Geçtiğimiz Cuma ve Cumartesi günlerinde Mersin Kitap Fuarındaydık. Yeni Asya Neşriyat kitap fuarındaki yerini almıştı. Her zamanki gibi Yeni Asya standı, uzaktan görülecek şekilde Üstad Hazretlerinin posteri ve Risale-i Nur’ların canlı resmi ile donatılmıştı. Resimler zaten ilânat hizmetini yapıyordu.
Her zaman söylediğimiz gibi, fuarlar bizim dışa açılan kapımızdır, nefes aldığımız penceremizdir, ayakkabılı girdiğimiz dersanemizdir. Oraya kitaba, okumaya, öğrenmeye merakı olanlar gelir; gezer, kitapları koklar, kitap alır ve gider. Merakını gidermek, okumak, ilgi duyduğu alandaki yeni eserleri tanımak için gelenler olduğu gibi, sırf gezmek ve görmek için gelenler de olur.
Hizmetiniz tam da o esnada başlamıştır: Siz kitap tanıtımı ve satışı yapıyorsunuz aslında. Fakat yaptığınız işin mahiyeti, özgül ağırlığı erişilmez derecede büyüktür. İnsanlığın halaskârını insanlara ulaştırıyorsunuz! Vazifeniz kutsal, hizmetiniz büyük, gazanız mübarektir.
Orada çalışan olmak dünyanın en onurlu işidir.
Cihan Hizmeti
Fuarda ziyaretçilerin yüzde yetmişi çoluk, çocuk ve genç. Hafta içi zaten neredeyse tamamen öğrenciler ziyaret ediyor. Haftasonu ise velileriyle birlikte geliyorlar, geziyorlar, kitap alıyorlar.
Mersin fuarında arkadaşların dağıttığı balonlardan bahsetmemek olmaz. Tek kelimeyle fuarın favorisiydi. Bir firmaya, üzerine Yeni Asya ve Can Kardeş yazıları yazdırmışlar. Kırmızı ve beyaz renkte iki çeşit bastırmışlar. Sapları ve tutma aparatları var. Stand önü çocuk kaynıyor. Harika bir görüntü. Harika bir ilan usulü. Arkadaşları tebrik ederim.
Fuarlarda stand açan Yeni Asya gönüllülerine örnek bir çalışma olmuş.
Şüphesiz başka ilânat usulleri de var. Bunlardan birisi de, ücretsiz kitap dağıtmak.
Ankara’lı saygın bir hayırseverin ve diğer gönüllülerin destekleriyle sağlanan Ayetül Kübra, Gençlik Rehberi, Haşir Risalesi ve Risalet-i Ahmediye gibi risaleler alışveriş yapan hemen herkese ücretsiz dağıtıldı. Bir alışveriş yapana bir hediye kitap, hem alışverişi canlandırıyor, hem nezaketinizi ve sevginizi ifade ediyor, hem ilânat sayılıyor, hem hizmet oluyor. Böyle destekler sağlayan sessiz hayırseverlere binlerce dualar gitti. Evlerinde, işlerinde iken, fuarlara sağladığı destek ile bir cihan hizmeti yapmak demekti bu.
Yüksek Nimetler
Fuarda söyleşimiz de vardı. Söyleşi konumuz sevinmek ve şükretmek üzerineydi. Gerçi bir tarafta kan akarken, bir tarafta acıların ve zulümlerin yaşandığı bir dünyada sevinmeyi işlemek de ne oluyor denebilirdi. Ama bizim sevinmekten kastımız kulluğun da gereği olan, hüznü ve teemmülü de ihtiva eden bir sevinmekti. Yirmi Dördüncü Sözün Beşinci Dalının İkinci Meyvesini katılımcılarla aynen paylaşmaya çalıştık. Bu bir dersti.
Üstad hazretleri orada neden sevinmemiz gerektiğini işliyor, hiç bedel ödemeden ulaştığımız yüksek nimetleri hatırlatıyordu. İnsanın taş olmadığını, toprak bırakılmadığını, ağaç yaratılmadığını, hayvan kılınmadığını, insan olarak yaratıldığını ve ehl-i iman kılındığını ve imanı da tahkike ulaştıran bir yola ulaştırıldığını işliyordu. Üst üste verilen bu nimetlerin her biri, fani bir insan için kendi başına erişilmez nimetlerdendi. Her birisi yüksek birer iradeyle verilen, insanı insan kılan değerlere sahipti. Bunlar insanda sevinci huzur kılan, huzuru şükre çeviren, şükrü Allah korkusuyla bütünleştiren nimetlerdi.
Gaflet değildi. Şımarıklık değildi. Bencillik değildi. Seminerimiz ilgiyle izlendi. Fuarda aktif çalışan, hizmet sunan, Neşriyat hizmetinde bulunan, kitaba ilgi duyan, destek veren herkese sonsuz teşekkürler.