"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman’ın Medresetü’z-Zehrâ tasavvuru

Abdülbakî ÇİMİÇ
11 Nisan 2022, Pazartesi
Bediüzzaman’ın Hayatı’ndan Tesbitler (188)

Medresetü’z-Zehra, Bediüzzaman tarafından Doğu’da Din ve Fen ilimlerinin birlikte okutulmasını planladığı Üniversite düzeyindeki gaye-i hayâlidir. Bediüzzaman, Van’da kaldığı zamanlarda “O zamanda en büyük gaye ve düşüncesi, Mısır’daki Câmiü’l-Ezher’e mukabil Bitlis ve Van’da “Medresetü’z-Zehrâ” isminde bir darülfünun vücuda getirmekti. Bu teşebbüsünü kuvveden fiile çıkarmak niyetinde olup bunu tasarlıyordu.”1

Bediüzzaman, İstanbul’a şûrezar(çorak, verimsiz) Vilâyat-ı Şarkiye’nin maarifsizlikle öldürülmek istenilen Yıldız siyasetlerine istikamet vermek azmiyle gelmişti. Kendisi bunu şöyle ifade ediyor: “Ben Vilâyat-ı Şarkiye’de aşiretlerin hâl-i perişaniyetini görüyordum. Anladım ki, dünyevî bir saadetimiz, bir cihetle fünûn-i cedîde-i medeniye ile olacak. O fünûnun da gayr-i müteaffin bir mecrâı ulemâ ve bir menbâı da medreseler olmak lâzımdır; tâ ulema-i din, fünûn ile ünsiyet peyda etsin. Zira, o vilâyatta nimbedevî vatandaşların zimam-ı ihtiyârı ulema elindedir. Ve o saikle Dersaadet’e geldim.”2 

Pekâlâ, Bediüzzaman İstanbul’da Medresetü’z-Zehra için ümit ettiği imkânları bulabildi mi? Elbette bulamadı. Hatta İstanbul ile ilgili serzenişlerini şöyle ifade ediyordu: “Ben Kürdistan dağlarında büyümüş idim. Merkez-i hilafeti güzel tahayyül ediyordum. Vakta, bundan yedi-sekiz ay mukaddem Dersaadet’e geldim. Gördüm ki: İstanbul, tevahhuş ve tenafur-u kulûb sebebiyle medeni libası giymiş vahşi bir adama benzerdi. Şimdi ittihad-ı millî sebebiyle medeni adam, fakat yarı medeni, yarı vahşi libasında bize arz-ı didar ediyor. Evvel Kürdistan’da fenalığın sebebi, Kürdistan uzvu hastalanmış zannediyordum. Vakta ki, hasta olan İstanbul’u gördüm, nabzını tuttum, teşrih ettim. Anladım ki, kalbdeki hastalıktır her tarafa sirayet eden. Tedavisine çalıştım; bir divanelikle taltif edildim.”3

Medresetü’z-Zehrâ, önceleri Osmanlı’da Şark bölgesini ayağa kaldırma düşüncesiyle ortaya çıkmış Şark’ın bir eğitim projesi iken; daha sonra İslâm âleminin günümüz dünyasında hak ettiği yeri almasını sağlayacak bir gelecek projesine dönüşmüştür. Bu konu Bediüzzaman’ın gözünde o kadar ehemmiyetlidir ki, bu hayâlin gerçekleşmesi için tam elli beş sene ve üç kuşak boyunca ülkeyi idare eden idarecilere ısrarlı müracaatlarda bulunmuştur. Son müracaatıyla ilgili olarak Emirdağ Lahikası II’de şunlar yazılıdır: “Vilâyet-i Şarkiye’nin merkezinde hem Hindistan, hem Arabistan, hem İran, hem Kafkas ve Hem Türkistan’ın ortasında Medresetü’z-Zehra mânâsında, Camiü’l-Ezher üslubunda bir darü’l-fünun, hem mektep, hem medrese olacak bir üniversite için tam ellibeş senedir, Risale-i Nur’un hakikatına çalıştığım gibi, ona da çalışmışım.”4

Bediüzzaman, Van’da Horhor Medresesi’nde talebelerine ders vermekteyken, geleneksel medrese eğitim sistemini yeterli bulmuyor ve bazı yeni metotlar uyguluyordu. Yeni metodunun şartlarını iki maddede topluyordu. “Birincisi: Medrese-nâm melûf ve menus ve cazibedar ve şevk-engiz itibarı olduğu halde büyük bir hakikati tazammun ettiğinden, rağabatı uyandıran o mübarek medrese ismiyle tesmiye. İkincisi: Fünun-u cedideyi, ulûm-u medaris ile mezc ve derc; ve lisân-ı Arabî vâcip, Kürdî câiz, Türkî lâzım kılmak.”5 diye ifade ediyordu. Van, Bitlis ve Diyarbakır illerinde fen bilimleriyle İslâmî ilimlerin birlikte okutulacağı, Doğuda cehaleti ve bilgisizliği ortadan kaldıracak mahiyette, Medresetü’z-Zehrâ ismini verdiği birkaç üniversitenin yapımı düşüncesini hükümete iletmek için 1907 yılının son aylarında “Şarkî Anadolu’da Medresetü’z-Zehrâ namıyla vücûda getirmek istediği dârülfünûnun küşâdı için çalışmak üzere İstanbul’a geldi.”6

Dipnotlar:

1 Tarihçe-i Hayat, 2013, s.79 

2 Eski Said Dönemi Eserleri(Divan-ı Harb-i Örfi),2013,s.133 

3 Eski Said Dönemi Eserleri(Nutuk),2013,s.180 

4 Emirdağ Lâhikası-II, 2013, s.843

5 Eski Said Dönemi Eserleri(Münazarat), 2013, s.290 

6 Tarihçe-i Hayat, 2013, s.161

Okunma Sayısı: 1380
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı