Maksadımız reklâm yapmak değil, hakikati hatırlatmak.
Ama lâf aramızda, reklâmdaki hakikat gerçekten önemli.
Kontrolsüz güç güç değildir, risktir.
Kontrolsüz gücün nereye çarpacağı, nereye gideceği, nerede duracağı belli olmaz.
Bu yüzden “devlet gücü” kontrol altında olmalı.
Devlet denetlenmeli.
Yürütme denilen gücü (hükümeti ve özerk kuruluşları) çıkardığı kanunlarla yasama yönlendirmeli.
Yasama mensupları liderin değil, milletin vekili olmalı. Şapka değil kanun çıkarmalı. Rol değil irade ortaya koymalı.
Yürütme kendi kendisini hiyerarşi içinde denetlemeli. Müfettişiyle, denetçisiyle...
Ayrıca yasama da yürütmeyi denetlemeli.
Hem bizzat ve hem de yargı eliyle denetlemeli.
İdare ve vergi mahkemeleri bunun için var. Danıştay bu denetimin gerçek nihaî aşaması olmalı. Sayıştay da bu denetime yardımcı olmalı.
Yasamayı da halk denetlemeli.
Halk bu amaçla organize olmalı. “Örgütlü toplum” bu demek. Yoksa yer altı örgütü mânâsında faaliyet gösteren ve halkı da yöneteni de “korkutan örgüt” elbette faydalı değil zararlıdır.
Örgütlü toplum sağlam ve sahih bilgi ile donanmalı.
Basın halkın gözü kulağı olmalı.
Basın hür olmalı. Besleme olmamalı.
Basın ahlâklı olmalı.
Namussuzu gazeteci yapan bilsin ki o gazeteci önce kendi namusunu satar sonra onu gazeteci yapanı.
Bir de;
Bütün yönetenler denetlenmeli.
Evvela kendi kendilerini denetlemeliler.
Meselâ kalp ve vicdan nefsi denetlemeli. Nefsi itham etmeli. Yönetici, kalbinde küçük bir kibir olanın da cennete giremeyeceğini unutmamalı.
Hem de ivazsız garazsız dostları olmalı yöneticinin çevresinde.
Ve onlar, sözünü sakınmadan, dostça söyleyebilmeli her yönetene.
“Biz bir ekibiz” diyebilmeli, yönetmeye talip olanlar. Ve yönetenler.
“Biz bir kadroyuz, kadro hareketiyiz” diyebilmeli ve böyle olduğunu davranışlarıyla da ispat edebilmeli.
Karizma gücüne dayanmamalı kitleler.
Lider tabiatlılar kitlenin ekip olmasının sağlamalı. Ekip kendi gücüne güvenmeli, ekip mensupları ekibin gücüne güvenmeli.
Karizma enerjiyi sömürmemeli. Prizma yere sağlam basmalı. Sinerji enerjiyi doğurmalı.
Siyasî güç kontrollü güç olmalı. Frenini bilmeli.
Basınca frene, tam basmalı: Önce Yaratanın karşısında eğilmeli.
Sonra kendisine hizmet ettiği kitlenin önünde eğilmeli. “Halka hizmet Hakka hizmettir” demeli.
Bürokratik güç de kontrollü güç olmalı.
Dindarsa bilhassa, önce riyaya girmeden ve gizlemeden Hakk’ın huzurunda eğilmeli, secdeye kadar gitmeli.
Sonra “halkın rızası Hakk’ın rızasının vesilesidir” diyerek siyasetçinin emrine girmeli.
Böyle olmazsa ne olur?
Güç kontrolden çıkar.
Araç virajları alamaz olur.
Önümüz duvar olur!
Aman dikkat, arabadayız, tribünde değiliz.
Hepimiz aynı arabadayız.
Atlayacak yer yok.