"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şeytan insanı, insan kendini aldatır

Abdil YILDIRIM
10 Kasım 2021, Çarşamba
İnsanı hidayet yolundan ayırıp, dalâletin karanlık dehlizlerine atan, iki müthiş düşmanı vardır.

Birisi, Allah’ın lânetine uğramış şeytan, diğeri de insanı daima kötülüğe ve şerre çağıran nefistir. Aslında şeytanın bir yaptırım gücü yoktur. Bediüzzaman Hazretleri, şeytanların kâinatta icad cihettinde hiçbir müdahalesinin olmadığını ifade eder. Kur’ân-ı Kerîm’de de şeytanın gücünün çok zayıf olduğu şöyle ifade edilir: “Muhakkak ki şeytanın hilesi zayıftır.” (Nisa Sûresi, 76)

İnsanı düşündürmesi gereken husus, bu kadar zayıf ve herhangi bir yaptırım gücü olmadığı halde, insanların büyük bir kısmı neden şeytana aldanır ve insanı kötülüğe ve şerre kolayca sevk eder? Üstelik dalâlet yolu o kadar zorlu, çetrefilli ve çirkin olduğu halde, şeytan ve dostları, çok defa neden ehl-i hakkı mağlûp ederler?

Bu soruların cevabını, Bediüzzaman Hazretleri şöyle veriyor: “Ekseriyet-i mutlaka ile dalâlet ve şer, menfîdir, tahrîbdir, ademîdir, bozmaktır.

Ve ekseriyet-i mutlaka ile hidâyet ve hayır, müsbettir, vücûdîdir, i‘mârdır, ta‘mîrdir. Herkesçe ma‘lûmdur ki: Yirmi adamın yirmi günde yaptığı bir binayı, bir adam bir günde tahrîb eder.” (Lem’alar, 13. Lem’a)

Şeytanın yaptırım gücü yok ama, insanın kanına giriyor, vesvese veriyor ve insan da cüz’î iradesi ile, şer ve dalâlet yolunu tercih diyor. Yani şeytan sadece insana kötülüğü telkin ediyor. Bu telkine kulak veren nefis de, insanı kötülüğe sevk ediyor.

Eğer şeytanın bir yaptırım gücü olsaydı, insanın iradesi üzerinde etki edebilseydi, günahlara girdiği zaman insanın itiraz hakkı doğardı. Ama şeytanın ufak bir vesvesesini büyük bir delil gibi gören insan, kendi hür iradesiyle o yolu tercih ediyor. Çünkü şeytanın vesvesesi, nefsin hoşuna gidiyor. Nefis, her zaman şeytanı dinler ve onun telkinlerine kulak verir. Zaten nefis de teklif altına girmek istemediği için, basit bir bahane itiraza ve inkâra başlıyor. 

Şeytanın bu kadar zayıflığına rağmen, bu derece başarılı olması, onun gücünden değil, şer ve tahribatın kolay olmasındandır. Bir kötülük işlemek, bir zarar vermek ve bir günah işlemek için bazen insanın hiçbir şey yapmasına gerek yoktur. 

Yani bir eylemi yapmamak, o kötülüğün ve şerrin işlenmesi için kâfidir. İbadetlerin yapılmaması, imanın gereklerinin ihmal edilmesi, dalâlete düşmek için yeterlidir. 

Kur`ân-ı Kerîm`de nefsin Allah`ın emirlerine muhalefet etmek için sahibini her zaman kötülüğe yönelttiği, Yusuf Aleyhisselâm’ın  dilinden şöyle anlatılıyor: “Ben nefsimi temize çıkarmam; çünkü nefs, Rabbimin merhameti olmadıkça, kötülüğü emreder.” (Yusuf Sûresi, 53) Yani, şeytan sadece telkin ediyor, nefis ise, şeytandan aldığı telkini insana emrediyor. 

Onun için nefis tezkiyesi derecelerinden birincisi olan ve insana sürekli kötülüğü emreden kısmına, “nefs-i emmare” (emredici nefis) denilmiştir. 

Şeytan vesvesesiyle nefsi aldatır, nefis de aklı ve vicdanı devreden çıkarma suretiyle insanı aldatır. Nefsin emirlerine uyan insan, iman dairesinden gittikçe uzaklaşır, sonu helâket olan bir yola girer. 

Nefsin ve şaytanın şerrinden korunmanın yolu, Sünnet-i Seniyye zırhını giymek, Kur’ân kalesine sığınmak ve “Lezzetleri tahrip edip acılaştıran ölümü çok zikrediniz” hadis-i şerifinin talimatı doğrultusunda ölümü sıkça hatırlamaktan geçer. İşte o zaman, yalancı lezzetlerden, aldatıcı telkinlerden kurtulabiliriz.

Okunma Sayısı: 2784
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Said Yüksekdağ

    10.11.2021 16:27:57

    Allah razı olsun Abdil Ağabeyim. Rabbim bizleri şeytanın ve nefsimizin şerrinden muhafaza etsin. Âmin.

  • İlknur Maraş Çalık

    10.11.2021 00:53:10

    "Yani, şeytan sadece telkin ediyor, nefis ise, şeytandan aldığı telkini insana emrediyor." Dindar kesime hep sağdan yaklaşır ve dediğiniz gibi önce nefse telkin verir, sonra nefis fiiliyatı uygulatabilmek için aklı ikna etmek, vicdanı susturmak için; önce iyi niyetle çıkılan yolda bir bakmışız ki yön şaşılmış akıl düşünmeyi bırakmış, vicdan suskunluğa bürünmüştür. Başkasın da eleştirdiğimiz ve doğru bulmadığımız davranışı kendimiz sergilemeye başlamışızdır. Daha da kötüsü bunun doğru olduğuna kendimizi öyle inandırırız ki; "Nefsin emirlerine uyan insan, iman dairesinden gittikçe uzaklaşır, sonu helâket olan bir yola girer." sözünüzü yaşar duruma geliriz. Tek çözüm;"Sünnet-i Seniyye zırhını giymek, Kur’ân kalesine sığınmak." Sosyal hayatın içerisin de kaybolup gitmemek...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı