"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Lut Kavmi’nin dindarları

Süleyman KÖSMENE
08 Ocak 2020, Çarşamba
Hüseyin Can: “Lut Kavmi’nde helâk edilen kavmin içinde teheccüte kalkan seksen bin dindar olduğu söyleniyor. Bu doğru mudur? Doğru ise nasıl yorumlayabiliriz?”

BEŞ ŞEHRİN ARLANMAZ HALKI  

Çileli bir görev hayatı bulunan peygamberlerden birisi de Lut Aleyhisselâm’dır. Kur’ân, “Şüphesiz Lut da gönderilen peygamberlerdendi.” buyuruyor. 1 Zat-ı Âlileri Hazret-i İbrahim’in (as) yeğenidir. Hazret-i İbrahim’e (as) iman ederek 2 ümmetinden olmuş, sonradan da Allah tarafından peygamberlikle görevlendirilmiştir.

Ahmed Galib Risale-i Nur’u anlatırken, Lut Aleyhisselâm’ın salâbetine atıf yapmıştır:

“Zemzeme-i Tağut’u hep berbat eder. Lût gibi rükn-ü salâbettir sözün.” 3

Yani Risale-i Nur, tagût zırvalarını yerle bir eden Lut Aleyhisselâm’ın sözleri gibi ahirzamanda gelip tagût felsefesini yıkan salâbetin ve muhkem imanı gösteren burhanların bir rüknüdür.

Hasan Feyzi de şiirinde şöyle demiştir:

“Ol nurdan için Yunus’u hıfzeyledi ol hut; Ol nur ile kahreyledi hem kavmini ol Lût.” 4

Yani balık Yunus’u o nur sebebiyle yuttu. Lut Aleyhisselâm kavmini o nur dolayısıyla kahretti. Risale-i Nur aynı nurun ahirzamandaki tezahürüdür. Şam ile Hicaz arasında, Kur’ân’ın adına El-Mü’tefikât dediği beş şehir vardı ki, bunların adları San’a, Sedûm, Omre (Amure, Gomore), Dûma ve Didum’dur. Her bir şehir birbirine bir günlük yürüme mesafesinde inşa edilmişti ve her birinde yüz binden fazla insan yaşardı.

Lut Aleyhisselâm bu beş şehir insanını hakka dâvet etti. 

Ama bu beş şehir halkı Kur’ân’da helâk olan kavimler arasında geçiyor:

“Onlara, o kendilerinden önce yaşayanların, Nûh, Âd, Semûd kavminin ve İbrahim kavminin ve Medyen ile Mü’tefikat ashâbının haberi gelmedi mi? Onlara peygamberleri açık mu’cizeler ile gelmişti. Allah onlara zulmetmedi. Fakat onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.” 5

RAKAMLAR MÜBALÂĞALIDIR   

Lut Aleyhisselâm bu şehirlerde çok arsızlıklarla karşılaştı, çok hayâsızlıklara şahit oldu. Görevinin kutsiyeti için hepsini de sineye çekti ve hakka dâvetini sürdürdü.

Edep sınırlarını aşan, söz dinlemeyen ve adeta hayvanlaşan bu şehir halkları sapık ilişkilerinde çok ileriye gittiler, Lut Aleyhisselâm’ı da çok incittiler.

Bununla beraber tarihe mal olmuş nice hadise vardır ki, sıhhatli bilgi almaktan mahrum bulunmaktayız. Birçoğu şehir efsanesi olmuşlar. Bu şehirlerde yaşayan ve teheccüte kalkacak derecede müttaki bulunan seksen bin kişi olduğu ve içlerindeki ahlâksız otuz üç kişiye tepki göstermedikleri için hepsinin helâk olduğu şeklindeki bilgiler maalesef sıhhatli kaynaktan yoksundur.

Bir defa rakamlar çok mübalâğalıdır. Seksen bin dindar bir kamuoyu demektir. Seksen bin dindara karşı otuz üç ahlâksız bulunduğu da oldukça orantısız bir bilgidir. Ses çıkarmamaları imkân haricidir. Ses çıkarmamak bir yana, tükürükleri ile boğarlar.

Ulaşabildiğimiz kaynaklar böyle söylemiyor.

İLÂHÎ GAZABIN HİKMETİ  

Hazret-i Lut Peygamberle birlikte ona inananların kurtulduğu bir İlâhî gazap olmuştur. Arsız hayâsızlar ise öyle otuz kırk değil; binlerce insanı etkileyen yüksek bir nüfustur. Peygamberine bile karşı çıkan ahlâksız bir kamuoyunun meydana gelmesi ve düzgün insanların buna yenik düşerek tepki göstermekten aciz kalması, İlâhî gazabı üzerlerine çekmiştir.

Geçmiş asırların bütün edepsizliklerini bir defada gösteren şu ahir zamanda bile öyle değil midir? Her ne kadar LGBTİ gibi grupların toplumların legal yasalarında, kanunlarında, siyasetlerinde, örflerinde ve kültürlerinde yer alma çabası giderek artarak devam etse de ve aslında bu bile başlı başına bir facia olsa da, buna karşı zamanımızda seslerin çıkmadığı da söylenemez. Hatta sadece Müslümanların değil, Hıristiyan dininde olup aile mefhumuna önem veren çevrelerin ve din adamlarının tepkisiz kaldıklarını söylemek şimdilik zordur.

Ama bu seslerin daha fazla çıkması gerektiği de bir vakıadır.

İyi ve ahlâklı insanların seslerini daha çok çıkarmaları gerekmektedir. Çünkü asıl facia, arsızlığın ve edepsizliğin meşrû boyutlara çekilmesi ile başlayacaktır. Asıl dinamit budur.

Allah muhafaza eylesin. Âmin.

Okunma Sayısı: 13551
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mürsel

    8.1.2020 13:40:13

    Bu mübalağa da bir muazzam gerçek saklı.Bir topluma gelen bela umumun hatasından kaynaklanır.Hadiste vurgulandığı gibi; içlerinde hakkı haykıranlar az olduğunda musibet gelir.Şahsi ibadet ve zikri kamu görevinin yerini tutmaz.İşte cihat bu kamu görevidir.15 Temmuz musibetine katkı yapanların çoğunlukla; teheccüdten sonra bir cüz okuduklarını övünerek anlattıklarını iyi biliyorum!

  • ayhan

    8.1.2020 09:03:02

    80 bin namaz kılan topluluğun Hz. lut a.s kavminin yüzde kaçını oluşturuyor bilmiyoruz ya da sapkınlık yapan nüfusun durum da aynı şekilde.... ama bildiğimiz 80 milyon nufuslu 20. yy Türkiye'sinde %99 müslüman olan toplumun, hemen hemen dinin temel kuramlarını çiğneyen yok sayan bir avuç topluluğun yaptıklarına ses cıkarmaması..... şimdi çok merak merak ediyorum.... hangi topluluk din tanımaz ya da dinin kurallarına karşı daha sapkın....artık ne derseniz...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı