"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

28 Şubat’ı darbe zannedenlerin düştüğü tuzak

Şükrü BULUT
28 Şubat 2025, Cuma
“Çok mübarek bir zamanın arefesinde, yine siyasî bir yazı” diyeceksiniz… Bin seneden beri İslâm’ın bayraktarlığını yapan bir milleti Kur’ân’dan koparmak isteyenlerin projelerini anlatmak da makul sayılmaz mı?

Özal’ın Amerika’da Neoliberal-Neocon ittifakıyla hazırladığı projeyi Refah-Yol Hükümeti sulandırınca,  “ayar” gerekiyordu.  Türk-İslâm sentezi ile bozulan teraziyi kendilerince tamir edeceklerdi. Yani “balans ayarına” ihtiyaç vardı.  “Balans ayarı” tabiri ise, Pentagon’daki Neoconların zeki çocuğu Çevik Bir tarafından seslendirilmişti. Somali kahramanı(!) Bosna’da kısa bir müddet vazifelendirildikten sonra genelkurmay başkan yardımcılığına getirilmişti. Süratle terfi ettirilen bu Marksist general, “Siyasal İslâmcılara” monte edilen adamlarıyla, balans ayarı ortamını hazırlamışlardı (Sincan’daki Kudüs Gecesi gibi.)

“12 Eylül mü darbeydi, yoksa 28 Şubat mı?” sorusunu nasıl cevaplardınız? Elbette “12 Eylül” diyecektiniz. Neoliberalleri Davos üzerinden koordineye giderek, dünyanın önemli dört ülkesine  siyasî aktörler tayin edilecekti. ABD’ye Ronald Reagan, İngiltere’ye Margaret Thatcher, Almanya’ya Helmut Kohl ve Türkiye’ye ise Turgut Özal… Bu liderlerin partileri kadar kimlikleri de sola karşı göründükleri halde, programlarının özü sosyal Marksizm’di. Zira arkalarındaki demokrasi münafığı “Neoliberaller,” günümüzde de bilinmiyor. Nifak, kamuflaj ve hipnoz maalesef devam ediyor.  

Refah-Yol Dönemi’nde devletin önemli kurumlarına yerleştirilmiş 12 Eylülcü bürokratlar; 28 Şubat’ın bir darbe veya kalkışma değil, 12 Eylül Anayasasına sadık kalınarak yapılmış bir ikaz olduğunu söylüyorlar. YÖK, İstanbul Üniversitesi, Yargıtay ve Danıştay temsilcilerinin beyanlarını arşivlerden okuyabilirsiniz. Gel gör ki, Özal’a ve Erbakan’a aldanan ve bu balans ayarı münasebetiyle zarar görenlerimiz  öyle düşünmüyorlar. Başörtüsünden, dindarlığından veya başka sebeplerden soruşturma gördüklerinden “darbedir” diyenleri iki grupta ele alıyoruz: Birinci grup; Özal’ın demokrat olmadığını ve 12 Eylül  projesinin mahiyetini bilemeyenlerdir. Bazı şeyleri anlatmakta fayda olabilir.

İkinci grubun problemleri farklı…  Bunlar, demokrasiye siyasî düşüncelerinden veya dünya görüşlerinden dolayı karşı olanlardır. Onlara göre, 28 Şubat, darbedir ve darbecisi de cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’dir. Utanmadan yalan söyleyenlere cumhurbaşkanının yetkilerini sorarsanız, yüzleri kızarmadan  susarlar. Elbette sıcak para sarmalında hayalî milyarları kazanan “Yeşil Sermaye”yi de bir tarafa not edelim. Anadolu Aslanları ya da Kaplanları’nın Almanya’daki camilerde, gariban ve bilgisiz gurbetçilerden milyar markları hangi usullerle topladıklarına  yakından şahit olduk. Emekli olmak üzereyken tüm varlıklarını holdinglere kaptıran binlerce musibetzedenin acıklı sonlarına şahit olduk. 12 Eylülcüler bu sahneleri çok bilinçli oynuyorlardı. Ve tüm günahı da 28 Şubat’ın Marksist-Kemalist general ve militan hukukçularına yüklerlerken, Demirel’i de unutmayacaklardı.

12 Eylül’ün bir Neocon-Neoliberal proje olduğunu daha net anlamak isteyenler, ANAP ile AKP nin kuruluş hikâyelerini anlatan yazılı metinlere ve belgesellere müracaat edebilirler. Delilli ve belgeli bilgilerinize rağmen 12 Eylül’ün proje olduğunu bazı çevrelere anlatamazsınız. Kime meselâ? 

Severek 12 Eylül’ü alkışlamış bazı dinî cemaat çevrelerine… Zira onlar 12 Eylül’de yüklerini tutmuş, alkışlanmış, yurt dışına sermaye çıkarmış kimselerdir.

Turgut Özal’a hüsn-ü zan ile bakanlara da anlatamazsınız. Hatta Kemal Derviş’in hatıralarından hareketle, Özal’ın, Dünya Bankası’na asistan olarak alınışını ve sonra kurtarıcı diye  Süleyman Demirel’in yanına yerleştirilişini, Popper ve Freedman hayranı bu Anadolu çocuğunun, küreselcilerin elemanı olduğunu kabul ettiremezsiniz. 

Tıpkı Davos temsilcisi Cüneyt Zapsu’nun Klaus Schwab’ın elemanı olduğunu anlatamadığınız gibi…

Dindar geçindikleri halde, menfaatleri ve tarafgirlikleri imanlarının önüne geçenlerin darbe olarak “12 Eylül” yerine “28 Şubat”ı kabul etmelerini, yine demokrasi düşmanlıklarına bağlayacağız. Bu meselede, bazı sol grupların 12 Eylül’ü bir bütün olarak  görmelerinden mutluluk duyuyoruz. Süreç içinde ANAP ile AKP’yi bir bütünün iki parçası, Özal ile Erdoğan’ı birbirlerinin devamı olarak –belge, delil ve isbat ile– sosyal medyadaki videolarda anlatmaları, demokrasinin lehine gelişen bir hadisedir.

Şu gerçeği biz de kabul ediyoruz: Erdoğan henüz siyasî yasaklı iken ABD’deki tezgâhı Cüneyt aracılığıyla kuruyor. Ve projenin asıl temsilcileri, AKP için Türkiye’ye gelip Erdoğan’ı çeyrek asırlık bir yürüyüşe hazırlıyorlar. Özal şanslı değildi. ABD’deki, üçer aylık iki zayıflama seansı onu ele vermişti. Ayrıca Demirel gibi, demokrat, bilge bir siyasetçi vardı karşısında. Kissinger-Popper ekibinin koordinasyon merkezi Davos henüz bu kadar tesirli değildi. Yani 12 Eylül sürecinin ikinci yarısı, proje açısından daha verimli geçti, diyebiliriz.

NETİCE: 12 Eylül İhtilâli “sosyal devlet düşmanı” Küresel Sosyal Marksistlerin projelerinin bir parçasıdır. AKP ise sadık bekçisi ve Davos emirnamelerinin uygulayıcısıdır. 28 Şubat veya 15 Temmuz gibi ayarlar ise, asıl projenin içindeki icraatlardır. Zira ne Özal ve ne de Erdoğan bu projenin hiçbir esasına dokunmadılar..

Okunma Sayısı: 1818
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Yusuf

    7.3.2025 06:47:31

    Anlaşılması zor bir makale.daha sade anlaşılır olabilirdi.sanki bir yazıdan tercüme edilmiş gibi.

  • Hasan S

    28.2.2025 16:29:58

    Analiziniz güzel, tebrik ederim.

  • Hikmet

    28.2.2025 15:19:19

    Güzel bir yaklaşım. 28 şubatı bir darbe veya ihtilal kabul edenler üç guruptur: 1- Olayı bilemediklerindrn cidden mağdur olanlar. 2- 12 Eylül’de dini ve mukaddesatı istismar edip dünyayı kazananların önündeki yemleri kaldırılanlar. 3- Demokrasiye düşman olduklarından 12 Rylül ihtilalinin proje oluşunu gizleyenlet. İsterseniz Havuz Medyasına bakabilirsiniz.

  • Hüseyin T

    28.2.2025 12:38:27

    Çok kıymetli yazarımızın, 28 Şubat sürecinin klasik bir darbe olarak değerlendirilmesinin doğru olmadığını bariz bir şekilde ifade etmektedir .Bu süreç aslında 12 Eylül rejiminin devamı niteliğinde bir müdahale olup, Türkiye'nin belirli bir çizgide tutulması amacını taşıyordu. Turgut Özal’ın ABD destekli projelerinin, Refah-Yol hükümeti tarafından farklı bir yöne çekilmeye çalışıldığı ve bunun sonucunda askeri müdahaleye gerek duyuldu. Bu bağlamda, 28 Şubat’ın "balans ayarı" olarak tanımlanmasının arkasında, Türkiye'yi İslam’dan uzaklaştırma politikalarının sürekliliği olduğunu görmekteyiz. Bundan dolayı, 28 Şubat’ı yalnızca bir askeri darbe olarak görmek yerine, küresel ve yerel aktörlerin müdahil olduğu daha geniş bir stratejinin parçası olarak okumak gerekiyor . Bu perspektif, konuyu sadece mağduriyetler üzerinden değil, Türkiye'nin sosyo-politik dönüşümü çerçevesinde analiz etme gerekliliğini ortaya koymaktadır.

  • Eren

    28.2.2025 11:31:05

    erhan Erhan kardeşim, toplumu, yazarı ve yorumcuları suizanna mahkum eden yorumunuz açıklık gerektiriyor.i

  • erhan

    28.2.2025 10:52:15

    Şeytandan bile korkmam, sureti haktan içi....tan insanlardan korktuğum kadar. Kimi insanlar vardır, Şeytanın yeryüzünde vücut bulmuş halidir. Mükemmel münafıktır, kusursuz takiyecidir, muhteşem müfteridir, harika yalancıdır ve ev sahibini bastıran yavuz hırsızdır. Allah'ım ülkemizi böyle insanlardan korusun.

  • Sertaç LÜSER

    28.2.2025 09:15:24

    Wikipedia'ya göre, Çevik Bir'in "Danışmanlığı, Emekli olduktan sonra İsrail ile olan ilişkilerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün danışmanlığını yaptı.[7]"

  • S.topuz

    28.2.2025 08:30:45

    ..."Dinsizlik cereyanına karşı ayrı ayrı iken mağlub olan İsevîlik ve İslâmiyet ittihad neticesinde, dinsizlik cereyanına galebe edip dağıtacak istidadında iken; âlem-i semavatta cism-i beşerîsiyle bulunan şahs-ı İsa Aleyhisselâm, o din-i hak cereyanının başına geçeceğini, bir Muhbir-i Sadık, bir Kadîr-i Külli Şey'in va'dine istinad ederek haber vermiştir. Madem haber vermiş, haktır; madem Kàdir-i Külli Şey' va'detmiş, elbette yapacaktır."... Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Mektubat - 57 - 😢🙌🌹🤲🌹❤☝️🌙🕋😭😭😭🕊🕊🕊🌍🇪🇺🕋🇹🇷🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • S.topuz

    28.2.2025 08:29:16

    ..."İşte böyle bir sırada, o cereyan pek kuvvetli göründüğü bir zamanda, Hazret-i İsa Aleyhisselâm'ın şahsiyet-i maneviyesinden ibaret olan hakikî İsevîlik dini zuhur edecek, yani rahmet-i İlahiyenin semasından nüzul edecek; hal-i hazır Hristiyanlık dini o hakikata karşı tasaffi edecek, hurafattan ve tahrifattan sıyrılacak, hakaik-i İslâmiye ile birleşecek; manen Hristiyanlık bir nevi İslâmiyete inkılab edecektir. Ve Kur'ana iktida ederek, o İsevîlik şahs-ı manevîsi tâbi' ve İslâmiyet metbu' makamında kalacak; din-i hak bu iltihak neticesinde azîm bir kuvvet bulacaktır."... Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Mektubat - 57 - 😢🙌🌹🤲🌹❤☝️🌙🕋😭😭😭🕊🕊🕊🌍🇪🇺🕋🇹🇷🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • Bedreddin

    28.2.2025 00:29:19

    Çok vahim..

  • Selahattin

    28.2.2025 00:15:03

    "12 Eylül İhtilâli “sosyal devlet düşmanı” Küresel Sosyal Marksistlerin projelerinin bir parçasıdır. AKP ise sadık bekçisi ve Davos emirnamelerinin uygulayıcısıdır. 28 Şubat veya 15 Temmuz gibi ayarlar ise, asıl projenin içindeki icraatlardır. Zira ne Özal ve ne de Erdoğan bu projenin hiçbir esasına dokunmadılar." İşte konun özeti. Buna millete anlatabilsek gerisi tamam. Demokrasi gelir. Kaleminize sağlık. Allah razı olsun.

  • Erhan

    28.2.2025 00:10:46

    Sizden 12 Eylül ile alakalı bir araştırma isteriz, ağabey. Bilgilerimiz eksik kalıyor. Çoğu mevzuların anlaşılmasında şahsım olarak zorluk çeliyorum.

  • Hakan

    28.2.2025 00:08:11

    Yakın Tarihin mantık örgüsü. Sakın tarafgirler okumasın, rahatsız olurlar. Allah razı olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı