"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sorumlu bulundu: Laiklik. Dağılın…

Ahmet BATTAL
08 Eylül 2021, Çarşamba
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, önceki gün ÖNDER buluşmasındaki konuşmasında, şunları söylemiş:

“İtikadî açıdan Batı merkezli din anlayışlarının sonucu olarak neşet eden ve dünyayı etkileyen deizm, ateizm, agnostisizm, nihilizm ve benzeri izmlerin yani akımların, itikadî alanda yaşanan kaotik ortamın da etkisiyle İslâm coğrafyasında karşılık bulması, üzerinde durulması gereken hususlardandır. … Bu sorunu tetikleyen en önemli olgu, dinin yaşanan hayatla irtibatının zayıflatılması, bilerek zayıflatılma yoluna gidilmesi. Bireysel ve sosyal meselelere İslâm adına doğru, gerçekçi ve pratik çözümler getirilememesi. Bu durum hayatın içinden konularda, inancın ikinci planda kalmasına yahut inancın hayatın dışına itilmesine sebep olmaktadır. Hani ‘inanç sokakta olmasın, mahallede olmasın, şehirde olmasın, insanın içinde olsun’ diye bir anlayış var ya. İnsan ile işte Allah arasında olsun, evine yansımasın, ticaretine yansımasın, siyasetine yansımasın, adaletine, yargısına yansımasın’... Görüyorsunuz ya ortalığı ayağa kaldırıyorlar. ‘İnançtan ayıklansın oralar’. Adeta bu düşünce insanlığı bu noktaya getirmektedir.”

Muhterem Erbaş böylece geçen Çarşamba günkü duâlı açılışla ilgili eleştirilere de kendince dolaylı olarak cevap vermiş oluyor. 

Ancak cevap bizce yanlış. Zira kanaatimizce Muhterem Başkan deizm ve -izmler konusunda yanıltılıyor, yanılıyor veya yanıltıyor. 

Son yıllarda dindarlığın zayıflamasının ana sorumlusu, sekülerizm taraftarlarının ve laikçilerin dini toplumdan dışlama esası üzerine kurulu yanlış laiklik isteği ve buna dayalı kamusal icraatlar değil.  

Yani “bu sorunu tetikleyen en önemli olgu” en azından son on yıl içinde, “dinin yaşanan hayatla irtibatının zayıflatılması, bilerek zayıflatılma yoluna gidilmesi” filan değil. 

Aksine bilhassa devletle içli dışlı olabilmek adına laikliği ve din ve vicdan hürriyetini berhava eden bir kısım muhteris dindarların dini siyasette ve bürokraside kötüye kullanması. 

Daha basit ifadeyle, bir kısım zayıf itikat sahibi insanlar, dinden, “Diyanet İşleri Başkanı Yargıtay binası açılışında duâ edemedi” diye soğumuyor. Aksine “siyasetin baskısı altına girerek bulunduğu yarı siyasî mekânda herkese bir tür kamusal dayatmayla ‘amin’ dedirtmesinin dinin özü olan ihlâsla ilişkisini izah edemediği için” soğuyorlar. 

“Dinin yaşanan hayatla irtibatının bilerek zayıflatılması” meselesi elbette önemli. Ama eğer dinî hayat zayıflıyorsa ya da dindarlık azalıyorsa bunun sorumlusu yine iktidar. Muhalefet değil. Muhalefetteki laikçiler hiç değil. Onların günahı başka.

Bugün dinin görünürlük biçiminde problem var, ama bu problem laikçilerin engellemesinden değil İslâmcıların ve bilhassa siyasal İslâmcıların dini temsil konusundaki başarısızlığından kaynaklanıyor. 

Bir de önceki Başkan Muhterem Mehmet Görmez’e sık sık sorduğumuz şu soruyu Muhterem Başkan’a da sormak isteriz: 

Dindarların birbirini “…öcü” damgasıyla ve adliye eliyle adeta kılıçtan geçirmesi de insanımızı dinden soğutmuş olmasın. 

Ne dersiniz Muhterem Başkanım?

Okunma Sayısı: 1831
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Cemil

    8.9.2021 23:05:11

    Dindarların birbirini “…öcü” damgasıyla ve adliye eliyle adeta kılıçtan geçirmesi de insanımızı dinden soğutmuş olmasın. Aynen böyle...

  • Süleyman Alıç

    8.9.2021 12:28:29

    Tebrikler hocam güzel bir yazı, herkes farkında Toplumun dinden sogdugunun fakat yanlış yerde görüyor sebebini yanınızda Abdurrahman Dilipakın " güzel değil kötü örnek oluyoruz artık, insanlar bize bakıp Dinden soğuyor " ifadesini kullansaydiniz okuyanlar, "bu sizin düşünceniz" demezlerdi

  • İmdat Su

    8.9.2021 11:23:27

    ...evine yansımasın, ticaretine yansımasın, siyasetine yansımasın, adaletine, yargısına yansımasın’... Bunlara yansıdı da ne oldu? Sonuç : Millet aç perişan. Binlerce vatandaş KHK'lı oldu, binlercesi de cezaevinde. Vatandaşlar birbirlerine kırdırıldı. Aynı evde aynı İslami inanca sahip aile bireyleri arasında fitne tohumları ekildi... En yıkıcı sonuç da : Kendisinden başka herkesi hain, işbirlikçi, milli olmayan, müslüman olmayan bir anlayışın içine soktu... Daha ne olsun...

  • Oğuz Yiğiter

    8.9.2021 11:15:24

    "Dindarların birbirini "...öcü" damgasıyla ve adliye eliyle adeta kılıçtan geçirmesi de insanımızı dinden soğutmuş olmasın." cümlesi makaleye harika bir final olmuş. Tebrikler, dualar...

  • Ramazan Çalılan

    8.9.2021 10:58:39

    Bu açıklamalar ise, Üsdadın şu satırları ile örtüşüyor."eğer her kemâle muhit olan din-i İslâmî yalnız vicdana sıkıştırılsa, din bir tarafta kalır ve hamele-i Şeriat tebaiyet hükmüyle geri kalarak gitgide inhitat ederek o şecere-i zakkum müsait zemin bulacaktır. Zira herkes tebeî ve sathî nazarıyla dine nazar ederek dikkatsizlik ve taassup ile dine karışmış olan bazı hikâyât-ı İslâmiye ve teşbihat-ı İsrailiyat ki, bazı avâm-ı nâs onları akide ve hakikat ve İslâmiyet’ten telâkki etmişlerdir. Onlar da avâm gibi akide ve hakikat zannedeceklerinden, fünunlara muhakeme ettikleri vakit kalp hastalığı mesabesinde olan zaaf-ı akideye müptelâ olacaklardır." Sizin de bunun daha çok siyasal İslâmcıların dini temsil konusundaki başarısızlığından kaynaklandığını söylemenizde aynı neticeyi doğuran başka bir sebep olarak bakmak lazım.Diye düşünüyorum.

  • Ramazan Çalılan

    8.9.2021 10:44:13

    Sayın Battal, Prof. Dr. Ali Erbaş'ın,ateizm, agnostisizm, nihilizm ve benzeri izmlerin yani akımların, itikadî alanda yaşanan kaotik ortamın da etkisiyle İslâm coğrafyasında karşılık bulmasını şu sebeplere bağlaması "Bu sorunu tetikleyen en önemli olgu, dinin yaşanan hayatla irtibatının zayıflatılması, bilerek zayıflatılma yoluna gidilmesi. Bireysel ve sosyal meselelere İslâm adına doğru, gerçekçi ve pratik çözümler getirilememesi. Bu durum hayatın içinden konularda, inancın ikinci planda kalmasına yahut inancın hayatın dışına itilmesine sebep olmaktadır.Diye açıklıyor.

  • erhan

    8.9.2021 10:12:31

    izmlerin can bulmasının en büyük sebeplerinden bir tanesi Dindar görünenlerin Hak, Hukuk, Adaleti bir tarafa iterek, ülkeyi bir çadır devleti gibi yönetmesi ve birbirini “…öcü” damgasıyla ve adliye eliyle adeta kılıçtan geçirmesi olduğu gibi, siyasal İslâmcıların dini temsil konusundaki başarısızlığıdır.

  • Ali

    8.9.2021 03:03:44

    Muhalefetteki laikçiler hiç değil. Onların günahı başka. Çok güzel ve fakat bir o kadarda isabetli bir ifade İslâmcıların ve bilhassa siyasal İslâmcıların dini temsil konusundaki başarısızlığından kaynaklanıyor. Aynen öyle

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı