Birliği Misyonu’nun bir parçası olarak Somali’ye asker göndermesinin intikamı olarak yorumlanıyor.