Belediyelerin görevleri kanunlarda kısmen sayılmış ve kısmen de çerçevesi çizilmiş.
Açıkça sayılmış olmamakla birlikte bu vazifeler arasında “insanları alkol belasından uzak tutmaya çalışmak” da var elbette.
Gerçekten, kişinin sarhoşluk verici şeyler içip kendi sağlığına zarar vermesi kötü olduğu gibi ortalığı dağıtarak başkasına zarar vermesi de kötüdür.
Elbette devlet ve dolayısıyla belediyeler her ikisini de engellemeye çalışmalıdır. Bu bir kamu görevidir.
Ama siyasetçilerin siyasi rakipleri hakkında “olmayanı varmış gibi göstermesi” de büyük bir kötülüktür, “yalanın daniskası” demek olan tezvirattır ve bunun da kınanıp engellenmesi gereklidir.
Hatta, bazen, siyasi haksız rekabeti engellemek, berduşluğu gidermekten daha öncelikli ya da daha önemli hale gelebilir. Zira her berduş, söze “ah ulan ah, neden içiyorum bu mereti biliyor musun” diyerek ve sevmediği siyasetçiye parmak sallayarak başlayabilir.
Bunları neden yazdık?
Medyascope’un haberine göre; İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 2027 Avrupa Oyunları’nın protokolünü imzalamak üzere bir uçak dolusu adamla 16 Mayıs’ta Roma’ya gitmiş.
Gezide Ruşen Çakır, İsmail Saymaz, Kürşad Oğuz, Alişer Delek ve Nevşin Mengü gibi gazeteciler de yer almış.
Gazetecilerin Roma’ya gidiş masraflarının İBB tarafından ödenmesi tartışma konusu olmuş.
Ama AKMHP cumhurunun başkanı Erdoğan, İmamoğlu’na başka bir yönden tepki göstermiş.
“31 Mart seçimlerinde el değiştiren bazı belediyelerin, görüyoruz ki ilk icraatlarından biri içki tüketiminin yaygınlaştırılması oluyor. Kimse kusura bakmasın, belediyelerin görevi kamusal alanda içkiyi özendirici işler yapmak, gazetecileri özel uçaklar tutup şarap festivallerine götürmek değil, insanları alkol belasından uzak tutmaya çalışmak olmalıdır. … Biz bunların hiçbirini masum adımlar olarak değerlendirmiyoruz. Aile müessesesiyle bireyin ruh ve vücut sağlığını tehdit eden her türlü politikanın karşısındayız. Nesli ifsat edici girişimlere de müsamahayla yaklaşmayacağız. Güçlü aile yapısının tesisi için üzerimize düşen her görevi sorumluluk bilinciyle adım adım, fert fert planlayarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”
Şarap festivali iddiası üzerine İmamoğlu her zamanki gibi cevabı alayla yapıştırmış:
“Öncelikle Sayın Cumhurbaşkanı’na buradan bilgi vereyim. Biz oraya 2027 Avrupa oyunlarının protokolünü imzalamak için gittik … bazı gazeteciler bize eşlik etti. Bu tarihi olaya hem şahitlik yaptılar hem de bunun kamuoyu tarafından duyulmasını sağladılar. Bu işi Sayın Cumhurbaşkanı 2027 de Avrupa oyunlarını İtalya’yı, Roma’yı şaraba nasıl bağladı onu anlamadım. Ama muhtemelen kendisine bilgi veren kim ise İtalya ve Roma deyince aklına şarap geliyordu, tahmin ediyorum, ya da akşamdan kalmaydı diyebiliriz!”
El değiştiren bazı belediyelerde başkanların ilk icraatlarından birinin içki tüketiminin yaygınlaştırılması olduğu yolundaki iddiasının somut delili Erdoğan’ın konuşmasında yok.
İçkinin serbestleşmesine ve yaygınlaşabilmesine taraftar ya da karşı olmak yönünden, seçmenleri ve kadroları itibariyle, siyasi partiler arasında bazı farklar elbette olacaktır ve bu normaldir.
Bu farkı siyasi rekabet konusu yapmak ve seçmeni bu konu üzerinden konsolide etmek de elbette bir dereceye kadar normaldir.
Ancak bunu yaparken abartmak ya da gerçeğe aykırı şeyler söylemek en az içkiyi açıktan yaygınlaştırmak kadar kötüdür.
Zira bazı insanlara “ah ulan ah…” dedirtir!