AKMHP muhalefetin cumhurbaşkanı adayını bir an önce öğrenmek istiyor.
Neden?
Bir an önce belden aşağı vurmaya başlayabilmek için.
Ama ne Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener ve ne de Temel Karamollaoğlu ve Gültekin Uysal, hiçbiri bu kozu onlara vermiyor. Gördüğümüz kadarıyla Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan da aynı hassasiyeti takip ediyor.
Böylece altılı ortaklık genişleyip derinleşiyor. Daha ilginci muhalefet sadece cumhurbaşkanı adayını ortaya koyarak sahaya çıkmanın riskini biliyor ve cumhurbaşkanı ile birlikte yardımcı triosunu da ortaya çıkarmaya hazırlanıyor.
Böylece “biz geçiş sürecini bu dörtlü ile yöneteceğiz” diyerek milletin daha yüksek bir kesiminin güvenini kazanmaya çalışacaklar.
İktidar ise muhalefetin bu tutarlı stratejik adımları yüzünden muhalefete kızıyor ve bunun da telâşıyla hata üzerine hata yapmaya devam ediyor. İşte bir örnek:
Numan Kurtulmuş kısa süre önce şöyle söyledi: “Benim kişisel bu kadar yıllık tecrübeyle söyleyeceğim şey şudur: Siyasî tabanı olan, ileride cumhurbaşkanı seçilirse kendilerine ayak bağı olacak olan birisi yerine, siyasî tabanı olmayan nispeten daha düşük profilli birisini aday çıkarmak için uzlaşmaya çalışacaklar. Bunu söyleyince kimi aday çıkaracaklarını söyleyemiyorlar da ‘hadi bakalım seçimi getirin de kimin aday olacağını görün’ diyorlar.”
Bu “düşük profil” meselesi AKP’nin belâsı.
AKP Ankara milletvekili Aydın Ünal Mayıs 2016’da Davutoğlu ve sonrası için şunları söylemişti:
“Sayın başbakanımız da ifade etti, sayın cumhurbaşkanımız ‘Güçlü cumhurbaşkanı, güçlü başbakan’ demişti. Ama böyle olduğu zaman Türkiye’nin iyi idare edilmediğini gördük. Güçlü cumhurbaşkanı ve güçlü başbakanın iyi sonuçlar doğurmadığını gördük. … Bundan sonra gelecek başbakanın profili daha düşük olacak. Fiilî olarak oluşan durum bundan sonra da devam edecek. Türkiye açısından daha sağlıklı olacak.”
Bu sözlerin AKP üzerinde oluşturduğu menfi dalgayı kırabilmek için bu kere 10 Mayıs 2016’da Numan Kurtulmuş tevile girişmiş ve şöyle söylemişti:
“İnşallah AK Parti, birlik içerisinde, huzur içerisinde, usûlüne uygun bir şekilde, suhuletle bu süreci aşacaktır ve yoluna devam edecektir. AK Parti, iddialı bir partidir. Türkiye’nin yüzde 50’sinin oyunu almış olan bir partidir. AK Parti’nin değil genel başkanı, AK Parti’nin mahalle başkanı bile yüksek profillidir. Mahalle başkanı bile iddialı bir arkadaşımızdır.”
O tarihte kendi partisinin adaylarına “düşük profil” yaftası yakıştıran kendi arkadaşlarına karşı çıkan bir siyasetçinin şimdi rakiplerinin çıkaracağı cumhurbaşkanı adayına “düşük profilli olacak” demesi nasıl yakışık alır?
Birine profilden bakacaksanız önce iyi niyetli olacaksınız. Yoksa önünüze bakmak zorunda kalırsınız.