"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gençliğimizin yetişmesinde eğitimcilerimizin istibdadı…

Şükrü BULUT
02 Eylül 2022, Cuma
Bu başlığımızın, ismet sıfatına sahip peygamberlerin dışındaki tüm mürebbi ve eğitimcileri ihata ettiğinin farkındayız.

Elbette insanlığın en büyük öğretmeni olan ve Allah tarafından eğitilmiş ve öğretilmiş Efendimizin (a.s.m) terbiyedeki temel prensipleri ve bu prensipleri esas alan Sahabe ve selef-i salihin de istibdat ile irtibatlandırılamazlar. Çünkü onların nazarî ve amelî olarak bize gösterdikleri, yaratılışın tâ kendileridirler… Hz. Ali’nin (r.a.) eğitimcilerce seslendirilen sözünü biliyorsunuz. Mealen; her insanın kendi zamanının şartlarıyla terbiye edileceğini söyler.  Terbiyecilerin gençliği gelenek, töre, mahalle baskısı ve hikmetsiz beklentilerle gençlere uyguladıkları baskının, insaniyet düşmanlarınca; dinsiz felsefenin “KİŞİSEL GELİŞİM” metotlarıyla nasıl istismar edildiğini önceki yazılarımızda belirtmiştik. Geleneğin ve ailenin temiz duygularla, fakat ifrata kaçan üsluplar içinde sunduğu hayâyı, iffetliliği, utangaçlığı, çekingenliği, hürmeti ve hatta merhameti gelen nesillere aktarmasına itiraz eden İkinci Avrupa mahsulü NLP hareketi, geleceğimizin bahçelerini sam yeli gibi esmiş ve birkaç nesli hiç istifade edemeyecek şekilde kavurmuştu.

Hürriyet perdesinde çıkan bu kızıl alevin dayandığı bir nokta vardı: Gençliğimiz Hür Avrupa ve ABD gençliği kadar verimli çalışamıyordu, müteşebbis değildi, global şartlara ve teknolojiye ayak uyduramıyordu ve hareket için alıştığı otoriteden işaret bekliyordu. Yaratılışa ve dolayısıyla Sünnet’e aykırı olan bu eksiklikleri gidermenin yolu belliydi. Yine hürriyet içinde, milletin sosyal uzuvları durumundaki heyetlerle istişare idi.  Anarşizme müsaade etmeden aileden devlete ortak akılla bir çalışma idi.  Peki, devlet ve devlete bağlı gençliğimizin eğitim kaynak ve yerleri nasıl iğfal ve ifsad edilmişti, derseniz; elbette devletteki istibdadı ve bu istibdadın sivil toplum, teşkilât ve dinî cemaatler tarafından içselleştirilmesinden başka bir şey değildi. Devletteki siyasî istibdat, bir manevî zehirleme ile yukardan başlayarak tâ aileye kadar ufunetiyle toplumu hareketsiz, pasif, fikir üretiminden uzak, mutsuz, bakışlarını gelecekten koparmış ve fasit bir daire içinde ihtiyaçlarını temin ile uğraşır hale getirmiş.

Gençliğin terbiyesinde demokrasi, bitkilerin serpilişindeki güneştir. Çekirdeğindeki bütün güzelliğini, maharetini, kabiliyetini ve nihayet meyvesini bu güneşin altında ortaya koyar. Eğitimcilerimizin ellerindeki metotların, araçların, üslupların ve hatta beden dillerinin zamana hitap etmediğini, eğitimci bilmeden dikteye çalışıyor. Birçok mücerret kavramın fıtrat içinde kalarak şekil ve mana değişikliğine uğradıklarını eğitimci bilemediği zaman, neticeyi yanlış kabul ederek istibdada başvurur. Ebeveyndir, bakıcıdır, öğretmendir, bürokrasidir, idarecidir, komşudur ve hatta esnaftır, eğitimci…

Eğitimcilerimizin çocukluklarından bu yana edindikleri “mutlak doğruları” vardır. Bunlara; şeriata veya fıtrata başvurmadan ve sormadan öyle inanmıştır ki, başkalarına yardımda “ başucu” unsur olarak müracaat eder. Demokrasiyi veya sünneti hazm edememişse, bunlara itiraz eden gence refleks halinde müdahale eder ve devamında istibdat uygular. İşte hürriyet nazarda tutulursa, mürebbi doğrularının başkalarınca tedkik ve tashihine müsaade eder. Eğitim yolunda tekâmül eder.

Demokrasiyi içselleştirememiş eğitimci elbette zamanı da, insanı da ve insanın fıtratından doğan ahlâkını da doğru okuyamaz. Müsbet harekette sebatı bilemediğinden, gençlerimizin hazine kıymetindeki kabiliyetlerini belli kalıplara dökemediğinden ümitsizliğe düşer ve her şeyden şikâyete başlar. Menkıbeler halinde anlatılan “dehaların gençlikteki” maceralarını az çok bilirsiniz. Her yaramazlık ve yanlışa da böyle bakacak değildir, mürebbi. Ortada peygamberimizin gayet geniş olarak çizilmiş ölçüler yok mu? Dışına çıkanın yanlış olduğunu, zaten fıtrat söylüyor. Bunun Doğusu- Batısı yok. 

Tarih tekerrür eder. Fakat renkleri, mevsimi ve şekilleri iyi takip etmemiz lazım. Dünya gençliği içinde koşuşturan bir Müslüman Türkiye gençliğini hedefleyen eğitimcileriminiz, küresel düzeyde olup-bitenlerden haberdar olmak zorundadır.

Okunma Sayısı: 1840
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Nura

    6.9.2022 11:04:25

    Annelerin şefkatlerini yerinde kullanmamaları ve gençlerin hevesatına karşı duramamalarını da yazar mısınız?

  • Zübeyir

    5.9.2022 17:37:44

    Allah, hür iradeyi vermişse, eğitimdeki en büyük mesele hür iradedir. Ancak bu irade ile yapılan eylemler/ameller kıymetli olacaktır. Taç cümle: Gençliğin terbiyesinde demokrasi, bitkilerin serpilişindeki güneştir. Çekirdeğindeki bütün güzelliğini, maharetini, kabiliyetini ve nihayet meyvesini bu güneşin altında ortaya koyar. İstibdadın yayılması tetkikleri ne yazık ki aşikar bir halde olduğu halde bunu besleyen unsurlara çözüm bulunamadığı için çözüm bulunamıyor. İstibdadı besleyen unsurlar: enaniyet, gaflet, imani noktalarda zaafiyet vs. Bu unsurlara da değinilmeli...

  • Hasan

    3.9.2022 12:25:41

    Bediüzzaman'ın Risale-i Nur ile ortaya koyduğu terbiye metotları yeniden incelenmeli.

  • S.topuz

    3.9.2022 11:29:21

    "Hem dininde bulunan bütün ibadatın bütün enva'ında en ileri olması ve herkesten ziyade takvada bulunması ve Allah'tan korkması ve fevkalâde daimî mücahedat ve dağdağalar içinde, tam tamına ubudiyetin en ince esrarına kadar müraat etmesi ve hiç kimseyi taklid etmeyerek ve tam manasıyla ve mübtediyane fakat en mükemmel olarak, hem ibtida ve intihayı birleştirerek yapması; elbette misli görülmez ve görülmemiş. Hem binler dua ve münacatlarından Cevşenü'l-Kebir ile, öyle bir marifet-i Rabbaniye ile, öyle bir derecede Rabbini tavsif ediyor ki; o zamandan beri gelen ehl-i marifet ve ehl-i velayet, telahuk-u efkâr ile beraber, ne o mertebe-i marifete ve ne de o derece-i tavsife yetişememeleri gösteriyor ki, duada dahi onun misli yoktur." Bediüzzaman Said Nursi, Asa-yı Musa - 122

  • S.topuz

    3.9.2022 11:28:04

    "O zât (A.S.M.), öyle bir şeriat ve bir İslâmiyet ve bir ubudiyet ve bir dua ve bir davet ve bir iman ile meydana çıkmış ki, onların ne misli var ve ne de olur. Ve onlardan daha mükemmel ne bulunmuş ve ne de bulunur. Çünki ümmi bir zâtta (A.S.M.) zuhur eden o şeriat; ondört asrı ve nev'-i beşerin humsunu, âdilane ve hakkaniyet üzere ve müdakkikane, hadsiz kanunlarıyla idare etmesi emsal kabul etmez. Hem ümmi bir zâtın (A.S.M.) ef'al ve akval ve ahvalinden çıkan İslâmiyet; her asırda üçyüz milyon insanın rehberi ve mercii ve akıllarının muallimi ve mürşidi ve kalblerinin münevviri ve musaffisi ve nefislerinin mürebbisi ve müzekkîsi ve ruhlarının medar-ı inkişafı ve maden-i terakkiyatı olması cihetiyle misli olamaz ve olamamış." Bediüzzaman Said Nursi, Asa-yı Musa - 122

  • Osman

    2.9.2022 18:48:05

    Büyük ler büyük olmadığı sürece Gençler perişan olur İstibdat bütün kötülüklerin anasıdır Hürriyet bütün güzelliklerin kaynağıdır

  • Ergin Akın

    2.9.2022 14:00:28

    "Bu zamanda dalalet fenden, ilimden geldiği için, ancak onları izale etmeye ve nesl-i âtîden o belaya düşen kısmını kurtarmağa, karşılarında dayanmağa Risale-i Nur gibi her cihetle mükemmel bir eser lâzımdır." O nesl-i atiyi eğitecek de aynen müellifi ve eserleri gibi, asra göre Kuranı yorumlayan ve risaleinuru davranış bilimi ve kaynak eser olarak kullanacak eğitimciler lazımdır. Böyle bir eğitimci de bizatihi her gün tazelenmek, kendini eğitmek zorundadır.

  • Cevad

    2.9.2022 12:52:26

    Eğitimcilerimizin fıtri eğitimi bilememeleri, elbette sünneti öğrenememelerindendir.

  • Hüseyin T

    2.9.2022 10:57:02

    dikey kentler, gettolaşmış şehirler, dijital aygıtlar. modern yaşam tarzı, tüketim kültürü, bireyleri global ağın vazgeçilmez bir parçası haline getirerek; milyarlarcasını kurgulanmış universal networkün içinde hapsetti onları siber alemin drakulalarına reel yaşamın zombilerine dönüştürdü yalnızlaştırdı...Yalnızlaşanlar nefsin ve şeytanın tuzağına düştü İslam'dan uzaklaştı. Küresel gurular ve inanç tüccarları iman olmadan fertlerin yasayamayacağını bildikleri için boşluğa düşürdükleri insanları yoga NLP gibi kişisel gelişim azmanlarıyla inancın ticaretine istismarına yöneldiler... Müslümanların lükse olan düşkünlükleri ruhsuz bencil kibirli tavırları seküler yaşamı benimsemeleri global guruların ve kişisel gelişim uzmanlarının iştahını kabartıyor..

  • Zeliha

    2.9.2022 10:38:27

    Bize güneşi görmemişe güneşi tarif etmek kadar zor birşey hürriyeti tarif etmek. Hürriyet'e aşık olmadan da gelmiyor belli ki. Ama 1. Avrupa'dan esecek olan hakiki hürriyet rüzgarlarını yüzümüzde hissetmeye başladığımız anda hem dinimizin güzelliğini göreceğiz hem de istibdat bariyerlerini kendimiz görüp geçmeliyiz. Bunun da çalışmadan olmayacağını söylüyor zamanın manevî sahibi. Bu yolda zerre gayret kıymetlidir. Allah razı olsun. İstibdat önce emelleri öldürdüğüne göre belki de ümitvar olmayı mi ilaç olarak kullanmak lazım?

  • Bülent Bektaş

    2.9.2022 08:47:00

    Çok güzel bir yazı olmuş Emeğinize saglık Şükrü bey

  • Ahmet

    2.9.2022 08:38:21

    İstibdat bulaşıcı bir hastalıktır. Başta olunca maalesef metaztaz yapıyor.

  • Alpaslan Öztoprak

    2.9.2022 03:38:37

    ".......Demokrasiyi veya sünneti hazm edememişse, bunlara itiraz eden gence refleks halinde müdahale eder ve devamında istibdat uygular. İşte hürriyet nazarda tutulursa, mürebbi doğrularının başkalarınca tedkik ve tashihine müsaade eder..." Bu iki cümlenin içeriklerinin anlamını, hakkını verebilmek için sizin son 5 yazınızın bir son noktası olarak görmek gerekiyor...elinize sağlık Örf ve adetlerin kötülenerek, dininden, dilinden geçmiş tarihinden uzaklaştırılmış,kadınlarımızı evinden alıp sokaklara döken, ezberleyici, kandırılmış, uyutulmuş bir neslin (1927-60) çocukları ve gençlerin yetiştiği bir çağ.... ama 1960-1984 arsında direnenleri unutmamak gerekiyor..... elimizdeki Risaleleri ve hizmetleri aksatmadan devam çünkü çözüm orada... bizim için doğru demokrasinin ve hürriyetin anlaşılmasınnın yolu Risalelerden geçiyor . Çok teşekkür ederim, çok faydalı ve verimli yazılar için

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı