2017 yılının son günün defnettiğimiz Celal Yalçın’ın hayatı çok ibretlidir.
Malatya’nın medar-ı iftiharı ve Risale-i Nur Talebelerinin ağabeyidir. Nurları bilip de onu tanımayan yok gibidir. Vefatından sonraki boşluğu nasıl dolduracağımızı merak ediyorum. Aradan günler geçmesine rağmen onun yokluğuna alışamadık.
Celal ağabeyin hayatından kesitleri Rüstem Garzanlı, Hüseyin Gültekin, Mustaf Öztürkçü, Ahmet Çam ve Kâzım Güleçyüz yazdılar. Ben de hahsedilmeyen yönleriyle bir kaç fotoğraf karesini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Büro ve neşriyat hitmetleriyle devamlı alakadardı. 1977 yılında Malatya mekezde ilk büro açılışında o vardı. 1982 Anayasa oylamasına kadar devam etti. Sonra orası kapatıldı. 1984 yılında şimdiki yerimizde büro açılırken yine o vardı. Ramazan Keklik, Osman Alper, Rauf Hakan, Emin Altın, Hüseyin Bıyıklıoğlu, Hüseyin Çelikbağ’ın katılımıyla neşriyatımıza yeniden el atıldı. 1987 yılından beri cemaatin maddi ve manevi desteğiyle büro ve nerşiyat hitmetlerimizi yürütüyoruz.
Celal Yalçın ağabey, haçeli ve havuzlu evinde Kur’an, Risale, cevşen ve gazete okurken devamlı büroyla alakadardı. Gazete aksadığında ilk arayan, soran, oydu. Yazdığı şiirler çeşitliydi. Çoğu gazetemizde yayınlandı. Bunlar bir araya getirilse bir iki kitap olur. Hayatta olan üç oğlunun da cemaatle irtibatı vardır. İnşallah bundan sona babalarının yerini doldururlar.
Yusuf Sümer aktif ve sosyal yönü gelişmiş arkadaşımız, Abdunnur kardeş emekli bir arkadaşımız. Muhammed Said gazetecilik yönü de olan faaliyetli bir çalışan. Celal abi oldukça hoşgörülü, muhabbet ehli olmasına rağmen bilhassa hizmetle alakalı konularda titizdi. Birkaç kez celallendiğini görmüştüm. Ümreye gitmeden önce sormuştu:
-Ahmet, kaç yıl oldu büroda çalışıyorsun?
-30 yıl oldu ağabey
-”Vallahi iyi dayandın. Seni tebrik edeim” demişti.
Rahmet ve duaya vesile olması dileğiyle bir kaç fotoğraf ve bir şiirini takdim ediyorum. Ahirette buluşmak dileğiyle...
***
Üstadım
Akşamdan sabaha gün ortasında
Ağlayan bir kalbin tam ortasında
Gözümün yaşının her damlasında
Sana ulaşmada bir sal olsaydım.
«««
Kışta kıyamette sisli bir günde
Jandarmayla kürekçinin yanında
Barla’ya gittiğin günün birinde
Kayıkta küreğe bir el olsaydım.
«««
Duman eksik olmaz Çam Dağlarında
Nurların okunur hep bağlarında
Göklere uzanan ağaçlarında
O çam ağacında bir dal olsaydım.
«««
Bahçede, tepede, yol kenarında
O güzel san’at ki, san’atkârında
Çiçek, ağaç, gül hep aynı anda,
Okuyup anlayan bir gül olsaydım.
«««
Aklın, fikrin, bütün duygularınla
Sundun Kur’ân’ı bir yeni yorumla
Kabul ettim onu bütün canımla
Anlayıp zikreden bir dil olsaydım.
«««
Artık tahammülüm yok beklemeye,
Isparta, Barla ve Eskişehir’e
Meçhul mezarının olduğu yerde,
Gelene geçene bir yol olsaydım.
Celal Yalçın