Bakın semaya, gökyüzüne yıldızlarla “LAİLAHEİLLALLAH!..” yazıldı!.. İnanan inanmayan herkes gördü. ALLAH demeyen kalmadı.
Bir anda dünyanın bütün lezzetleri acılaştı. Kimse ne istiyor ne soruyor. İmtihan! İmtihan kaybedildi mi? Onu Allah biliyor... Ama herkes Allah diyor!.. Aşikâr olan, çok net olarak görünen ise hayat Allah Allah diyerek daha bir dinî hava içerisinde devam ediyor.
Dünya bütün Müslümanlara ve insanlığa sefahatlarıyla ve sefalarıyla çok çok ağır geldi. Anlaşılıyor ki çok önemli olan vazifelerini unutarak kendini dünyaya satanlara, verenlere dünya çok ağır geldi. Dünyayı bu manasıyla anlayan hiçbir kimse artık dünyayı istemiyor. Çünkü Allah Allah diyor.
Yok mudur kalbi fasit, aklı uyuşmuş ne yapsan, ne göstersen ve görse Allah’ı göremeyenler, O’nu hissetmeyenler ve duyamayanlar... Var var var... Bunlar bizim bahsimiz, konumuz dışında kalıyorlar zaten. Maalesef!... Evet, bütün kâinat her zaman ve her halde, her işinde ALLAH ALLAH diyordu. İnsanlık seyrediyor ve göremiyordu!.. Artık bütün insanlık ALLAH ALLAH diyor ve kâinat seyrediyor. Onlar da hep birlikte ALLAH ALLAH diyorlar.
Her şeyin minnetine girenler... Her türlü menfaati dünyanın metaında görüp de zilletle dünyaya ve dünyalılara baş eğip kapısında bekleyenler ve kul olanlar... Şimdi ALLAH ALLAH diyorlar. Desinler.. Zararın neresinden dönülürse kârdır... Minnette, teşekkürler de yalnız ve yalnız ALLAH’adır...
Bütün güvenilen sebepler, vasıtalar ortada yok!.. Sükût etti... Onlara el açıp yalvaranlar, dilencilik yapıp insanlığa caka satanlar yok!.. Onlar ve herkes ALLAH ALLAH diyorlar... O’na el açıp, O’ndan bilip, yine O’na yalvarıp istiyorlar... Madem ALLAH var her şey var, her şey ve her iş yalnız ve yalnız ALLAH’A dır... Ancak ALLAH ile olur.
Şimdi herkes anladı ve biliyor ki; duyan, gören, bilen ve yapan bir ALLAH var... O’nun kuvvet ve kudreti herşeyi kuşatmış ve herşeye bakar... O’nun azameti kuvveti karşısında; zerreler, atomlar, kürreler ve kâinat birdir, müsavidir, birbirine ALLAH’ın emir ve iradesine karşı üstünlükleri yoktur. En küçük en büyük gibi önemlidir ve hareket edebilir. O bazen büyükleri bazen de küçücükleri terbiye ve ikaz noktasından nazara verir. Gözler önüne seriverir.
Eee insanlığın derdi ne? O’nu tanımak, O’nu bilmek, O’nun emir ve iradesine boyun eğip kabul etmek ve O’na iltica ederek varlığını kabul etmek; daha kârlı, daha kolay, daha rahat değil mi? Herşey ortada... Kabul et, iltica et, teslim ol rahat et... Ehh bundan gayrısını siz bilirsiniz artık... Görünen köy kılavuz istemez derler.
Kendi şuurumuz taalluk etmeden yapılan bütün bu işler bize ALLAH’ı gösteriyor ve bizi O’na çağırıyor. Bizler ne failiz ne de sebepleriz. Nefsin, enaniyetin gururunu ve inadını kırıp malikiyet dâvâsından vazgeçeceğiz. Bilen de O... Yapan da O deyip yine teslim ve râm olacağız!.. Başka yol ve çare yok... Var diyen söylesin yoksa; sekiz bin sekiz yüz defa büyütüldükden sonra ancak görülebilen ALLAH’ın bir mahlûkunun ikaz ve ihtarına kulak verelim, ders ve ibret alalım...
ALLAH ‘IN RAHMETİNE, KUVVET VE KUDRETİNE TESLİM OLALIM VESSELÂM!..
Evet, arzımıza, dünyamıza, bütün insanlığa virüslerle LAİLAHEİLLALLAH yazılmış lütfen okuyalım.
İşte hepsi bu kadar!...