Hepsi aynı kökten gelen hem keyfiyetli hem kemiyetli ve hem de cemiyetli kelimeler.

Ama aralarında bazı farklar da var. 

İşte bunlardan biri:

Basında kendisine “tosuncuk” lâkabı takılan (biz gıybet niyetiyle değil tarif için yazıyoruz) Mehmet Aydın’ın ağabeyi Fatih Aydın Türk adlî makamları tarafından Uruguay’da teslim alınmış ve uçakla Türkiye’ye getirilmiş. 

Fatih Aydın’ın uçaktan inerken çekilen fotoğraflarında üzerinde siyah bir tişört var. Fotoğraflardan görüldüğü kadarıyla tişörtün altında bir de forma var ve yakası seçilebiliyor. 

Bu şahıs sağlık kontrollerinden sonra Emniyete götürülürken çekilen fotoğraflarda ise tişört yok ve alttaki Fenerbahçe forması tam görünür halde.

Oradan Malî Şubeye götürülürken üzerinde tekrar baştaki siyah tişört görünüyor.

Bunun üzerine camia dalgalanıyor ve Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Metin Sipahioğlu twitter’dan şunları yazıyor: 

“Çiftlikbank dolandırıcısı şahsiyet ülkeye siyah tişört ile geliyor ve kameraların karşısına Fenerbahçe forması ile çıkartılıyor. Çok net ki; 3 Temmuz’u kurgulayan FETÖ’cüler halen temizlenememiş ve bizimle uğraşıyor. @EmniyetGM @TC_icisleri @tcbestepe âcilen açıklama yapmalı!”

Fenerbahçe formasının medyatik bir şüphelinin üzerinde görünür hale getirilmesini basit bir hadise ya da bir ihmal olarak görmek kolay görünmüyor.  

Bu forma başka bir takımın forması da olabilirdi. Bir şey değişmezdi. Yine yanlış olurdu. 

Bu şüpheli gerçekten Fenerbahçe hayranı da olabilir. Bu da bir şeyi değiştirmez. 

Ne olursa olsun, şüphelinin bu şekilde fotoğraflanmasına polis tarafından izin verilmiş olması, en azından bir camiaya ya da “dünyevî bir cemaat”e karşı yapılan bir saygısızlık ya da bir provokasyondur denilebilir. 

En riskli olanı ise yarın öbür gün bu formanın şüpheliye bizzat bir polis tarafından giydirilmiş olduğunun ya da zaten var olan formanın görünür hale getirilebilmesi için polis tarafından bir “hareket çekilmiş” olduğunun ortaya çıkacak olması ihtimalidir. 

Sebep ve amaç ne olursa olsun, koca bir camia rahatsız edilmiştir. 

Ama, her halde şahsı adına olmak üzere yukarıdaki açıklamayı yapan yönetim kurulu üyesinin “…öcüler” damgasını kullanışlı bulması ve kullanmaya devam etmesi gerçekten ilginç olmuş. 

Bu açıklamada bu şahsın “dolandırıcı” olarak tarif edilip, bırakın hükmün verilmesini ve kesinleşmesini, yargılama bile başlamadan önce peşin peşin damgalanmasının üzerinde de ayrıca durmak lâzım. 

Vur fakat dinle. Hak ediyorsam vur fakat önce dinle. 

Biz ne zaman adam oluruz? 

Cevap net: Hükümlerimizi peşin olmaktan çıkarıp perakendeye dönüştürebildiğimiz zaman.