"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kâinatın şekl-i hâzırı, İlâhî iradeyi gösterir

Risale-i Nur'dan
18 Temmuz 2019, Perşembe
Ve keza, kâinat yüzünde hüsn-ü zâtîyi gösteren bir hüsn-ü arazî ve bir cemal-i mücerredi gösteren bir cemal-i hazin ve Mahbub-u hakikîye işaret eden bir aşk-ı sadık ve bütün esrarı cezb eden bir hakikat-i cazibeye işaret eden bir cezbe ve bir incizab vardır.

Bu hakikatler, kâinata bir Rabb-i Vâcibü’l-Vücud lâzım ve zarurî olduğuna şehadet ettiklerini kâinat “Allahu lâ ilahe illâ hû” ile talim ile i’lâm ediyor.

• Ve keza, bütün envâın cüz’iyatında bir tasarruf var. Bu tasarruf, faydalı iş ve maslahatlar içindir. Ve nebatat ve hayvanatta bir tebeddül ve tahavvül var. Bu da pek çok menfaatler içindir. Küre-i arzda gece ve gündüz cihetiyle bir tağyir var. Bu dahi büyük büyük gayeler içindir. Kâinatta hükümferma olan nizam ve intizamla beraber, faaliyet hususunda elvân-ı seb’a gibi tebarüz eden şu hakikatler, bilbedahe bir mutasarrıf-ı hakîm, kadîr, fâil-i muhtar gibi bütün evsaf-ı kemaliye ile muttasıf bir Hâlık’ın vücub-u vücuduna yaptıkları delâleti kâinat “Allahu lâ ilahe illâ hû” ile tebliğ ediyor.

• Ve keza, kâinatın ihtiva ettiği bütün envâ ve ecza ve zerratı istilâ eden hudus, bir Muhdis ve bir Mûcid’i iktiza eder.

• Ve keza, kâinat, bütün eczasıyla beraber gayr-i mütenâhî eşkâl ve vaziyetlere kabiliyeti, ihtimali, imkânı varken, bu şekl-i hâzıra girmesi, elbette bir Hâlık-ı Vâcibü’l-Vücud’un ihtiyâr, irade ve tercihiyle olmuştur.

• Ve keza, büyük bir fakr u ihtiyaçta bulunan kâinatın envâ ve eczasına lâzım olan işlerini, hâcetlerini evkat-ı münasipte “Min haysü lâ yahtesib” [Umulmadık bir tarzda. (Talak Sûresi: 3.)] îfâ ve is’af etmek, bir Rezzak-ı Kerîm’in vücub-u vücuduna delâlet eder.

• Ve keza, kâinat umumî ve hususî, maddî ve manevî pek büyük ihtiyaçlar içindedir. Gerek vücuduna ve gerek bekasına lâzım şeyleri, işleri görmekten âcizdir. Bu gibi matlublarının şuuru olmaksızın yerine getirilmesi, elbette Rahman-ı Rahîm ve Vâcibü’l-Vücud bir Sâni-i Hakîm tarafındandır.

Mesnevî-i Nuriye, Katre, s. 73-74

LÛ­GAT­ÇE:

cemal-i hazin: Gamlı, kederli güzellik.

cemal-i mücerred: Maddenin kendisine bağımlı olmayan bağımsız güzellik.

ecza: Cüzler, parçalar, kısımlar.

elvân-ı seb’a: Yedi renk.

envâ: Nev’ler, türler.

esrar: Sırlar.

eşkâl: Biçimler, şekiller.

evkat-ı münasip: Münasip, uygun vakitler.

gayr-i mütenâhî: Sonsuz.

Hâlık-ı Vâcibü’l-Vücud: Her şeyi yoktan var eden ve varlığı zorunlu olan Allah.

hudus: Sonradan meydana gelme, yok iken var edilme.

hüsn-ü arazî: Zâtî olmayan, dışarıdan veya başkası tarafından verilen güzellik.

hüsn-ü zâtî: Zatın kendisinden kaynaklanan güzellik.

i’lâm: Bildirme.

incizab: Cezb edilme, kapılma, çekilme.

is’af: Kabul etme, yerine getirme.

küre-i arz: Dünya, yer küre.

Muhdis: İhdas eden, yeniden çıkaran, önceden olmayan bir şeyi yapan, icad eden, kuran.

Rabb-i Vâcibü’l-Vücud: Her şeyi sevk ve idare eden, besleyip ve büyüten ve varlığı zorunlu olan Allah.

şekl-i hâzır: Var olan şimdiki şekil, biçim.

tağyir: Başkalaştırma, değiştirme.

Okunma Sayısı: 1461
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı