"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

31 Mart ve Bediüzzaman (Beşinci ve altıncı gün)

Abdülbakî ÇİMİÇ
12 Nisan 2021, Pazartesi
Bediüzzaman’ın Hayatı’ndan Tesbitler (88)

Beşinci Gün (4 Nisan 1325/17 Nisan 1909 Cumartesi):

Hareket Ordusu İstanbul’da

Beşinci günün en belirgin özelliği artık İstanbul basınının Çatalca’ya gelmiş olan bazı Hareket Ordusu birliklerinden etkilenerek, askerî ayaklanmayı eleştirmeye başlamış olmasıdır. Bu arada Hurşit Paşa’nın başkanlığında askerî bir nasihat heyeti Çatalca’ya gelen askerî birlikler ile görüşmek üzere 17 Nisan da buraya gelmiştir. 1 31 Mart’ın beşinci günü, ilginç bir gelişme yaşanmış ve farklı fırkalar ‘Heyet-i Müttefika-i Siyasiye’ adı altında bir araya gelerek hazırladıkları şu bildiriyi imzalayıp ilân etmişlerdi: “Memleketimizde bulunan bir cümle siyâsi fırka, cemiyet ve heyetler hâl-i tehlikede bulunan vatan ve Meşrûtiyet’in temin-i selâmeti için kâffe-i ihtilâfatı (bütün ihtilâfları) bertaraf ederek nâm-ı âli-i Osmaniye altında bir cemiyet-i müttefika teşkil etmişlerdir.” 2 Bu bildirinin altına imza atan cemiyetlerden bazıları şunlardır. İttihat ve Terakkî Cemiyeti, Ahrar Fırkası, Kürt Teavün Kulübü, Ermeni Taşnaksütyun, Rum Cemiyet-i Siyasiyesi. 3 Bu bildiriye göre Heyet-i Müttefika’nın birinci görevi, vatanı ve Meşrûtiyeti tehdit eden durumlara karşı cemiyetler arasındaki tartışmalar ve çekişmeler unutularak birlikte ve elbirliği ile Meşrûtiyet’in bekasını korumaktır. 31 Mart sürecinde sükûnetin, barışın ve birbirine muhalif olan grupların arasında uzlaşmanın tekrar sağlanması noktasında önemli olan bu heyet çalışmalarına başlamıştı. Heyet-i Müttefika’nın kuruluşunun ertesi günü Bediüzzaman, bu oluşumu zımnen destekleyen bir yazı kaleme alacaktır. 4 Ayrıca 17 Nisan günü Mizan, Volkan, Serbestî de Bediüzzaman’ın önceki gün ikdam da çıkmış olan ‘Ey şanlı Asâkir-i Muvahhidin’ cümlesi ile başlayan yazısı yayınlanır.

Altıncı Gün (5 Nisan 1325/18 Nisan 1909 Pazar): “Tarih-i âlem serâpâ şahadet ediyor ki, asker neferatının siyasete müdahaleleri, devletçe ve milletçe müthiş zararları intaç etmiştir.” 5

18 Nisan’da büyük devletlerden gelebilecek tehlikenin büyüdüğünü anlayan Hareket Ordusu Kumandanı Hüseyin Hüsnü Paşa, İstanbul’daki elçiliklere telgraflar çekerek Hareket Ordusu’nun Meşrûtiyeti güçlendirmek için geldiğini, elçilerin ve bütün yabancıların can ve mallarının saldırılardan korunacağını ve İstanbul’da asayişin bozulmasına izin vermeyeceklerini temin ediyordu. 6

Bediüzzaman’ın gazetelerde çıkan yazıları

Bediüzzaman’ın Mizan Gazetesi’nde iki, Serbestî’de bir yazısı vardır. Mizan’daki yazılardan biri “Ey Asakir-i Muvahhidin” diğeri “Cemiyetlere İhtâr-ı Mühim” başlığı ile yayınlandı. Serbestî’deki yazının başlığı ise “Asker Kardeşlerime”dir. Bediüzzaman isyanın dördüncü günü, 31 Mart Vak’ası ile ilgili yazmış olduğu ilk yazısındaki (16 Nisan’da İkdam’da, 17 Nisan’da Volkan’da, Mizan ve Serbestî’de çıkan yazı) itaat vurgusuna Mizan’da çıkan yazısında da devam ettiği görülmektedir. Yine muvahhidin vurgusu ile başlayan yazının daha ilk cümlesinde yöneticilere itaatin Hazret-i Peygamberin (asm) emri olduğu söyleniyor. İkinci cümledeki “Ulu’l emriniz, üstadınız zabitlerinizdir.” 7 sözleriyle Bediüzzaman, askerin isyan etmiş olduğu subaylara karşı itaat etmelerinin farz olduğunu belirtiyor. Sözlerinin devamında da askerlerden bazı subayların kıymetsiz olan yanlış hareketlerinden dolayı itaate zarar vermemelerini istiyor. Bu yazısında Bediüzzaman’ın ikinci gündemi Ordu’nun siyasete karışması meselesidir. 1906 yılında 3. Ordu’da bulunan Subaylar, Selânik’te kurulan Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’ne katılmışlar ve daha sonra bu cemiyet 1907’de İttihat ve Terakkî Cemiyeti ile birleşmişti. 1908 yılında harekete geçip Meşrûtiyet’in ilânına vesile olan Mektepli Subaylar daha sonra asıl işleri olan askerlik görevine dönmemiş, günlük siyasete müdahil olarak 31 Mart’ın patlak vermesinde önemli rol oynamışlardır. Bundan yakınan Bediüzzaman, tarih boyunca ordunun siyasete karışmasının devletçe, milletçe müthiş zararlarla sonuçlandığını dolayısıyla bundan kaçınması gerektiğini ifade ediyor. Bediüzzaman Serbestî’de de çıkan yazısının önemli bir kısmını da Ordu’nun siyasete müdahil olmasına ayırmıştır.

Bediüzzaman askerlere hitap ediyor

“Ey Asakir-i muvahhidîn! Şeriat namına size söylüyorum ki, İslâmiyet’in ruh-i kuvveti ordudur. Ve ordunun da ruhu ve müfekkiresi mektepli zabitlerdir. Bunlara ilişmek hayat-ı millete ve devlete cinayet etmektir...” 8

Bu yazısında Bediüzzaman ordu-siyaset ilişkisinin dışında alaylı-mektepli çatışmasına da değinmektedir. Yukarıda bahsettiğimiz gibi İttihat ve Terakkî Cemiyeti Ordu’dan alaylı subayların büyük kısmını tasfiye etmişti. 31 Mart Vak’ası’nın en önemli sebeplerinden olan bu olaydan dolayı isyan çıktığı sırada askerler, rastladıkları mektepli subayları öldürmeye kalkmışlardı. Hatta bazen işi harbiyeli (mektepli) subay avından çok, subay olsun olmasın sadece mektepli avına çevirenler de olmuştu. 9 Bu yüzden bu yazısında Bediüzzaman, mektepli subayların önemini askerlere anlatmaya çalışmaktadır. “Şeriat namına size söylüyorum ki, İslâmiyet’in ruh-i kuvveti ordudur. Ve ordunun da ruhu ve müfekkiresi mektepli zabitlerdir. Bunlara ilişmek hayat-ı millete ve devlete cinayet etmektir.” 10 diye sözlerine başladığı yazısının yarısında mektepli subayların önemini anlatmaktadır. Alaylı-mektepli çatışmasında alaylılar 31 Mart öncesi mağduru, mektepliler de isyan sırasındaki saldırılardan dolayı 31 Mart dönemi mağdurudurlar. Dolayısıyla alaylı-mektepli çekişmesinde ortam oldukça hassastır. Bu yüzden alaylı askerler Bediüzzaman’a bu yazısından dolayı tepki göstermiş olacak ki, Bediüzzaman iki gün sonra bu konudan dolayı kendisini yanlış anlayanlar için bir yazı kaleme alacaktır. Mizan Gazetesi’nde çıkan “Cemiyetlere İhtar-ı Mühim” başlıklı yazıda ise Bediüzzaman, insanlar arasındaki irfan seviyesinin bir olmadığından dolayı böyle bir zeminde fırkalar arasında husûmetin oluşacağını, bundan dolayı da siyasete karışan cemiyetlerin ya birleşmesini, ya da hepsinin lağvedilmesi gerektiğini söylemektedir. Görüşleri itibariyle Bediüzzaman’ın bu yazısında bir önceki gün birçok fırka ve cemiyetin birleşmiş olduğu Heyet-i Müttefika’yı desteklediği söylenebilir. 11

Dipnotlar:

1- Necmettin Alkan, Selânik İstanbul’a Karşı, s. 229. 

2- İkdam, 21 Nisan 1909 (8 Nisan 1325), Nadi, İhtilâl ve İnkılâb-ı Osmani, s. 75. 

3- agy. 

4- Gerçeğin Aynasında Bediüzzaman, Nurettin Ceylan, 2016, s. 54. 

5- Eski Said Dönemi Eserleri (Divan-ı Harb-i Örfi), 2013, s. 102. 

6- Prof. Dr. Sina Akşin, 31 Mart Olayı, s. 139. 

7- Eski Said Dönemi Eserleri (Divan-ı Harb-i Örfi), 2013, s. 101-102 (4 Nisan 1325, Mizan, Sayı: 129). 

8- Eski Said Dönemi Eserleri (Divan-ı Harb-i Örfi), 2013, s. 105 (5 Nisan 1325, Serbestî, Sayı: 152). 

9- Mustafa Müftüoğlu, İstanbul’a Yürüyen Ordu 31 Mart Olayı’nın Perde Arkası, s. 50. 

10- Eski Said Dönemi Eserleri (Divan-ı Harb-i Örfi), 2013, s. 105 (5 Nisan 1325, Serbestî, Sayı: 152). 

11- Gerçeğin Aynasında Bediüzzaman, Nurettin Ceylan, 2016, s. 58.

Okunma Sayısı: 2513
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı