"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dinî cemaatlerde ekonomik bağımsızlık veya istiğna...

Şükrü BULUT
06 Aralık 2019, Cuma
Hedeflerinin “Allah Rızası” olduğunu ilân eden cemaatlerin dünyasında maddî imkân ve paranın alt sıralarda geldiği bir gerçektir.

Cemaatin dâvâya bağlanması ve  inançlarını hayata aktarması nisbetinde, ihtiyaç duyulacak imkânların da kendiliğinden doğup geldiğine tarih şahittir. Dinî cemaatler ihlâslarını kaybedip azıcık hırsa düştüklerinde; biraz daha mürid, biraz daha talebe, biraz daha cemaat ve biraz daha imkân denildiği zaman; o cemaat üzerinden bir başka hedefe gitmekte olan bir dünya cereyanı mutlaka o hırslara el atacaktır. 

Sözde demokrasi ve özde istibdada yakın idarelerde, bu problem çokça ortaya gelir. 23 Temmuz 1908’den sonra, Emmanuel Karasso ve yoldaşlarının paralarıyla manipüle edilmiş  bazı cemaatlar üzerine yapılacak çalışma, yolumuzu aydınlatacaktır. Bilhassa 31 Mart ayaklanmasında “dindar kisvelere bürünmüş” ihtilâlcilerin İstanbul nümayişlerinde oynadıkları  rol burada önemli. Kendisince meşrû hedefe giderken, herhangi bir taraftan sunulmuş imkânı tahkik etmeden kullananlar, ihtilâl neticesinde perişan oldular.

Esaretten sonra, Mısır’ın İngilizlerce işgalini müteakiben Mısır Prensinin Bediüzzaman’a, bütün servetini İslâm’a hizmet yolunda harcama niyeti ve teklifi ve Üstadın ona verdiği cevap, zamanımızın dinî cemaatleri için bir ölçüdür. Hıdiv’in teklifini geri çeviren Bediüzzaman, onun bu güzel niyetini neden geri çevirdiğini On Yedinci Söz’de manzum olarak açıklayacaktı. 1922’nin sonlarında, Ankara’da Mustafa Kemal’in Bediüzzaman’a tekliflerini biliyoruz. Kendisiyle birlikte çalışma karşılığında; Ankara’da dayalı-döşeli bir köşk, Şark Üniversitesi’nin inşası, Muş Milletvekilliği, Diyanet azalığı, aylık üç yüz lira maaş ve Şark Umum vaizliği… Bütün bunları elinin tersiyle neden geri çevirdiğini satır aralarında anlatmıştır Said Nursî… 

Bazı safdil cemaat mensupları o zamanlarda da söylemişler. Said Nursî bu güzel teklifleri kabul etseydi, Şeyh Said Olayı olmayacaktı, yüz binlerce insan öldürülmeyecekti ve belki din de kuvvet bulacaktı, diyenler bu gün de konuşuyorlar. Üstad, M. Kemal’in teklifini kabul etseydim, ta kıyamete kadar devam edecek bu Nur hizmeti ortaya çıkmayacaktı ve Risale-i Nur gibi bir Kur’ân tefsiri vücuda gelmeyecekti, diyor. .ir taraftan Said Nursî’yi bitirmek veya durdurmak istiyorlar, diğer yandan da o tekliflerle elde etme ümitlerini kaybetmiyorlar… Meselâ 1944’ün yazında Ankara’nın yeni cazip bir teklifi var. Dayalı döşeli, mobilyalı ve güzelce tefriş edilmiş bir ev ve her gün iki buçuk banknot para… Ayrıca bunu kabul etmediği takdirde, daha çok sıkıntı ve tazyik göreceğini de beyan ediyor.

Said Nursî’nin ne dostlardan ve ne de düşmanlarından, dâvâya hizmet için zerre kadar bir şey almaması ve talebelerine de şiddetle yasaklaması, zamanımızın dinî cemaatleri için bir prensip ve hatta pusuladır, diye anlıyorum. Demokrat Parti zamanında, siyaseten Menderes’e muhalif oldukları halde “İslâma hizmet ediyoruz, yardım ediniz!” diyenlere mukabil Bediüzzaman’ın ne kendisinin ve ne de talebelerinin Demokratlardan bir çay bile içmemeleri manidar değil mi?

Ekonomik bağımsızlıklarını kaybeden cemaatler önce  hakim cereyanlarca kullanılırlar ve sonra da bitirilirler. Bu zillete düşmüşlere siz de rastlamışsınızdır. Bediüzzaman’ın esas kabul ettiği istiğna düsturuna bağlı kalanların ise bağımsızlıklarını son nefeslerine kadar koruyarak huzur-u İlâhiye’ye gittiklerine şahit olduk.

Dinî cemaatlerde, bilhassa demokrasilerde “ekonomik bağımsızlığın” hayatî önemde olduğunu bilemeyenlerin, bazen bilerek ve çoğu kez de kaynağının nereye uzandığının farkına varmayarak harcadıkları paralarla acıklı sonlarını hazırladıklarına; bir kısım Mısır İhvan’ını, Hint’deki Cemaat-i İslâmi’yi, 11 Eylül öncesinde bir kısım Arap ülkeleri üzerinden fonlanan cemaatleri, Türkiye’mizde– sözde –AB fonları üzerinden yardım alanları (ki onların yekûnunu da neoliberaller finanse ediyorlardı) ve Türkiye Devleti’nin bilgisi dışında Orta Asya’da teşkilâtlandırılan cemaatleri kısaca örnek verebiliriz. 

Şu konuda söylenecek sözün de, yazılacak cümlelerin de çok olduğunu hepimiz biliyoruz. Maksadımız, dinî cemaatlerimizin tesirlerini kırmak isteyen global cereyanların ve nifak hareketlerinin yollarını kapatmaktır. Zira, başkasının parasıyla büyümüş cemaatlerin küçük bir fırtınada uçtuklarını veya kendilerine finans sağlayanların İslâmın izzetine zıt maksatlarına alet olduklarını görerek geliyoruz. Tam bir demokrasi ile, cemaatlerin kötü niyetli organizelerin şerlerinden kurtulacaklarına inanıyorum. Cemaatlerin son zamanlarda yöneldikleri sosyal hizmetleri ve kıt’alar arası ümmetin yardımına koşmaları hususunu bir başka yazımızda izaha çalışacağız.

Okunma Sayısı: 1814
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Zübeyir

    8.12.2019 06:52:02

    Allah razı olsun. Toplumu ihya eden, dini ihya eden cemaatlerin hizmetlerini sekteye uğratmak için türlü oyunlar deneniyor. Dine hizmet edenlerin ferasetli olması gerekiyor. Bu manaları ders veren manidar bir yazı. Tebrikler

  • Recep Tuna

    6.12.2019 17:20:09

    İstiğna cemaatlerin istikbalinin selameti açısından gerekli bir prensip.

  • Abdulkadir Turan

    6.12.2019 16:56:17

    Allah rızası ve imanları kurtarmak dışında başka bir hedefi ve gayesi olmayan Üstadımız;her meselede olduğu gibi bu konuda da bize yol gösterici tavsiyelerde bulunuyor.Geçici heveslere kapılmayan bir alim.Para ve pula asla tamah etmeyen bir allame.Dolayısıyla;dünya menfaatine beş para ehemmiyet vermeyen bir zatın,o zaman teklif edilen şaşaalı hayatı,elinin tersiyle itmesi,bizlere de örnek olmalı ve hatta ders olmalı.Hizmet parayla olmaz,gönülle olur ve biz de hizmette her daim gönüllü olmalıyız.Menfaat için değil, sırf Allah rızası için hizmet etmek gayesinde olmalıyız.Bize yakışan da bu olacaktır.

  • Ramazan

    6.12.2019 16:50:00

    Önemli hakikatlerle gerçekçi tahlillere girismissiniz. Bu nevi yazılara çok ihtiyaç var. Ölçüler verilmiş dini cemaatlere. Yerinde ve zamanında.

  • İsmail Cebecili

    6.12.2019 14:20:51

    NURCU; Davetçi, Tebliğci, Propagandist, Reklamcı, Pazarlamacı, Hangisidir? NLP’ye itibar etmez. İnançsızlık Felsefesini benimsemez, ciddiye almaz. Sonuç odaklı değildir. İlla, karşıdakini ikna edeceğim, sonuç alacağım çabası içinde olmaz.

  • Nur

    6.12.2019 10:14:12

    Gerçekten çok uzun zamandır dar dairelerde konuşulan fakat herkesin duyması için sesli söylenmesi ve yazılması gereken bir meseledir bu. Her gün, her gün buna dair yeni örnekler görüyoruz. En önemlisi dini cemaatler olmasıyla birlikte diğer vakıf ve eğitim kuruluşları da bu vartaya düşüp yalnızca müșahhas şahısların değil, onlarla beraber masum sayısız insanın zulme uğramasına sebep oluyorlar, haklarına giriyorlar. Ellerinize sağlık sayın yazar

  • Zeliha

    6.12.2019 09:08:51

    Belki de en derin ve en hassa yaramiza neşter vurmusbir yazı Allah razı olsun, cemaat içinde en küçük bir hırs bile kelebek etkisi yapmıyor mu, şahısların hırsları da cemaate mal edilmiyor mu ki üstad bir tek kişi olduğu halde hep kendini ortaya koyup beni örnek alın ne kadar az parayla yaşıyorum demiş kendisine teklif edilen dayalı döşeli evi kabul etmeyip bir divan la yetinmeyi tercih etmiş ki hizmet te talebeleride hiç birşeye alet olmasın. Yoksa bu kadar sağlam durabilir mıydı? Yazının devamını rica ediyoruz inşaallah.

  • Selim

    6.12.2019 08:08:33

    Önemli bir zamanda; detaylı,doyurucu ,yol gösterici bir yazı olmuş. Tebrik ediyorum.

  • Sultan selim

    6.12.2019 00:49:15

    Güzel bir yazı ve güzel konu, insan sadece üzülebiliyor. Selam ve dualarla

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı