Faizli bankadan ya da faizsiz bankadan…
Nakdî kredi ya da mal bedeli için kredi…
… almak, bir “kredi almak” değil midir? Evet öyledir.
Kredi almak da bir almak değil midir? Evet öyledir.
Öyle ise ve krediyi alan dindar ise nelere dikkat edecektir?
Şunlara:
-Krediye gerçekten ihtiyacım var mı yoksa gereksiz yere mi borçlanıyorum.
Zira bilhassa bu zamanda borç, “yiğidin kamçısı” değil, “dindarlığın bir lekesi”dir.
-Kredi almak için akdedeceğim mukavelenin fıkhî hükmü nedir?
Zira her bir kredi biçimi, dinî ve fıkhî hükmü itibariyle farklı sonuçlara tekabül eder. Helâli var, mekruhu/şüphelisi var, haramı var.
-Bismillah diyebiliyor muyum? Veren de bismillah diyebiliyor mu?
Bu son şartı benim uydurduğumu düşünebilirsiniz.
O zaman Bediüzzaman’ın Lem’alar’da (s. 137) yer alan şu cümlelerini okuyunuz:
“Esbab-ı zâhiriye eliyle gelen nimetleri o esbab hesabına almamak gerektir. …
Eğer o sebep ihtiyar sahibi ise, o Bismillâh demeli, sonra ondan al. Yoksa alma. Çünkü ‘Üzerine Allah’ın adı zikredilmeyen şeylerden yemeyin’ (En’âm Sûresi, 6:121) âyetinin mânâ-yı sarihinden başka bir mânâ-yı işarîsi şudur ki: ‘Mün’im-i Hakikîyi hatıra getirmeyen ve O’nun namıyla verilmeyen nimeti yemeyiniz’ demektir.
“O halde, hem veren Bismillâh demeli, hem alan Bismillâh demeli. Eğer o Bismillâh demiyor, fakat sen de almaya muhtaçsan, sen Bismillâh de, onun başı üstünde rahmet-i İlâhiyenin elini gör, şükürle öp, ondan al. Yani, nimetten in’âma bak, in’amdan Mün’im-i Hakikîyi düşün. Bu düşünmek bir şükürdür. Sonra o zâhirî vasıtaya istersen duâ et; çünkü o nimet onun eliyle size gönderildi.”
Özetle, bir nimeti alanın da verenin de Allahın adıyla alması ve vermesi şart. Aksi hal mesuliyet sebebi. Ancak ihtiyaç varsa o başka mesele.
Para ya da finansman desteği de elbette bir nimet ve yukarıdaki kural bankadan ya da komşudan alınan bu para için de geçerli.
Faizli ya da faizsiz, herhangi bir banka ile yapılan kredi tedarik akdinin “dinî açıdan caiz” olması yetmez. Verenin Allah adına vermesi ve alanın da Allah adına alması şart.
Mal kredisi caiz mi? Âlimlerimize göre evet.
Yani bankanın kredi alıcısına nakit para vermek yerine onu mal sahibi ettiği ve peşin alıp vadeli satma esasıyla işleyen üç bacaklı akitler caiz mi? Evet.
Bu üç bacaklı sözleşmede finansman tedariki ve satışa aracılık işini yapan finansman aracısının banka olup olmamasının ve banka ise faizli ya da faizsiz banka olup olmamasının akdin sıhhat şartlarına manisi var mı? Yok.
O halde helâl bir hukukî işlemi dinen “yanlış” bir işletmeciyle kurmaya izin var mı?
Bilhassa bu “yanlış” tedarikçi, krediyi verirken “Bismillah” demediği gibi böyle demeyi red de ediyorsa, nasıl olacak da ondan alacağız.
Krediye muhtaç olmak ne demektir? Bu “ihtiyaç”, haramı helâl eden bir zaruret hali midir?
Bu soruların dinî hükmünü ve cevabını Gazetemizin uzman yazarlarına bırakalım.
Ama anlaşılıyor ki verirken Bismillah demediği gibi böyle diyenlerden hazetmeyen ve müşteri olmasından bile rahatsız olan faizli bankadan caiz türden faizsiz kredi alınamaz.
Ama anlaşılıyor ki faizli banka da işleten bir patronun faizsiz bankasından alınacak kredi de aynı sebeple “sorunlu”.
O halde “faizli bankalardan faizsiz pencere açmak” denilen, “görünüşte masum” bankacılık taktiği, hakikatte ancak meyhane dibine cami yapıp meyhaneden doğruca camiye adam kapmaya çalışmaya benziyor.
Özetle, krediye muhtaçsan faizsiz bankaya git. “Ama bunların kredi maliyeti faizli bankalarınkinden daha yüksek” diyerek kaçma. Zira onun da sebebi var.