Gürkan Bey: “Her günahın affı için tövbe etmemiz şart mıdır? Allah’ın lütfedip bağışladığı, bizim ise hâlâ kendimizi günahkâr saydığımız durumlar olabilir mi? Şirk günahından nasıl kuruluruz?”
İrade Göstermek
Günahtan kurtulmak için tövbe etmek elbette gerekir ve hatta şarttır. Çünkü tövbe bir iradedir. Günahtan kurtulmak için irade göstermek her şeyden önce işin ciddiyetinin ve adabının gereğidir.
Bunula beraber, birçok günah vardır ki, biz farkında olmadan umumî tövbe ve istiğfarımızla, ibadet ve tespihimizle, evrad ve ezkârımızla, salih amel ve hulus-u kalbimizle bağışlanır da, bizim haberimiz olmaz.
Meselâ, Peygamber Efendimiz (asm) bir müjdesinde: “Namazdan sonra otuz üçer defa Sübhânallah, Elhamdülillâh ve Allahu ekber diyen ve hemen sonra: “Lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerike leh. Lehü’l-Mülkü ve lehü’l-Hamdü ve hüve âlâ küllî şey’in kadir” diyen kimsenin denizlerin köpüğü kadar günahları da olsa bağışlanır ve bu kişi öncekilerin yüksek derecelerine ulaşır.”1
Böyle bir tesbihte genellikle hangi günahlarımızın bağışlandığını bilmeyiz.
Bağışlanmadığı Takdirde
Namazların ardından tesbihleri, tahmidleri ve tekbirleri yapanlar bu umumî bağışlanmaya nail oluyorlar. Günah yükünü daha oracıkta seccadenin üzerinde bırakıyorlar.
Denizlerin köpüğü kadar günahların bağışlanması ne demektir? Kişinin bilsin bilmesin, küçük ya da büyük günahlarının affedilmesi, silinmesi; bu günahlarla ilgili mahşer sorgusunun kaldırılması ve bu kişinin günahlarıyla ilgili Cehennem azabından kurtulması demektir.
Az bir bedel, çok çok büyük bir netice… Çünkü bağışlanmadığı takdirde yarın mahşerde bu günahların her birisi sırtımızın yükü olacak; ağırlığı belimizi bükecek, utancı yüzümüzü kızartacak, azabı vicdanımızı da, bedenimizi de yakacaktır!
Bunları düşünmemek, bunlarla dertlenmemek daha büyük bir hastalığın işaretidir. –Maazallah- Bediüzzaman’ın ifadesiyle: “Eğer günahları düşünmüyorsan yahut âhireti bilmiyorsan veya Allah’ı tanımıyorsan, sende öyle dehşetli bir hastalık var ki, milyon defa sendeki bu küçük hastalıktan daha büyüktür; ondan feryad et.”2
Şartlı Tövbe Gerektiren Günahlar
Peki, bu bağışlama sağanağının dışında kalan, tövbe etmedikçe bağışlanmayan günahlar var mıdır? vardır.
Onlar iki türlü günahlardır:1- İçerisinde kul hakkı bulunan günahlar. 2- Şirk ve küfür ihtiva eden günahlar.
Bu iki türlü günahların bağışlanması için şartlarına uyarak tövbe etmek gerekir. Bunlardan birincisinin şartı, kul hakkını ödemek ve helâlleşmektir.
İkincisinin şartı da şirkten, küfürden ve inkârdan kurtulup tevhit inancına ulaşmaktır.
Şu âyet mefhum-muhalifiyle bu ikinci tür günahtan çıkış yolunu gösteriyor: “İnkâr eden, Allah yolundan alıkoyan, sonra da inkârcı olarak ölenler var ya, Allah onları asla bağışlamaz.”3
Demek inkârcı olarak ölmeyeni, ömrünün bir yerinde tövbe edeni Cenab-ı Hak dilerse bağışlıyor.
Allah’ın Rahmetinden Ümidi Kesmemek
Bağışlanmanın temel yolunu şu âyet gösteriyor: “De ki: “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”4
Bu son iki âyeti telif edip birlikte düşündüğümüzde ortaya çıkan gerçek şu olsa gerektir:
1- Şirk ve küfür günahından tövbe edip Tevhit inancına geçmeden ölenlerin bağışlanmaları söz konusu değildir.
2- Şirk ve küfür günahından tövbe edip Tevhit inancına geçenler inşallah bağışlanırlar.
Demek bu dünyada şirke düşen bir Müslüman, henüz ölmeden, kendisine tövbe nasip olsa, tövbe etse ve Tevhit inancına yeniden girse inşallah bağışlanmış olur. Zaten tövbesi ve Tevhit inancına girmesi makbul tövbesinin de ilk adımlarını teşkil ediyor.
Dipnotlar:
1- Müslim, Mesâcid, 146., 2- Lem’alar, s. 210., 3- Muhammed Sûresi: 34., 4- Zümer Sûresi: 53.