"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İnsanlık âleminin ebedî hayatı için çalıştı

Osman Yiğit
03 Nisan 2020, Cuma
Bir tarafta iman hakikatlerini neşrederken, bir taraftan da ehl-i imanın hukukunu müdafaa eden, en müşkül meseleleri Nur ismi temsili ile halleden, insanlık Âleminin ebedÎ hayatını kurtarmak için şefkatli derslerle onları irşad eden bir Âlimdi Bediüzzaman...

Felâket ve helâket asrında varis-i nebevî olmak -2
DİZİ: OSMAN YİĞİT

Fotoğraflar: ERHAN AKKAYA - Yeni Asya

***

Gönül Kâbe’sini gaflet putlarından temizleyerek; beyt-i kalbe imanı, hiçbir şek ve şüphenin söküp atamayacağı muhkematta yerleştiren ve kalpleri ittihad etmiş fertleri salâbet-i imaniyede nümune-i imtisal, yıldız misal zatlar haline getirerek bulunduğu haneyi mesudiyete erdiren, zaman nehrini Asr-ı Saadetin huzuruyla temevvüç ettiren.

Tarz-ı ifadesiyle; ahirzamanın o kasvetli haletinden alıp Ceziretü’l-Araba seyahat ettirip, Saadet Asrının hava-i nesîmini teneffüs ettiren, üslûbuyla; o mu’cizâta şehahetini beyan eden, kârilerine de müşahid makamında ayne’l-yakîn ders veren.

Nüzûl ettiğinde, ülema ve büleğayı secde-i hayrete getiren, hitabette zirveye oturan, onunla sair sözlerin misali güneş ile yıldız böceği gibi olan Kur’ân-ı Mu’cizül-Beyan’ın Kelâmullah olduğunu 7 harikasıyla, 40 envâ-i i’câzıyla ve 200 kısım lâfzındaki ve hurufatındaki mu’cizevî hususiyetiyle izah ve isbat edip ahirzaman feylesoflarını, muarızlarını, münekkidlerini, müvesvislerini ve mülhidlerini ilzam ve iskat eden; “menba-ı İslâmiyet olan Kur’ân” hakkında avam-ı nâsın zihnine gelen “Acaba İslâmiyette bir hakikatsizlik mi var?” evham ve şübehatını kökünden izale eden; Kur’ân şakirdlerine ve hâdimlerine şevk verip gayrete getiren; mürşid, üstad ve imam olarak her bir âdabda Kur’ân-ı Hakîm’i rehber tutan, nûrunu Kur’ân’dan alan, reşhaları Kur’ân’ın bahr-i hakaikından gelen, katreleri Kur’ân’ın rahmet feyzinden gelen…

Asr-ı Saadette Nebi-i Zîşân’ın açmış olduğu sema kapılarından; telifatındaki eserlerin her bir sayfası ve cümlesi bir basamak olup, Kur’ân semasında uruc’ ettirip, huzuru daimî kazandırıp, her baktığı yerde İlâhî esmayı okutturarak; kâinat mescidi kebirinde bütün mevcudat, melaike ve ins-u cân ile ubudiyeti külliye yaptıran.

“Birkaç kişinin imanının kurtulması için Cehennemde yanmaya razı olan”, süfyani Cehennemlerde yanarken gönlü gül-gülistan olan, eserlerinin sayfalarında Cennet ve Cehennemi hayalen gezdiren, kârîlerini rü’yete iştiyâk haletinde ‘bu dünyadan daha güzel bir âleme açılan kabir’ kapısında heyecanla bekleten, mevti neş’e ile karşılayan, Sahibi Mi’racın verdiği müjde ile kabrin öbür tarafında kendilerini bekleyen 124.000 Enbiya ve 124 milyon vâris-i Enbiyaya kavuşmak için Azrail’i (as) dostane bekleyen, kabirde de esma ve marifetullah derslerine devam eden.

Nebiy-yi Zişan, Hâtem-ül-Enbiyâ’dan (asm) tevarüs eden hakaika sıddıkiyet makamında sahip çıkan; Kur’ân’ın asr-ı ahirdeki dersine en evvel aklı, kalbi, vicdanı ve nefsi ile beraber bütün letaifiyle iktida eden; halife i ruyi zemin olarak, bu asrın insanlarına hem dünyevî ve uhrevî hukuklarının zayi olmaması için, değil cins ve insin belki bütün mevcudatın hukukunun muhafazası için, azamî hassasiyetle ‘her namazın hilâfet makamında’ bütün mevcudatın hayatlarıyla, lisanı hal ve kal ile yaptığı ubudiyetlerini dergâh-ı İlâhiye arz eden.

Kur’ân etrafındaki surlar yıkılmaya başlandığı zaman, hem lâfzen, hem mânen Kur’ân’ın icazını izhar eden, en âmî tabaka olan gözlü tabakanın da o i’cazdan hissesini alması için lâfzındaki mu’cizeliği gösterir tarzda Asr-ı Saadetteki gibi Kur’ân’ı cüz cüz kâtiplere tevafuklu bir şekilde yazdırıp bir mushafta cem eden.

Hz. Ömer gibi adalet müdafii, hilâfetin vazife-i asliyesi olan hakaik-i imaniyeyi talim ve neşir; ferdî ve içtimâî hadisatı adalet-i hakikiyeye göre tahkik ve tatbik etmeyi düstur-u hareket ittihaz eden (bir gemide veya bir hanede 9 cani 1 masum varken mahsumun hukukunu muhafaza için o gemiyi gark ve o haneyi ihrak etmemek/ bir kişideki cani bir sıfat yüzünden sair sıfatlarını idam ve inkâr etmeyen tarzı hareketi düstur edinen)

Vazifeye tayin edildiği zaman maaş verildiğinde, Halife-i Saniyeye iktidaen kût-u lâyemût kısmı ile iktifa edip fazlasını millete iade eden. Hilâfete veraset gereği; iman hakikatleri neşrederken, mani olmaya çalışanlarca mahkemelere verildiğinde idamla yargılanırken, mahkeme salonlarını birer ders kürsüsü haline getirip, Adalet tarihine geçecek müdafaatlarda bulunan bir müdafii.

Bir tarafta iman hakikatlerini neşrederken, bir taraftan da ehl-i imanın hukukunu müdafaa, diğer taraftan da dünyanın manevî fethine sa’y-ü gayret eden bir hayrül-halef Zinnureyn misal nur ile okşayarak, hilm ve kavl-i leyyin ile hitap eden, en müşkül meseleleri Nur ismi temsili ile halleden, insanlık âleminin ebedî hayatını kurtarmak için şefkatli derslerle onları irşad eden.

Neşrolunan Kur’ânî hakikatleri, dünyanın dört bir tarafına gönderip vazife-i tebliği kitâbî olarak îfâ eden.

Nazarını öne tevcih edince Kur’ân-ı Azimüşşan’ı kıraat eden, yukarı kaldırınca Kur’ân-ı Kebir olan Kâinat Kitabını okuyan, Hakikat-i Kur’âniye için feda-i can etmeye her an hazır olan, Kur’ân dersi için etrafında toplananları sehavetle kendi kesesinden iaşe eden, kimseden bir şey kabul etmeyen, Rezzak’ından başka kimsenin minneti altına girmeyen...

Küçüklüğünden beri tâlib-i hakikat olup ilim talep eden; ilim şehrine ilmin kapısından aldığı manevî derslerle giren, ilm-i Kur’ân’a vâkıf olan, kendisine ilm-i Kur’ân verilen, Kur’ân’ın hem lâfzı, hem manası, hem tevili için cehd eden... İmam-ı Ali’nin Celcelutiyesinde satır aralarına yazdığı tarihî mektupları okuyan, eserlerinin isimleri asırlar öncesinden tesmiye edilip, ilim şehirlerinde ciltleri dokunan...

Fitne-i ahir zamanda manevî cihadda müsbet hareketi düstur-u hareket ittihaz edip, Cedd-i emcedine iktidaen ümmetin ihtilâf etmemesi için ünvanlarından feragat eden. Hürriyetinden asla taviz vermeyen; “Ben ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam” diye istibdadın her türlüsüne karşı olup, eserlerinde hürriyetin imanın bir hassası olarak ders veren... Bütün meşrûtiyetperverlerle dost, bütün müstebitlerle düşman olan... Hilâfetin son halkasının, yani ceddinin yarım kalan hilâfetini uzun bir zamana çevirerek, Asr-ı Saadetin maddî hilâfetini manevî hilâfete tebdil edip Ahirzamanı  Asr-ı Saadet’e nuranî bir hatla rabt eden...

Ömer bin Abdülaziz’den aldığı dersle hilâfetteki takvayı, meşvereti ve hürriyeti saltanatın şaşaasına tercih eden. Gazali’nin tavsiyesiyle; İslâmın hakikatlerini anlatırken, manayı ve safiyeyi kafiyeye feda etmeyip, tezyin-i müddeayı terk edip, isbat ve bürhan ehli olup, istikbale namzed olan ehl-i hale tesirli ders veren. 

Gavs-ı Azam’ın müjdesine nail olup, havari-misal talebeleriyle himayet ve müzaheret tahtında hizmet eden. İmam-ı Rabbani’nin ihbaratının tecellisi olan ve iman hakikatlerini çocukların dahi anlayacağı besatette izah eden. Mevlânâ gibi âvâm-ı nâsın göz penceresinden misallerle hayaline girip, temsil dürbünüyle en zor hakikatleri akla yakınlaştıran.

Sultan Selim’in İttihad-i İslâm dâvâsına biat edip, kalpleri ittihad ettirip, muhabbet fedaisi olabilen. 

Hürriyet kahramanı Namık Kemal’in rüyasını gerçekleştirmek adına yarım kalan hürriyet mücadesini kemâle erdirip, imanlı her yüreğin birer hürriyet kahramanı olmasına vesile olan.

Meşrûtiyet seferberliğine katılıp meydanlarda vermiş olduğu nutuklarla, gazetelerdeki makaleleri ile bir padişah yerine herkesin birer padişah olmasına, re’y-i vahide mukabil efkâr-ı ammeyi müdafaa eden, imanlı her gönlün nefsin esaretinden kurtulup hür bir insan olmasına çalışan; hem bir Meşrûtiyetperver hem bir dindar Cumhuriyetçi olan.

Harp meydanlarında bir elindeki kalemle, i’câz-ı Kur’ân’a hizmet ederken, diğer elindeki kılıçla vatanı müdafaa eden; gemilerle, toplarla işgal edilmiş şehirleri, kalemle geri teslim alan bir kumandan...

Herkesin dünyevî kariyer peşinde koştuğu bir zamanda, iman hakikatleri ile herkesin insanî kariyerlerin yüksek mevkilerine çıkmalarına muavenet eden, …ilh

İste Ahirzaman, ümem-i salifedeki ahyar ve eşrarın cem olduğu acaib bir zaman. O ahyar ki; bütün enbiya hayattar kökleri, bütün evliya taravettar semereleri olan nurani bir şeceredir.

O eşrar ise; bütün helâk olan kavimlerin şerlerine varis, insi ve cinni şerir meyveleri olan ve etrafa vesvese ve şübehat kokuları neşreden zulmetli bir şecere-i zakkumdur.

Ahirzaman; rivayetlerde haber verilen, zaman-ı Adem’de ona karşı milliyet dâvâ etmiş ve tarihî insaniyette ademoğullarına adüvv-ü şedid olan iblisoğullarından daha tehlikeli olan ve nifak cereyanının başına geçecek olanların ortaya çıktığı, enbiyaların vazifelerinin devamiyetine halef olanlara şiddetli muhalif olan ve bütün ümmetin şerrinden Allah’a sığındığı dehşetli şahısların zamanı. 

Evet, verese-i enbiya olan mümessil, hem onun muavinleri, hem de onların vazifesini kıyamete kadar yapacak ve sabıkan bahsedilen etvar ve ahlâk-ı enbiyadaki hususiyetlere sahip olan; Aziz, Sıddık, Muhlis, Gayyûr, Müştak kardeşlerden; Hizmet-i İmaniye ve Kurâniyede İhlâslı, Fedâkâr, Hamiyetli, Sebatkâr, Sarsılmaz arkadaşlardan; Sevgili, Muhterem, Müşfik, Âlicenâb, Faziletmeâb Üstad’dan müteşekkil şahs-ı manevî; ahir zamanda sünnet-i enbiyaya ittibaen kudsî hizmetini ve vazifesini ifa edebilsin. Aksi takdirde hem ders veren, hem okuyan olmazsa, esma tecellisi kâinattan çekilir ve âlem sekerata başlar.

-SON-

Okunma Sayısı: 4454
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Emre

    4.4.2020 00:03:20

    Şiir tadında. Dimağa tat veren bir ahenkle.. Maşallah Barekallah

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı