"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tevhid gerçeği

Şemseddin ÇAKIR
11 Mart 2022, Cuma
Bize tevhidi tarif ve ilân eden deliller ve burhanlar layüad ve layühsadır. (Adede ve hesaba gelmez.)

O delillerin en büyükleri üçtür:

1. Kitab-ı kebir-i kâinat.

2. O künuz-u mahfiyenin (gizli hazinelerin) miftahı olan Hz. Muhammed’dir (asm).

3. Allah’ın (cc) hücceti olan Kur’ân’dır.

Biz bu yazımızda kâinatın tevhide delâletini işlemeye gayret edeceğiz. Kâinatta her mevcut, ferden Allah (cc)’nun varlığına, nev’an birliğine delalet eder. Zira; fiil failsiz, resim ressamsız, nakış nakkaşsız ve rızık da rezzaksız olmaz. İşte onun için âyet-i kerîmede mealen, “Rızk ancak Allah’a mahsustur.” buyurulmuştur.

Bediüzzaman Hazretleri, “Kırk sene ömrümde, otuz sene tahsilimde yalnız dört kelime ile dört kelâm öğrendim.” (…) “Kelimelerden maksad, mana-i harfi, mana-i ismi, niyet ve nazardır” der. Buna göre; “Kâinata mana-i harfiyle ve onun hesabına bakmak lâzımdır. Mana-i ismiyle ve esbab hesabına bakmak hatadır.” 

Evet; “Her şeyin iki ciheti vardır. Bir ciheti Hakk’a bakar. Diğer cihet de, halka bakar. Halka bakan cihet, Hakk’a bakan cihete tenteneli bir perde veya şeffaf bir cam parçası gibi, altında Hakk’a bakan cihet-i isnadı gösterecek bir perde gibi olmalıdır. Binaenaleyh nimete bakıldığı zaman Mün’im, sanata bakıldığı zaman Sani, esbabda nazar edildiği vakit Müessir-i Hakikî zihne ve fikre gelmelidir. Ve keza, nazar ile niyet mahiyet-i eşyayı tağyir eder; günahı sevaba, sevabı günaha kalbeder. Evet niyet adi bir hareketi ibadete çevirir ve gösteriş için yapılan bir ibadeti günaha kalbeder. Maddiyata esbab hesabıyla bakılırsa cehalettir, Allah hesabıyla olursa marifet-i İlâhiyedir.” (Mesnevî-i Nuriye, s. 45)

Kâinatta varlık âleminin en büyük hakikati tevhiddir. Çünkü; kâinat faaliyetle doludur.

“Ben ayı gösteriyorum, ahmaklar parmağıma bakıyorlar.” diyen zatın ne kadar haklı olduğunu anlamamız gerekmez mi?

İsterseniz bir başka denklem kuralım; her faniyi bir ‘0’ kabul etsek bu kâinat sıfırlarla dolar ve hiçbir değer ifade etmez. Yalnız, onların başına baki bir ‘1’ konursa o takdirde hepsi değerlenir. Kelime olur; Kelâm olur; kaside, şiir ve nesir olur; böylece birer anlam kazanır.

Madem her şey helâk olucu ve ancak ALLAH (cc) bakidir; o halde ebedî ve sermedi bir vahid-i ehade her şeyi vermekten başka çare olabilir mi?

Bu da gösteriyor ki, kâinatta tek gerçek tevhiddir. Aksi takdirde kâinat, başlarında ‘1’ olmayan ‘0’ların değersizliği gibi olur. Yani o takdirde kâinatı ister koca bir tek ‘0’ kabul et, ister zerreler sayısınca ‘0’ kabul et arada fark yoktur.

Bu ‘1’ meselesini, biraz daha analiz edelim.

Yine akl-ı selimin ve bürhan-ı bahirelerin gereğidir ki, ‘1’ler de, başlıca ikiye ayrılır:

1. Hakikî bir “Allah” (cc)

2. İzafi ‘1’ler ki ‘masiva’ olmak üzere. Yani onların hepsi hakikî ‘1’in, tabiri caizse türevleri ve eserleridir.

Bir başka zaviyeden de, tevhid iki çeşit olur. Birisi amiyane tevhiddir ki: “Allah’ın şeriki yok ve bu kâinat O’nun mülküdür.” der. Bu kısım tevhid sahiplerinin fikirde gaflet ve dalâlete düşmeleri korkusu vardır. (Mesnevî-i Nuriye)

İkincisi ise; tevhid-i hakikidir ki, yüzer âyatın tefsiri olarak Yirmi İkinci Söz’ün İkinci Makamı’nda ifade edilir. Yani tevhid-i hakikî; değil sadece kâinattaki nizam-ı âlem ile, aynı nizamın ve intizamın her zerrede bile küre gibi nizamı ve intizamı olduğunu izah ve ispat eder. Yine bu kabilden Bediüzzaman pirenin midesini tanzim eden, manzume-i şemsi dahi o yaratmıştır mealinde anlatır. Bu cümlede çok hakikatler gizlidir. Ancak, Güneş olmadan pirenin de yaşayamayacağına dikkat çekeriz. Yani kâinatta tam bir ‘birlik ve beraberlik’ var; o da, Allah’ın birliğine delildir. Böylece nur-u tevhidin sırr-ı ehadiyet içindeki inkişafla deniz yüzeyindeki vahidiyetle bir damladaki ehadiyetten anlaşılır. Ancak kâinata mana-i harfî ile bakan insan gibi bakmalı.

Küre-i arzda me’külat, meşrubat, melbusat ve sair ihtiyaçlarımız bize ihsan ediliyor. 

1- Bu kadar çok erzağın sahibi ya –hâşâ– hesabı-kitabı bilmeyip onları rastgele dağıtıyor.

2- Veya son derece merhamet ve hikmet sahibi, ebedî saadete dâvetlisi olan misafirlerine ikramda bulunarak, ebedî ve sermedî hazinelerine işarette ve beşarette bulunuyor.

Şimdi de bu kadar ikrama ve ihsana rağmen ilk ihtimale öncelik verene insan denilebilir mi? İşte tevhid en karanlık vicdanları da ihya edip aydınlatır. Küfür ise şu muhteşem âlemi, göz yummakla kendine karartır.

Evet; iman hem nurdur, hem kuvvettir, hakikî imanı elde eden adam kâinata meydan okuyabilir. İşte numune-i imtisal Fahr-i Cihan Efendimiz’dir. (asm)

Peygamber Efendimiz (asm) tevhid bayrağını kâinatın şahikasına (zirvesine) dikmiştir. İşte Mi’rac-ı Nebevî bu gerçeğe en büyük delildir. Vesselâm! 

Okunma Sayısı: 1770
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Said Yüksekdağ

    11.3.2022 15:21:01

    Allah razı olsun..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı