"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

AB’nin en önemli problemi mülteciler mi?

Şükrü BULUT
30 Eylül 2024, Pazartesi
Dünya’daki Mülteci Meselesine Küresel Marksist Sosyalizm Penceresinden Bir Bakış - 2

Konuya girmeden önce, mevzuyu tamamlayacak birkaç cümleyi buraya alalım. 

Kuzey Afrika SAHEL’de Boko Haram, Doğu Afrika’da EŞ-ŞEBAB, Orta Asya ve Kafkasya’da El-Kaide ve Türkiyemizin Doğusunda PKK ile şehirleri ve köyleri insanlarıyla yakarak göçe zorlayanların, küresel ihtilalci sosyalistler olmadıklarına şartlananlar, bu yazıyı okumamalıdırlar. Yukardaki terör organizasyonlarının bir şahs-ı manevîleri olmadığını ve bütün bu katliamları yapan eşkıyayı organize edenlerin ABD ve AB meclislerine ve ordularına sızanlar olduklarını bilimsel araştırmalar çoktan ortaya koydular. 

Dünyamızın ekserî nüfusunu harplerle, ekonomik cinayetlerle, çevre faktörleriyle ve sun’î depremlerle mülteci konumuna sokanların hedefleri araştırılmadan, bunların mahiyetlerini öğrenmek kolay değil. Mahiyetleri bilinmediği takdirde de, bu küresel insanî felâketin durdurulması zor görünüyor. 

Okuyucularımızın sükut içinde seslendirdikleri şu soru önemli: Mülteciler neden AB’ye yönlendiriliyorlar? AB’nin mahiyetini bilmek burada önemli. Hz. Mesih’in barış ve demokrasi projesi olarak doğmuş bu birliğin, küresel Marksizmin en büyük engeli olduğunu okuyucularımız biliyorlar. Hem semavî dinlere, hem hürriyet ve demokrasilere, hem demokratik millî devletlere, hem sosyal devlet yapılarına ve hem de insanî değerlere düşman olan bu tahribatçı küresel hareket (modern komünizm), elbette AB’ye düşman olacaktı. Önce AB’yi İngilizlerle yıkmak istedi, başaramadı. Sonra parasına hücum edip, merkez bankasına elemanlarını yerleştirdiler, yine olmadı. Ve nihayet bir McKenzy çalışanı olan Ursula von der Leyen’i, Rotschildlerin elemanı Macron’un da yardımıyla AB’nin tepesine taşıdılar, yine olmuyor. Elbette bu ilticaların yegane hedefi AB’yi çalışamaz hâle getirmek değildi. Ancak büyük bir tahrip projesinin bir parçası olabilirdi. Asya, Afrika ve Doğu Avrupa’daki halkları dalgalar hâlinde Almanya, Fransa, İtalya ve diğer AB ülkelerine yönlendirerek birliği felç etmeyi esas alıyorlar. Ta ki AB; dünyaya demokrasi vaadetmesin, medeniyette yardımcı olmasın. Hristiyanlığı “Kapitalist Marksistler”in elleriyle ahlâksızlık ve inançsızlığa peşkeş çekerek, her tarafa renkli bayraklarını assınlar.

Neoliberallerin meşhur tarihçisi; göçmenlerin İngiliz’e entegrasyonu için iki yüz seneden bahsediyor. Soğuklukta İngilizlerden geri kalmayan diğer Avrupa için de yüz, yüz elli diyelim. O zamana kadar bu coğrafyanın bedeni bu yabancıları kabul etmemekte direnecek, diyor.

Neoliberaller veya küresel ihtilalciler Mesihî Avrupa’yı tek başlarına ellerine geçiremeyince, dünyadan bîhaber musibetzede mültecileri, çeşitli rüşvetlerle bu mücadelede kullanmak istiyorlar. Nitekim Trump’a karşı ABD’de kullandıkları gibi... Önce sosyal hayatı tahrip ettiler. Bu tahriple hakikî Avrupalıları yabancılara karşı ayaklandırdılar. Sonra bunların arasına elemanlarını yerleştirerek milliyetçilik damarlarını işletmeye başladılar. Hatırlarsınız. Almanya’nın zemherisinde üç yüz bin insanı Dresden’e, Rostock’a veya Berlin’e toplayarak PEGIDA hareketini finanse edenler “Kapitalist Sosyalistler”in ta kendileriydi. Radikal sağcıları eyleme götürecek terör organizasyonları da bunların eseriydi. Hatta yangın çıkarmalar, seri katiller ve toplumu tahrik edecek cinayetler bu organizeli demokrasi düşmanlarınca tezgâhlanıyordu, Almanya’da...

Olaylara tarihin klasik perspektifleri veya hadiselerin labirentlerindeki şaşkınlıklarla baktığımızda; liberalizmi, multi-kulti anlayışını, tek dünya milleti telakkisini ve sınırsız hürriyet yaklaşımını sloganlarıyla bayraklaştıran Neoliberallerin; Avrupa’da, Ukrayna’da, Türkiye’de ve İsrail’de milliyetçiliği kullandıklarının farkına varamazlar. Söz konusu coğrafyadaki milliyetçilik yapılarını maddeten destekleyen “Küresel Marksist Sosyalistler” neden PEGIDA’yı desteklemişlerdi? Veya Ukrayna’daki Nazilere tarihî düşmanlıkları olduğu hâlde, onları bir avuç elit Yahudî’nin emrinde niçin ölüme göndermişlerdi? İşte Türkiye’deki Türkçüler ve Kürtçüler... Kimin desteğiyle yapılandılar? Ve en nihayet İsrail’deki milliyetçilerin Neocon tetikçisi Netanyahu’nun komutasında Gazze’de savaştıkları gibi... Neden?

Küresel ihtilalcilerin efendisinin meşhur sözünü tekrar hatırlayalım. İhtilâl sürekliliğini kaybederse ölür. İhtilâllerin ve savaşların devamlılığı Marksizm’in bir temel ilkesi değil mi? Hele toplumsal çatışma... Ahirzamanın bu vahşî cereyanının en büyük düşmanı demokrasidir, barıştır, düzendir, sosyal devlettir, adalettir ve merhamettir. Tıpkı vahşî Moğollar gibi.

Dünyanın ihtilâller, savaşlar ve kaoslarla gerçekleşmiş en önemli göçlerine tarih iki zaman diliminde şahit olmuş. Birisi Moğollar dönemi... İşte diğerini de yirmi birinci yüzyılda, medenî dünyanın gözleri önünde hep birlikte yaşıyoruz. Çingiz ile Hülagu’nun hedefleri ne ise, Neocon-Neoliberal cereyanlarının hedefleri aynıdır. Farkları yaşadıkları zaman, kullandıkları araçlar ve vahşete kurban giden insanlar... Hepsi bu kadar...

Okunma Sayısı: 1682
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Oğuz Yiğiter

    30.9.2024 18:21:03

    Tebeddül-ü esma ile hakikat tebeddül etmez. Meseleyi bu kadar sosyalbilim ve ideolojik kavramlarla girift hale getirmeye gerek yok. Işin aslı insanlığın maddî ve manevî olatak tahribine çalışan dahilde süfyan ve büyük dairede deccal komitelerinin el ele verip erken bir kıyametin kopması için hummalı bir çalışmanın içinde oldukları bedihî. Çare ve çözüm; bu tahribatçı iki komitenin tahribatlarını durduracak dahilde ahrar-demokrat misyon ile mehdoyetin şahs-ı manevîsini yemsil eden Risale-i Nur'un şahs-ı manevîsi adına nur talebeleri ve demokratlar önce kendi içlerinde ittihadı sağlayıp sonra demokratlar ile mehdiyet aldatmakla iş gören süfyaniyetin oyunlarını bozacaklar. Geniş dairede ise Îseviî ruhanîlerin şahs-ı manevîsini yemsil eden ve büyük imsanlığı yani İslâmiyetin bütün insanlıkla kucaklaşmasını netice verecek evrensel hukuk ve demokrasi sistemini tahki Enfüsî ve âfâkî bu nticenin hasılı için ayrıca mehdiyyet cereyanı ile Îsevıî ruhanîleri yardımlaşması şart.

  • irfan

    30.9.2024 18:08:52

    Bu zamandaki moğolların , firavunların karşısında olma mızı sağlayan .Mesihin ve Mehdinin yanında olma bahtiyarlığına erişmemizi idrak ettiren güzel bir yazı.Kaleminize sağlık hocam

  • Salih

    30.9.2024 16:50:56

    Bu meselede çok yoğun bir kafa karışıklığı yok mu? Eğer deccaliyeti bütüncül olarak değerlendirirsek, tüm d3evletlere sızacağından dolayı devlet isimlerini öne çıkarmamamız gerekiyor. Çünkü küresel sermayeye dayanarak küresel askeri güçlere, istihbaratlara ve ihtilallere ulaşanları enstitü, kuruluş veya isim olarak açıklamak zorundayız. Efendim Amerika böyle yapıyor, Avrupa şöyle demekle bu mesele anlaşılmıyor. En azından ben bu meseleyi beşinci şua başta olmak üzere nurlardan böyle anlayamıyorum.

  • Pelin Kurukahveci

    30.9.2024 14:31:12

    AB biraz elini taşın altına koysun. Gelip islam coğrafyalarını karıştırıyorlar. Sonra biz mülteci almayız diyorlar. O zaman islam dünyasında ne işiniz var, neden sömürüyorsunuz?

  • Mustafa Said Kara

    30.9.2024 14:29:48

    Moğola, Hülaguya rahmet okutuyorlar. Amerika, İsrail, Rusya, Fransa, Çin, Hindistan bugün öyle zulümler yapıyorlar ki, cengiz yanlarında hafif kalıyor.

  • Numan

    30.9.2024 14:16:20

    Deccaliyetin tarihçesini bekardan okuduktan sonra bu mülteci meselesini tahlil gerekiyor. Oradaki hakikatler bilinmeden bu meseleyi günümüz anlayışına tatbik edenler, hep kafa karıştırıyorlar.

  • Numan

    30.9.2024 14:01:29

    Kalemine ve kalbine sağlık hocam. Dünyadaki iltica dalgasını tetikleyen asıl sebebi çok güzelce izah etmişsin. Allah tesirini yaratsın. Amin.

  • Hüseyin T

    30.9.2024 13:20:50

    Gündem o kadar hızlı değişiyor/ değiştiriliyor ki takip etmek kolay olmuyor.. Oysa değişmeyen üzerinde her daim durulması gereken gündem maddeleri bellidir.. ekonomi,ahlak, adalet,demokrasi, küresel ısınma,gıda,mülteci yasaları, sosyal hizmetler,insan hakları,iklim ...... Milletler ve milletlerarası problemleri diyalog ve müzakere ile çözmek esastır...

  • Mehmet

    30.9.2024 12:20:31

    Ortadaoğuda Asya’da sebep oldukları katliamlardan sonra meydana gelen mülteci dalgası ve krizi sebebiyle AB ‘nin içindeki hem demokrasiyi bozmak hem de ırkçılık hareketini tetiklemek küreselcilerin işi olabilir,

  • Hilmi

    30.9.2024 11:50:48

    Zamanımızın moğollarını anlatan çok tatmin edici bir makale olmuş. Bu yazının bütün kalem erbabına gönderilmesi mümkünmü?

  • Mehmet

    30.9.2024 11:32:28

    Afrika Asya Ortadoğu’da sebebiyet verdirdiği taşeron örgütleriyle ateşe ve kaosa attıkları bölgelerde meydana gelen göç dalgalarıyla Avrupa ülkelerine göç ettirmek zorunda bıraktıkları mazlum halklarla esas niyet AB’nin kuruluş felsefesi olan demokrasi barış hak ve hürriyetlerin yayılmacı hedeflerini tahrip etmek olduğu anlaşılıyor.Demek küresel Marksizm global dinsizliğinde 1.Avrupa anlayışını engel olarak görmekte.

  • Murat

    30.9.2024 11:01:00

    Suni deprem nasıl oluyor onu anlamadım

  • Demokrat Avrupa

    30.9.2024 08:44:53

    Evet küresel ihtilalcilerin efendisi Troçki sürekli ihtilali savunuyordu… Aynı onun varislerinin bunu bu zamanımızda değişik formatlarda, boyutlarda ve renklerde fiiliyatta gerçekleştirdikleri gibi…Dünya’yı ateşe vermekte kararlılar…İman küfür mücadelesi bütün hızıyla devam etmekte…

  • [email protected]

    30.9.2024 07:46:54

    Çok güzel bir yazı olmuş Emeğinize sağlık Şükrü bey Hayırlı, bereketli ve feyizli bir hafta diliyorum

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı