"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Herkese faydalı, herkese zararlı!

Rifat OKYAY
12 Haziran 2020, Cuma
Galiba asrın hastalıklarından birisi de telâşeciliktir, telâşe/acelecilik, acele…

Elli sene öncesine göre bu hastalık da on beş misli artmış gibi sanki…

Çevremize bakıyoruz iş adamları, işçiler, aileler, aile fertleri, asker ve polis memurları, bilim adamları, hatta din adamları yani sözün kısası neredeyse toplumun her kesiminden herkeste bir telâş, bir yerinde duramamazlık, hızlı hareket etme, acele işleri görebilme eğilimi ve artan bir hızla fiilleri var.

Halbuki ilim ve inançlar geliştikçe terakki ettikçe, eğitim öğretim yaygınlaşarak, terbiye sistemleri gelişme gösterdikçe; ortalığın biraz daha ağırbaşlı, sakin, yerli yerinde yavaş hareketlere bırakması lâzım gelmiyor mu?

Ve bu kontrolsüz, aşırılık içerisindeki telâşla toplumlar da bir telâşlı oldu. 

Tembeller bile birbirini “neden çok yavaşsın” diye sorgular hale geldi.

Bu telâş curcunası içerisinde çok fayda beklenirken bakıyoruz da fertler de, toplumlar da zarar içerisindedirler. Çünkü acelecilik ve telâştan yaptıkları işleri hepten yarım yamalak ve eksik, tamamlanmamış. Herkes bir telâşın içinde olduğu için telâş etmeyenler bile şaşkınlığın telâşı içerisindeler.

Kimse kimseye yaptığı işlerin sorgulanmasının yapılmasını istemiyor. Herkes diyor ki “benim yaptığım iş doğru, benim yaptığım iş tam!..” İş böyle olunca orta yerde kazananda yok, mağlûp olan da… Çünkü herkes bir acelecilik ve telâş içerisinde kendini haklı ve galip ilân etmiş, almış başlarını gidiyorlar.

Şimdi müzelik lâflara gelelim, “Sabır eden derviş, muradına ermiş…”, “Sabrın sonu selâmettir…”, “Acele eden ecele gider…”, “Acele eden yerinde saymış, sabreden dağları aşmış…” gibi ve benzeri veya aynısı tecrübelerle zaman içinde hakların benimsediği güzel, ağırbaşlı, tutarlı ve tecrübe ürünü, yaşanmış sözlerimiz,  cümlelerimiz ne konuşuluyor, ne söyleniyor, ne de duyuluyor.

Yine de bizler inançlarımız, imanımız, gelenek ve göreneklerimiz, âdetlerimiz ve köklü aile terbiyemizi arkamıza alarak, dinleyerek ve uygulamaya çalışarak her yaptığımız işimizde sabırlı olmalıyız, tevekkülle, tecrübelere ve yaşanmış olaylardan derslere bağlı kalmalıyız.

Yoksa Allah muhafaza robotların, makinalaşan ve dijitalleşen insanlar olarak kendimizi insanlık dışında ayrı bir mahlûk gibi sesli, düğmeli ve telâşlı, aceleci yaratıklar olarak göreceğiz veya görmeyeceğiz, tahmin edeceğiz.

Her ne olursa olsun acelecilik, telâşe herkese zarardır. Tevekkül, sabır ve itidal-i dem ise herkese faydalıdır.

Okunma Sayısı: 1352
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı