Şimdi tıpçıların koronavirüs tesbitlerini nakledelim. Sizi rakamlara boğmuş olmayalım, ama, meselenin püf noktasını yakalayıp kıyas için serdetmeye mecbur olduk.

Eğer istatistik ilmine, güveniyorsak ona da dayanarak hareket edeceksek şu rakamların şifresini çözmeliyiz:

2002’de SARS, 2005’te kuş gribi, 2009’ da domuz gribi ve 2012’de MERS’te, koronavirüsteki senaryo gibi milyonlarca insanın öleceği gece gündüz bütün dünya medyasında defalarca pompalandı. Bu dört tür gripten toplamda on bin kişi bile ölmemişti!

Aynı dönemde 69.602 kişi soğuk algınlığından, 140.584 sıtmadan, 153.696 intihardan, 193.479 trafik kazalarından, 240.950 HIV’dan, 358.471 kişi alkolden, 716.498 sigaradan ve 1.177.141 kişi kanser sebebiyle ölmüş. Bir yılda gripten 100.000 ve sıtmadan 300.000 kişi ölüyor. Ayrıca sadece Afrika’da Giardia adlı parazit 200.000 çocuğun ölümüne yol açıyor.

“Her yıl gripten senede 400 bin/600 bin kişi ölüyor” (Doç. Dr. Nejat Altıntaş)

Bu rakamları ne resmî, ne gayr-i resmî ciddî ilim ve araştırma ehli tarafından hiç kimse yalanlamıyor!

Diğer bir araştırmanın sonuçları şöyle: Ölümlerin yüzde 70’ten fazlası bulaşıcı olmayan ve yavaş yavaş ilerleyen kronik hastalıklardan kaynaklanıyor.

Kalp ve damar hastalıkları yüzde 32,3 ile toplam ölümlerin üçte biri bundan kaynaklanıyor.

İkinci sırada ise kanser geliyor. Kanserden ölümler yüzde 16,3 ile toplamın altıda birini oluşturuyor.

2017’de 1,6 milyon kişinin ölümü ishale yol açan hastalıklardan oldu. İshal ölüm sebepleri arasında hâlâ ilk 10’da bulunuyor. Bazı ülkelerde ise ilk sırada geliyor. Aynı yıl yeni doğan (doğumdan sonraki ilk dört hafta) ölümlerin sayısı 1,8 milyon oldu.

O halde tahşidat böylesine büyük bir ölümcül rakamları olan hastalıklar üzerinde yapılması gerekmiyor muydu?

Neden koronavirüs? Koronavirüsün ölüm oranı yüzde kaç? Ve bu salgını hangi yaş grubundaki insanları tehdit ediyor?