Devletin televizyonunun ya hiç olmaması ya da olacaksa “iktidarın televizyonu” haline gelmemesi demokrasinin ön şartı.
Aksi halde iktidardaki parti muhalefetle rekabetini devlet kesesinden ve devletin hoparlörüyle yapmış olur ki bu bir haksız rekabettir.
Bu siyaseten ahlaksızlıktır. Suçtur.
Bu yüzden konu Anayasa güvencesi altında. Yani şeklen öyle.
Ama Anayasa Amayasa olup da Anayasa’yı takan olmayınca işler değişti.
Önce TRT=RTE oldu. Sonra TRT=RTT da oldu.
Sonunda TRT=MMT da oldu. “Muhalefete Muhalefet Televizyonu” yani.
Hem de yıllardır böyle.
Dünkü yazımızda sözünü ettiğimiz türden belden aşağı vurmaların artışına paralel olarak Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumunun MMT yayınlarında da açık bir artış var.
Önceki gün Mersin Büyükşehir Belediyesinin bazı çalışanlarını da kapsayan PKK ile ilgili operasyonun genel olarak medyada haberleştirilme tarzını herkes izledi.
Yandaş medya, CHP’li Belediye üzerinden CHP’yi ve dolayısıyla Altılı Masayı PKK’lı gösterebilmek için bütün gayretini ortaya koydu.
Bu durum özellikle Belediyenin Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanı Bedrettin Gündeş’in PKK’yla ilişkileri gerekçe gösterilerek gözaltına alınmasından sonraki haberlerde kendisini gösterdi.
Özel gazete ve televizyonlar neyse. En vahimi TRT’nin haberciliği idi.
Haberlerde aynen şöyle söylendi: “Geçmişi terör izleri ile dolu olan Gündeş suçlamaları kabul etmedi.”
“Geçmişi terör izleri ile dolu olmak” bir olgudur. Olgu ispat gerektirir. İspat ise muhakeme gerektirir. Suç ispatı ceza yargılamasından sonra olur.
Bu kişi hakkında –yanlış anlaşılmasın, kendisini tanımayız- bunların hiç birinin en azından “şimdilik” olmadığı anlaşılıyor.
Ama TRT’de haberin metnini bu dille yazanlar “olan” diye yazıyor, zavallı sunucular da aynen okuyor. (Devlette bilgi kaybolmaz derler. Demek ki bunların kim oldukları zamanı gelince belli olur).
Haberde “geçmişi terör izleri ile dolu olan Gündeş suçlamaları kabul etti” dense ve hakikaten kendisi suçlamaları kabul etmiş olsa fazla bir mesele yok.
Ama haber hem “suçlamaları reddeden” birinden bahsediyor ve hem de “terör izleri ile dolu bir geçmiş”in varlığının “kesin”liğinden söz ediyor.
On on beş sene önceki Ergenekon davalarında ETÖ’cülerin haberini yaparken “varlığı iddia edilen Ergenekon Terör Örgütü”nden bahseden bir TRT bu.
“Geçmişinin terör izleri ile dolu olduğu iddia edilen” demek varken neden “dolu olan” demeyi tercih ediyor?
Amaç belli: CHP eşittir PKK dedirtebilmek.
Ne günlere kaldık.
Kurucu kayıtlarına bakanlar görür ki AKP, PKK’yı doğuran bataklık ortamının tek parti dönemi CHP’sinin hatalı milliyetçilik ve ulus devlet politikalarından kaynaklandığına inanır.
Şimdi ise CHP’nin PKK’yı desteklediği ve beslediği vs. yazılıp çiziliyor.
Herhalde, “biz yalanı söyleyelim de belki tutar, tutarsa yaşadık” mantığıyla…
Yalanı deşifre etmek ise muhalefete düşüyor.