"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Baş örtü; son örtü mü, ilk örtü mü?

Ahmet BATTAL
02 Mart 2013, Cumartesi
Tesettür defilesi gibi gariplikleri teşhis ve tedavi eden bir gazetenin okuyucuları için bu günkü konumuz aslında çok da orijinal sayılmaz. Ama, bilhassa başörtüsü konusunda üniversitelerde rahatlama sağlandıktan sonra bazı öğrencilerimizin içinde bulunduğu ruh halini teşhis etmek bakımından önemli bir konu.
Başörtüsü “başın örtüsü” demek. Saçı, boynu ve yakayı örtmenin mü’min hanımlar dinî bir emir olduğu hususunda ulema mabeyninde şüphe yok.
Ama tesettürün (hicabın) bundan ibaret olmadığı da açık. Vücut hatları (da) örtülmüş olacak ki tesettürdeki setr tamam olsun. Hanım, “mesture hanım” olsun.
Bir üniversiteli kızın babası anlatıyor:
Kızı arkadaşlarından ve ablalarından etkilenmiş, dindarlaşmaya karar vermiş, namaza da başlamaya başlamış.
Sonra dindarlığını “görünür hale getirmeye” karar vermiş.
Anne itiraz etmiş. Gerekçesi ilginç: “Gerek yok. Mezun olunca işe girmek için mecburen yeniden açacak. Zaten diğer kıyafetleri de başörtüye uygun değil”. 
Baba kızına destek olmak adına, eşine espriyle karışık cevap vermiş: “Olsun baş örtüyle başlasın, sonra diğer kıyafetlerini de örtü haline dönüştürür”.
Yani demek istiyor ki “baş örtü başlangıç örtü” olabilir.
Acaba böyle midir?
Başı örtmek, baş örtü müdür, ilk örtü müdür, yoksa son örtü müdür? Örtünmeye başlamanın mı örtünmeyi tamamlamanın mı adıdır?
Diğer kıyafetleri “örtü” değil de defile ürünü ya da şov parçası gibi olan bir hanımın baş örtüsü ilk örtüsü müdür, başlangıç örtüsü müdür?
Elbet konunun dinî boyutu bizim ilgi alanımızın dışında. Zira uzmanlık kapasitemizin üstünde.
Ama sosyal boyutu ilgimizi çekiyor.
Dindarlık artıyor mu tartışmalarında en çok dikkat çeken husus buydu.
“Dindarlık artıyor mu yoksa var olan biçimiyle görünür hale mi geliyor” deniyordu.
Yukarıda hikâye ettiğimiz genç kızın baş-örtme talebindeki gerekçede bir noktaya dikkatiniz çekelim.  Genç kız örtüyü dindarlığını arttırmak olarak tarif etmiyor. Gizlememek, görünür hale getirmek ve hatta göstermek olarak tarif ediyor.
Bu da bir dindarlık basamağı mıdır?
Evet, olabilir. Zira dinî sembollerin, yani şeairin görünür hale getirilebilmesi önemli bir basamaktır. Hürriyetle ilgilidir. Hakiki hürriyet de imanla ilgilidir.
Toplumsal dindarlık basamağına katkı yapan adımlar, yani şeair de denilen toplumsal dinî motifleri güçlendiren eylemler de dindarlığa bir biçimde katkı yapar.
Zira Bediüzzaman’ın Sözler’in sonundaki Lemaat’ta yer alan mühim tesbitiyle (s. 671) “Herbir şeâir bir hoca-i dânâdır; ruh-u İslâmı dâim enzâra ders veriyor”.
Yani bir toplumda İslâmın yaşayan bir din olduğunu gösteren toplumsal dinî motifler İslâmın mânâsını ve ruhunu göze gösterip oradan da ivazsız garazsız biçimde kalbe ders olarak intikal ettiriyor.
Başörtüsü de hiç tereddütsüz bunlardan biri..
Ama bu şiarın, yani alâmetin verdiği dersin hakikî ders olması için, bayrağı başında taşıyanın o bayrağın ruhunu da, kalbinde de taşıması ve bunu da göstermesi lâzım.
Başını örtmeye başlayan bir hanımın diğer elbiselerinin vücut hatlarını örten bir elbiseye dönüşmemiş olması ise hem baş örtüyü “son örtü” olmaktan çıkarıyor, hem de şeytanın eline bir koz veriyor olabilir.
Çözüm nedir? Çare nedir?
Ehline sorduk. Cevap bekliyoruz.
Okunma Sayısı: 2776
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • ismail emre canbolat

    2.3.2013 00:00:00

    Aslında bu kökten gelen bir rahatsızlık mıdır bunu da sorgulamamız gerekir diye düşünüyorum. Çünkü bir reçete yazılacaksa öncelik bu işin temellerini düzeltmekle başlaması gerekmez mi? Allah razı olsun Ahmet hocamızdan ehlinden cevap bekliyoruz inşaAllah.

  • Meliksah Sezen

    2.3.2013 00:00:00

    Eşya ve hadiseye hükmetme, eşya ve hadisenin hükmettiklerinden olmama muradına muhatap olan Müslümanın yalnızca ameli meselelerin birkaçında değil ameli ve itikadi hatta fikri hayatın bütününü, İslama kurması gereken nispet anlayışı ve gerçek mükellefiyet tavrını takınma haysiyeti ile çözülebilir. Bu nispet ve haysiyet bir kere, bir vaka ile idrak edilirse her nokta ve mevzuda aynı doğru yolu bulmaya rehberlik eder.Bir hadisimi zaman üstü manası ile anlayan bütün hadislerimi anlamış gibidir.

  • Mustafa Torun

    2.3.2013 00:00:00

    28 Şubat ’ta başörtülü kardeşlerimiz hakkında, zalimin zulmune maruz kalmalarına kadere fetva verdiren şey de örtünmenin vecibelerini ihmal değil miydi? O zamanlar (28 şubat 1997 öncesi) üniversiteli pek çok başörtülü genç, şimdiki gibi dar giyinmek görenek belası tam musallat olmamışken bile Kemalizm’in sahte cennetleri olan kampüslerde erkekle son derece rahat oturup kalkmakta, yüksek sesle kahkalar atmakta öyleki gençliğini hayvancasına yaşamak isteyenlerden neredeyse şeklen farkedilebilmekte değil miydi.
    Toplum bana temiz kadın muamelesi yapsın, el üstünde tutsun, hayırlı eş bulmak için çalışsın, otobüste dolmuşta pazarda hürmet edip ayrıcalık tanısın da bir taraftan gençliğimi ehl-i dünya gibi yaşamaktan geri kalmayayım düşüncesi hal ve tavırlardan okunmuyor muydu? Hal böyle olunca kader maksadının aksiyle tokat vurmamış mıydı?
    Eğer başörütüsü imanın bir neticesi olarak kendine başlarda yer buluyorsa şeairdendir. Sadece fasıkın fıskına perdelik yapıyorsa bir derece fıskın yayılmasına set çekip hoş olmakla beraber tam hükmünü vermek zor olsa gerektir.

  • Osman AKTEN

    2.3.2013 00:00:00

    Tesettür islamın bir gereğidir,mümin her kadın bu konuda gerekli hassasiyeti göstermektedir,göstermelidirde.Bir insanın ilk olarak başörtüsü ile başlaması ve zamanla diğer kıyafetlerini başörtüsüne döndürmesi ilk bakışta oldukça masum gelebilir.Başörtülü olup diğer kıyafetleri uygun olmayan hatta makyaj yapan insanlarla bile karşılaşıyoruz.İlk gören bu yeni örtünmeye başlamış,zamanla değişecek tamamen tesettüre uyacak diye düşünmez.Ben dahil böyle insanları gördüğümde islamdaki örtünme anlayışını dejenere ettikleri için kızıyorum.Çünkü farkında olmadan toplumda çarpık bir tesettür anlayışının ortaya çıkmasına araç olmaktadırlar.O yüzden tesettür her yönüyle tam olmalı ve bütün olmalı.Zamanla tam tesettüre bürüneceğim deyip çarpık tesettür anlayışına alet olmamalıdır.o yüzden başörtüsü ilk değil son örtüdür.Ve tüm örtünmelerde bu son örtünme ile bütünleşmelidir.

    İnsanlara tesettürün mahiyeti,sadeliği (pardesüsü ve eşarpı 100 metreden farkedilmemeli) ve nasıl olması gerektiği (bütünsellik ve makyaj vb.şeylerden arınma) anlatılmalı ve öyle yaşanmalıdır.

  • ERDOĞAN KAPLAN

    2.3.2013 00:00:00

    Sn. Ahmet bey yazınız harika. ALLAH sizlerden razı olsun. şunu söylemek istiyorum. Bazen medyada ve çevremizden duyarız. irandan. mısırdan veya herhangi bir islam ülkesinden Türkiye ye gelen tesettürlü ve çarşaflı bayanların Ankara ve İstanbul hava alanına indiklerinde başlarındaki örtüleri ve çarşaflarınr çıkardıklarını duyuyoruz. tabiki çok üzülüyoruz. eksikliğimiz iman. ÖNCE İMAN. ÖNCE İMAN. ÖNCE İMAN. imanımızı taklidi imanden. tahkiki imana dönüştürmeliyiz diye düşünüyorum. O zaman baş örtüsü ve tesettür de son örtü yani kabir kapısına kadar devam eder İNŞALLAH

  • ismail emre canbolat

    2.3.2013 00:00:00

    28 şubat sürecinde Sayın Mustafa TORUN’un sözlerine katılıyorum. Ancak bu vesileyle birçok masumunda canı yandı bunu da es geçmememiz gerekir. Velev ki bunun birçok örneğini biliyoruz. Ancak şuanda insanlar bunu bir sembol haline getirmişler. Ve hakiki tesettürü de göremiyoruz ne yazık ki(Tesettüre uyan arkadaşları Tenzih ederim). Allah’tan isteğimiz başörtüsünü yalnız Allah’ın rızasını kazanmak için(Yani bayrağı başında taşıyanın o bayrağın ruhunu da, kalbinde de taşıması ve bunu da göstermesi lâzım sözününde doğruluğunu vurgulayalım) takmaları ve Allah’ın emirlerini gevşetmemeleridir. Hakiki tesettür bir islami kaidedir(şeair) ve islami kaideler değiştirilemez esnetilemez. Elimizde tek olan şey bu kardeşlerimize duâ diye düşünüyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı